Hayret halleri,
SuphanAllah..
Kim, bu sonsuzluğun mimarı, mühendisi, işletimcisi ?
Günlük yaşamımız bütün bu muhteşemliğin dışında değil; daima her yerde olan, her zerrede olanlar; tanık olduğumuz, olamadığımız her şey kozmozun “cilvelerinden” aşağı değil.
Kanıksanma hastalığımız, tanık olduğumuz an’ların her zerresinde en az kozmoz kadar olan muhteşemliğe ibretle bakıp, dinleyip, duyumsayıp; sessizliğin harıl harıl işleyişinin derin sularına teslim olup; susup, her şeyi…
Kısa zaman için bırakakıp , adeta ölümü tadar gibi o an terk edip, “yok”lukta, “boş”lukta, “hiç” likte milyar var oluşu sezip, yine Suphan Allah kapısından çıkıp; emsalsizliğin, muhteşem kudretin, aciz bırakan hayretin, anlamın uçsuzluğunun ucundan; Yüceler Yücesi’ne en içten samimiyet ile övgüleyip teslim olarak; O ‘nu yine yaşadığımız an’larda boşluksuz, her solukta iki kez anarak; tanıklığımızı hatırımızda tutarken yenisiyle unutup; aklın -med cezirinde dilimiz, kalbimiz, benliğimiz, o tazim ile kendimize dönüp; yine, yeniden daima suphanAllah diyelim;
ayrılığın,
ayrımcılığın,
bozgunculuğun,
yozluğun,
kaygının,
benliğin,
…
bizi hayâl gettosunda; burada dünyada üçüncü boyut bodrumunda tutan yer çekiminden, çukur manyetizmasından çıkarak takdir yakamozlarında yükselelim inşaAllah; yine, daima Subhan Allah.