ÖNCE MİLLİ SENEDİMİZ
Türkiye. Cumhuriyeti Anayasası :
Madde 5 – Devletin temel amaç ve görevleri,
(DEVLETTE BEKA :)
Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
(VARANDAŞTA. BEKA) :kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Mülkiyet hakkı
Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
(KONUT , AŞAĞIDAN YUKARI İNŞA) Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Konut hakkı
Madde 57 – Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde,
( KONUT /BARINMA HAKKI)
Konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.
***
İŞİN ÖZÜ
Kısaca, toplumsal plan yukarıdan aşağıya; toplumsal inşa aşağıdan yukarıya yapılır. Yani “inşa kimsesizlerden” başlar; çünkü onlar devletin, milletin temelidir.
Anayasa, devlet organizasyonunun
bu inşanın her vatandaşı için borçlu olduğuna dair imzaladığı alacaklısı vatandaş olan senettir.
***
NEDEN İZMİR
Özellikle İzmir’de vatandaşlık bekleyen-alan yalnız iran tabiiyetlinin 140 bin civarında olduğu bilgisini yakın zamanda edinmiştim.
Yurdumuzda görece sakin kentler emekli, agresif iş tutuşa, para kazanmaya mola vermiş ya da bu taraklarda bezi olmayıp makul yaşam düşleyen insanların yerleştiği yerlerdir. Görece rant vs bozumu ağır işlemektedir. Bu tam anlamıyla dağlar dağlar gibi mekansal sibop işlevli yerlerdir.
Şimdi ne oluyor; orta doğuda biraz para tutan enflasyona koşut yurdun özel, ekolojik rezerv alanlarını tercih etmekte, dolar ile yer tutmaktalar.
Olacak olan şu: yurdum insanı doları yaşamında görmediğinden yine geri çekilecek.
Ülkenin neresi yatırıma açılmalı, oraya üçlü tren ray lojistik ulaşımı var mı; parası olan göçmenler emekliliğe mi geliyor, yatırıma mı? Onlara “gez bak, uygun yerden başla ,” mı deniyor; yoksa ihtiyaç planlamasına göre yer mi gösteriliyor…
Bu benzeri sorular, vatandaşların konuştuğu, birbirine sorduğu sıcak konular; bu yüzden paylaşıyorum.
Tabii ki yöneticilerimiz her olasılığı, ihtiyaç planlamalarını yapmış olmalıdır, diye düşünüyorum. Çünkü milli devlet refleksi bunu gerektirir. .
***
İran rejimi orada yerleşik gençler nezdinde kendini yenileme onlara gelişmiş dünyadan pay alacakları olanaklar sunma akıl, girişim göçüne cazip ortam sunma konularında umut vermediği ortada.
Oradan gelip vatandaşlık bekleyen genç girişimci arkadaş buraya gelenler ve gelecek olanlara konut pazarladığını söylediğinde yadırgamamıştım.
Rahmetli Kemal Sunalı’ın otuz yıl önce gösterime girmiş filmlerinde “çaresiz kiracıları” işlediği sahneleri bu ara sosyal medyada döndürdüklerini gördüğümde; orta kesim kiracı ızdırabının bunca toki’ye rağmen tekrar hortlaması sürpriz olamaz.
ŞURASI ÖNEMLİ :
İnsanlar, ekmek ve bir kap yemek ile yetinebilir; fakat konut konu öyle değil; makro düzeyde devlette bekâ ne ise mikro anlamda vatandaş için konut o kadar önemlidir.
Barışçıl toplumların barınma ihtiyacını tehir edilemez görmeleri aklın gereğidir.
***
KRİZ YÜKÜNDE ADALET;
VARSILA ÇOK, YOKSULA AZ
Dünya sonuçları öngörülemeyen, olasılık kavşaklarında kaos riskleri ihmal edilmeyen çalkantılı süreçlere girdi.
Krizler çoktan çok, azdan az mı alacak; yoksa azı çoğaltıp çoku boşaltacak mı yaşayarak göreceğiz. Çünkü eşikteki küresel patronaj Yapay Zeka ve kolaylıkları öngörülebilirliğin zıddına sonuçlar doğurması olasılıklar evreninde kaçınılmazdır.
***
KRİZLER LİYAKAT SINAR
Krizler olsun; çünkü biz orada eğitiliyoruz; ortak akıl, dirayet samimiyet ve liyakat; krizlerde cenk eder; mareşal olur. Liderler orada yeniler kendini, partiler de.
Şunu bilelim: samimiyet ve vicdani akıl her sorunu iyiliğe açar.
Bu günlerin de çözümü var, olmalı;
çözmeliyiz.
***
SORUNLARIN KAYNAĞI VE ÇÖZÜM YOLLARI
Sorunlar sığınağı, çelişkilere tutunur; tutunduğu çelişkiyle yaşar. Çelişki değişince sorunlar değişir; yeni baskın sorun ortaya çıkar.
Sorun - çelişki arasında daima bağ vardır. Sorun çözümünü itmesiyle yani kendinden ortamdan uzaklaştırmasıyla, gerçekleşir.
Yaşam çelişkilerle gelişir. Çelişki var ise sorun olacaktır, bunun tersi de geçerlidir; çelişki varsa sorun olacaktır.
Çelişkiler ve sorunlar katmanlıdır; en yüzeyde olan ile diğerleri arasında yine çelişki ve sorunlar vardır. Yine en yüzeydekiyle mevcut koşullar arasında çelişki ve sorun olacaktır.
Bilindiği üzere; sosyal ilişkilerde benzer şeyler birbirini çeker; zıtlar iter. Fizikte tersini savunanlar da var.
Yine her benzerlik aynı değildir; benzerler arasındaki farklılık niceliksel; zıt şeyler arasındaki ise nitelikseldir.
Sorunların ilmiği, çelişkilerdir.
Yanlış çelişkiye / ilmiğe yönelmek
düğümü boğabilir, bunun tekrar edilmesi kör düğüm oluşturup sorunu kronikleştirir.
Sorunları çözmek için en bilinen yol “hiyerarşik iniş “yöntemidir. Yani en arsız sorundan aşağıya doğru çözüm üretilir.
Başı çeken çelişmeyi bulup, bütün unsurlarla yani yan çekişmelerle başı çeken sorunun, her kesime etki eden olumsuzluklar bağlamında ittifaklar yaparak, doğru yöntem ile baş sorunu çözebiliriz.
Kısaca, başı çeken sorun ile diğer sorunlar arasındaki çelişmeden yararlanmalıyız.
Sorunlar beynin sinapslar gibi bir birine bağlıdır:
- Bölgesel kriz ve çatışmalar,
- Önlenemeyen göç,
- Küresel salgın ve lojistik kriz
- Enflasyon ( zor vergi yüküdür)
- Düzensiz göç
- Fırsatçılar, stokçular, kaçakçılar..,
- Kamuda zehirli teşrifat ve türevi bürokrasi
Nasıl ! ?
Bu “dağ” yeterince yüksek,
bu kesiflik yeterince yoğun mu ?!
Olsun, gelsin..
Yaşam kolektif iyilerle ilerler ya da doğa gereğini işler.
Bu sorunlar, sorunları oluşturan zıtlıklar; bunlar arasındaki çelişmeler; çözüm ittifakları, her soruna özel çözüm yaklaşımları.
ÖRNEK
Minimal ve viral sorun: Dokuz yıldır izmir kemalpaşa da kiracı olarak yerleşiğim. Bayraklı depremi, Turgutlu’ya kadar hızla gelişen organize sanayii, Lojistik kuşak; doğumlar, evlilikler, göçler ve sanayinin işçi çekimi. Kısaca alt seviye ve orta seviye konut ihtiyacı çok yüksek.
Konut kazandırma imar çalışmaları oldukça geçilmiş durumda. Önceki belediye başkanı zamanında başlatılan TOKİ yapı tahsisi ihtiyacın çok gerisinde.
Kiracılar makul bedelde kiralık ev bulması imkansız, içler acısı; Bir buçuk iki önceki malikane kiraları basit apartman katlarına istemiyor.
Devletin fahiş ceza uyarıları ev sahibi emlakçı işbirliğinin arkasında nal topluyor.
Kemalpaşa içinde 40 yıllık bakımsız evlerin kiraları; 1.300, 1.600 TL’den 4.500, 5.000 TL’ye çıktı.
10 ,15 yıllık evlere ise 6.000, 7.000, 7.500 TL civarında kira isteniyor.
Kamu oldubittiye çözüm buluncaya kadar; at rodeocu oluyor. Oysa kamu her zaman en olumsuz duruma göre hazırlanmalı.
BÖLGESEL KRİZ
Orta doğudan ülkemize yoğun vatandaşlık talepleri var; bu talepler ülkemizin ihtiyacı bağlamında değerlendiriliyor.
‘Olanaklı göçerler’, gittikleri yerlerde üretime, ekonomiye, insan niteliğine mutlaka katkı sağlayacaklardır; ancak pazara bu katkıları, mevcut dar ve orta gelirlilerin yaşamlarını zorlaştırmaması gerekir. Yani bu çelişkiyi absorbe edecek planlama mutlaka yapılmalıdır. Öyle ki ‘kervan yolda dizilir’ durumu, dar ve orta gelirliler üzerinde “kalıcı” hasar verecektir.
Buradan oluşan gelir; dar ve orta gelir gruplarına “vicdani beraberliği sağlama sıralamasıyla”; uzun vadede konut, kısa vadede kira yardımına kanalize edilebilir.
Vicdani beraberliği sağlama sıralamasına örnek; yeni evlenecek dar gelirli gençler, boşanarak evini eşine bırakan daha sonra yine evlenecek olan çalışan erkekler, kirasını zor ödeyen emekliler, planlamaya göre taşınmayı kabul edenler…
Bu bağlamda “Millet”, sayılan ve benzeri sorunlara karşı; güvenli, vicdanlı, adil, liyakat esaslı ortak aklı işleten birlik demektir.
Şükür ki bizde bu nitelikler binlerce yıldır engelleyicilere rağmen hep var.
Konutu vermeyen , Bekâyı yitirir.
Manalı ve anlamlı bir devlete samimi dost uyarı yazısına da benziyor. Evet toki fakirin gurebanin toki nin şartlarına bakarak bir adım bile atamazken,kimlerin nasılsın ve şekilde üyeliklerine gerçekleştirdikleri belli olmayan bir sistemle konutların paylaşıldığı gibi geliyor.
konvensiyonel bina yapımından vazgeçilir eski usul imc usuluile ağaç ve kerpiç (samanlı çamur)kullanılırsa bir konut emsal betonarmeye göre 1/4 fiyata malolur devlet 10 yılda hızlı trenler yapar ve kamuya ait yerleri imara açarsa kısmen sorun çözülür her birey ev sahibi olur ve ev kiralama bir gelir kapısı olmaktan çıkar ayrıca her aileye devlet 1000 m2 arsa verirse bunun 400 m2 si konut alanı 600m2 si okul hastane yollar vs yapılırsa türkiyenin tamamı konyanın yarışına sığar aklımızı sorunların çözümünde çıkarsız kullanırsak tüm sorunlar insanların çözüm kapasitesindedir selamlar
Tebrikler güzel kaleme almışsınız