İnsan aklı ve elinden çıkmış en muhteşem eserlerden biridir Bergama’nın Zeus Sunağı.
Böylesine zarif ve alımlı olduğu kadar ayrıntılı ama sade bir yapı insanlık ve sanat tarihinde çok enderdir.
2200 yıl önce yapılmış olmasına karşın çevre ve iç duvarlarını örten heykelimsi kabartmalar, frizler insan hüneri ve emeğinin ulaşabileceği yüksekliğin sınırlarını zorlar.
Bu frizler üzerindeki görüntüler aynı zamanda birçok hikâye anlatır bize.
Bergama’nın Zeus Sunağı plastik sanatlardaki yüceliğinin yanı sıra anlatısı, mesajları olan bir eserdir.
Bir dönüm alanı kaplayan, dört katlı bir apartman yüksekliğindeki yapı at nalı ya da orak biçimiyle mimariye yeni tarz getirdi.
Çok kullanışlı bu tasarım günümüzde birçok alanda kullanılıyor.
Dış yüzey frizlerindeki heykelimsi görüntülerde betimlenen tanrısallık müthiş bir dinamizm içeriyor.
Heykellerin yüzlerindeki acı, öfke, hırs, ürküntü ifadeleri, baroktan gotiğe değin, günümüz dahil birçok sanat akımını etkilemiştir.
Bergama’nın Zeus Sunağı Anadolu’da: Pergamon/Bergama Akropolünde, yaklaşık 2200 yıl önce Bergamalılar tarafından, Bergamalılar için, Anadolulu tasarımcılar, sanatçılar, ustalar tarafından yapılmıştır.
Yüzlerce yıl Pergamon/Bergama Akropolünden/Tepesinden ayakları altındaki yemyeşil Bakırçay Ovasını ve çok uzak olmayan Ege Denizini seyretti.
O zamanki Bergamalıların inanç gereksinimlerini karşıladı.
Çünkü o, Ege Denizi çevresinin o zaman halkının inancının en büyük tanrısı, tanrılar tanrısı Zeus’a adına yapılmıştı.
Baş tanrıya adak sunulan yerdi.
Sonra zamanın yıpratışıyla, Hıristiyan fanatiklerin eliyle, vandal akıcıların saldırılarıyla yıkıldı.
Bir kısmı oraya buraya saçıldı, bugün temellerinin bulunduğu yerde oluşan höyüğün altında kaldı, parçaları sur duvarlarında tahkimat olarak kullanıldı.
Ve Bergama’nın Zeus Sunağı zamanın kollarında uykuya daldı.
Onu, verimli Bakırçay/Kaikos Ovası kıyısında bulunan görkemli Bergama/Pergamon Akropolündeki uykusundan 19.yüzyılın sonunda Prusya/Alman Emperyalizminin memurları uyandırdı.
Avrupa’da kapitalizmin gelişmesiyle birlikte hızla zenginleşen burjuvazi arkasına baktığında büyük bir kültürel boşluk, gerilik görüyor, kendine üstünde yükseleceği yeni bir kültür arıyordu.
Bu bağlamda İngilizler Yunanistan’ın, Fransızlar Mısır’ın tarih eserlerini talan etti.
Almanların payına da Anadolu düşmüştü.
Uyanık mühendisinden, bilim adamına, konsolosundan, Prens/Kralına kadar, elinde para ve silah olan Alman Emperyalizmi doymak bilmez iştahıyla 19. Yüzyıl sonunda, 1864’den 1878’e kadar açık hırsızlıkla, 1878’den 1886’ya kadar siyasal baskı altında alınan şaibeli izinlerle Bergama’yı soydu, soğana çevirdi.
Kentin bir parçası olan muhteşem Zeus Sunağını parça parça, sayısız heykel ve tarihi eseri Berlin’e kaçırdı/götürdü.
Emperyalizmin vahşiliği sanki böylece örtülecekti
Oysa onlar bu toprakların, tarihsel Anadolu, Bergama kültürünün ürünüydü.
Almanya-Berlin’de, bir nehir üzerine bataklıklı bir ada üzerine kurulu ve günümüzde gittikçe bu bataklığa gömülen, taştan yapılmış iri bir Müze/Hapishanede saklanan eserlerimiz inanılmaz sayıda.
Aralarından İzmir, Ayvalık, Samsun hatta İzmit kökenli birçok Anadolu eseriyle beraber Almanya dışından getirilmiş eserin toplamı, açıklandığı kadarıyla 9593 adet.
Kim bilir daha neler var?
Bu eserlerin 1496 adeti, Zeus Sunağı parçalarıyla birlikte, sadece Bergama’da bulunmuş, elde edilmiş.
Vay, vay, vay…!
Tam bir tarihi eser soygunu.
Artık buna bir dur deme zamanı geldi.
Çağ, 21.yüzyıl.
İnsanlık Mars’a gitmeye çalışıyor. Yapay zekâ yaşamın her alanına giriyor.
19.yüzyıl sonunda Anadolu’dan, Bergama’dan çalınmış/kaçırılmış/götürülmüş tarihi eserler Berlin’de bugün.
İnanılır gibi değil!
Birleşmiş Milletlerin, UNESCO’nun, ICONOMOS’UN tarihi eserlerin üretildikleri yerde bulundurulmaları konusunda açık uluslararası kararları var.
Böyle bir haksızlık olamaz!
ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA HEYKELLERİ SOĞUK VE PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!