Bakara/2: 117
“ O, gökleri ve yeri hiçbir şeyi örnek almadan yaratandır. Bir şeyin olmasını istediğinde, ona sadece "Ol." der, o da oluverir.
بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَإِذَا قَضَى أَمْراً فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Bedius semavati vel ard, ve iza kada emren, fe innema yekulu lehu kun fe yekun.”
*
“Ol” demek,
O’nun cevher olduğunu mu gösterir.
O, cevherde,
“yok” luktan
irade frekansı ile
varlık mı ürüyor
ya da
oluşuyor…
*
Yoksa,
O ;
bu “işleri” evrensel
yüksek idare mekânızması
ile mi
yütütüyor;
ya da
o mekanizmanın
verili, koşullu ,
tekamül kodlu
varlık âleminin
her zerresinde
o irade mi yüklü?
*
Yani
“İçeriye”,
“dışarıdan” mı
yoksa
“içeride” olandan mı
işletim/ yaratım
ve işleyiş
frekansı yükleniyor?
*
Ayrıca,
irade hiyerarşisinin
kademelerinde olan bizler,
“aşağıya”yönelik
kendi irademizi kullanırken;
eşzamanlı olarak
“yukarıdan”
bize yönelik
irade
oluşum mu
başlatmış oluyoruz?
*
Niyetlerimiz ,
henüz eyleme dönüşmemişken,
zihnimiz ve kalbimiz ile
eşgüdümlü
ya da
salt zihnimizde oluşturduğumuz niyet frekansı
ile oluşan
“etki” / titreşim
salt içimizde mi kalıyor;
yoksa ,
dışarıya yönelik tutumlarımıza da mı sirayet ediyor?
Niyetlerimiz ve milyonlarca insanın eyleme dönüşmemiş niyetleri;
gök yüzündeki gezegenlerin
kütleleri ve içeriklerinin oluşturduğu
manyetik vibrasyonlar uzaya yanısıra ve dünyamıza her an girip
yaşadığımız coğrafyalarda
bizim niyet frekanslarımızla karıştıklarında onların neye nerelere yönelebileceklerini
veya karışmayıp nelere hangi sonuçlara etki edeceklerini ,
‘etki marifetlerini’
biçimlemeden dahi
hayâl edebilir miyiz?
*
Bunu diğer versiyonu;
eyleme dönüşmüş niyetlerimiz,
yani niyetlerin ‘ol’uşunun
frekansları da
bu “iş”lere karıştığını ve
olası etki ve sonuçlarını
düşünebilir miyiz?!
*
Bunca bilinmezliğin içinde ;
“hayrlı cumalar ,”
başlıklı nakillerimizin yukarıdaki gibi ( Bakara isimili /2 nci sure: 117 nci âyeti)
alıntıların anlam derinliği,
gönderici ve muhataplarınca yazılıp okunduğunda , belki sadece bakıldığında sanırım
E = mc2, (*)
meşhur fizik enerji, kütle eşitliği formülüne benziyor.
*
Bütün bunların yanında evren ile ilişkilerimize;
maddi kaygı , kazanç arzu, konfor düşkünlüğü üçleminde bakmamızın
değersizliğini idrakini size bırakıyorum.
*
Müslümanlarca yararından emin olunan cuma /toplanma/ toplantı
gününün ve Selât ritüelinin;
yanı sıra
haftalık idari ve manevi öğütlerin sevk edecekleri;
değerli olanların,
değerli olanları korumak ;
yanısıra
sürdürmek/yaşatmak
veya
ilerletmek,
geliştirmek için mi
hatırlattığını
dilek , temenni ve mesajlarımızda
hatırlıyor veya hatırlatıyoruz ; dostlarımıza, dostluğumuzu hatırlattıklarımıza, dostluğunu kazanmak istediklerimize.
Bu formül, fizikte kütle, enerji eşdeğerliği’nin temelidir.
Bu formül, enerji ile kütle arasında ilişki kurar. Bu formülde boşluktaki (vakumlanmış ortam) ışık hızının karesi, kilogram başına ne kadar nükleer enerji düştüğünü belirtir. Formülü bir cümlede anlatmak gerekirse: Bir maddede kilogram başına, boşluktaki ışığın metre saniye−1 cinsinden hızının karesinin sayısal değeri kadar enerji (joule) düşer.