Ege mermerleri ve enternasyonalizm!
Tarihi eserlerin üretildikleri yerden sökülüp, alınıp başka diyarlara götürülmesi doğru değildir ve insanlığın ortak sorunudur.
Bergama’nın Zeus Sunağı ve tarih eserlerinin 1864’den itibaren Almanya’ya taşınmasından önce, o yıllardaki Osmanlı sınırları içinden yapılan bir başka önemli kaçakçılık “Elgin Mermerleri” denen eserlerin Osmanlı ülkesinden çalınmasıdır.
Bu eserler bugünkü Yunanistan’da, Atina Akropolündeki mermerden yapılmış, Tanrıça Athena’ya adanmış “Parthenon Tapınağı”nın alınlığındaki çeşitli tasvirle süslenmiş frizler, heykelimsi kabartmalar ve heykellerdir.
Bu kaçakçılığın sorumlusu, Alman Emperyalizminin Bergama’nın tarihi eserlerini soymasına muhtemelen ilham veren, 1801-1802 yıllarında İstanbul’da İngiltere Büyükelçiliği yapan Elgin Lordu Thomas Bruce’dur.
*
Atina Parthenon’unun, İ.Ö.446-438 yılları arasında İktinos ve Kallikrates adlı mimarlar tarafından yapıldığı bildirilir. Çevresindeki heykellerin yapımını da ünlü heykeltraş Phidias’ın denetlediği söylenir.
Parthena Yunanca “bakire” demektir ve bu lakap antik Atina kentinin koruyucusu kabul edilen, Zeus’un alnından çıkmış, bu nedenle zekâ tanrıçası olarak kabul edilen Tanrıça Athena’ya atfediliyordu.
Söylenceye göre Athena ayın zamanda, zeytin ağacını armağan ederek insanların gönlüne girmiş, bu nedenle adı Atina’ya verilmişti.
Belki de Parthena Anadolu’da ve Helenlerden/Yunanlılardan önce yaşayan yerlilerin inancındaki Ana Tanrıça’nın heykelciklerinde, iki yanında duran “parslarının” adıydı.
Tapınağın, kentin en yüksek tepesinde yer alan Atina Akropolüne inşa edilmiş görkemli bir konumu vardı.
Muhtemelen Anadolu’dakiler gibi büyük bir kısmı fanatik Hıristiyanlar tarafından yıkıldı.
Gene de Parthenon, yıkılamayan ana yapısıyla o güzelim frizleriyle, heykelleriyle birlikte yok edilemedi.
*
Atina, Fatih Sultan Mehmet zamanında 1456’da Osmanlı egemenliğine girdi.
Akropoldeki Parthenon, yine bir kutsal mekâna, camiye çevrildi, “Kale Camii” olarak anıldı.
Osmanlı-Venedik savaşı sırasında, 1687’de, kısa bir süre Venediklilerin eline geçti Atina.
Bu savaş sırasında Venediklilerin attığı topların isabet etmesiyle, Parthenon’da depolanmış cephane patladı ve tapınak büyük zarar gördü.
“Asil” Venedikliler “tarihi eser, marihi eser” demeden Atina Akropolünü bombalamışlardı.
1821’de Osmanlıdan ayrılıp Yunanistan Devletinin kurulmasından sonra Atina 1833’de bu yeni devletin başkenti oldu.
*
Avrupa kültürü Rönesanstan beri Atina’nın tarihi geçmişini ve eserlerini biliyordu.
O zaman diliminde, 19.yüzyılda çağ sömürgecilikten emperyalizme dönüşüyordu.
Güçlü İngiliz İmparatorluğu işgal ettiği her yerin tarihi eserlerini yağmalıyor, köksüz ve kültürsüz geçmişine dayanak arıyordu.
Hızla zenginleşen Avrupa burjuvazisi arkasına baktığında bataklık ve vahşi ormanlardan başka bir şey görmüyordu.
Lordlar, baronlar malikanelerini, köşklerini Ege mermerlerinden yapılmış, çalınmış tarihi heykellerle süslüyorlardı.
Bu bağlamda 1801-1802 yıllarında İstanbul’da İngiliz Büyükelçisi olan Elgin yöresinin Lordu Thomas Bruce Atina’nın Parthenon Tapınağının frizlerinden haberdar olmuş, onlara göz dikmişti.
Bruce, İtalyan ressam G.B.Lusieri’den bu frizlerin resimlerini çizmesini istedi.
Çizim bahaneydi tabii!
Ve talan başladı.
İtalyan Lusieri’nin rehberliği ve kışkırtmasıyla Elgin Lordu Parthenon’un eserlerini söküp, kazıp çıkarıp İngiliz Devleti’nin de yardımıyla kaçırmaya başladı.
Osmanlının Padişahı III.Selim idi.
Hırsız Lusieri’nin becerisiyle, Elgin Lordu bu eserleri Osmanlı sınırları dışına çıkarmak için ferman/izin istemiş, alamamış, ancak yalnız bilgi için kazı yapma izni verilmişti.
Ferman Padişahın idi. Kesindi!
Yani eserlerin Osmanlı sınırları dışına çıkarılması yasal olarak mümkün değildi. Yalnızca kazı yapılabilirdi.
Parthenon frizlerinin ve heykellerinin, o zamanlar bölgenin sahibi, yöneticisi Osmanlı Devleti sınırları dışına çıkarılması apaçık bir kaçakçılık, hırsızlık olayıydı.
Kaçırdığı eserleri Lord Elgin 1816’de Londra’da, bugünün parasıyla 500 bin dolara İngiliz Parlamentosu’na sattı.
Hem de yapılan oylamayla!
Yani kaçakçılar, hırsızlar Ege mermerleri üzerinde para da kazanıyordu!
Kendilerine “Lord” “Efendi” deyip sulak Britanya topraklarını zar zor işlemekten; denizlerde korsanlık, uzak ülkelerde sömürgecilik yapmaktan; köylüleri ezmekten başka hiçbir kültürleri olmayan İngiliz “soyluları” ne çok sevinmişlerdir kim bilir!
Toprak bulmuş yabani ot gibi!
Ege ve Akdeniz kıyılarının muhteşem kültürünü sömürgeci çirkinliklerine maske yapacaklardı!
Sonra bu eşsiz eserlere kaçakçının adı verildi, “Elgin Mermerleri” denildi. Hala öyle anılıyor!
Günümüzde Londra’da “British Museum/Hapishanesinde”, özel bir bölümde tutsak olarak sergileniyor.
Yunanistan Devleti yıllardır haklı olarak bu eserleri İngiltere Hükümetinden geri istiyor.
Hem kendi başkentleri Atina’nın bir parçası hem de yüzlerce yıl önce onlarla aynı dili konuşan sanatçıların yaptıkları eserler bunlar.
1981 yılında Yunanistan Kültür Bakanı, aynı zamanda ünlü bir sinema sanatçısı olan Melina Merküri Elgin Mermerlerinin geri verilmesi için bir atak başlattı. İngiliz Devleti duymazlıktan geldi.
2014’de bu kez Aleksis Çipras başkanlığındaki Yunanistan’ın “Syriza” Hükümetinin, Elgin Mermerlerini geri almak için yaptığı girişim büyük tartışmalara yol açtı.
İngilizler tarihi eserleri Osmanlı Devleti Yöneticilerinin izni ile götürdüklerini iddia ederken, Yunan Arkeolog Tatiana Poulou’nun araştırmalarında, ne Osmanlı ne de İngiliz arşivlerinde Elgin Mermerlerinin Atina dışına götürülmesine izin veren bir belge olmadığı ortaya çıktı.
Yani o zamanlar Osmanlı Ülkesi olan bu topraklarda yapılan bu kaçakçılık açık bir hırsızlık olayı idi.
Yunanistan’ın bu talepleri İngiltere’de de yankı buldu.
İngiliz İşçi Partisi ve o zamanki Muhalefet Lideri Jeremy Corbyn, 2016 haziranında yaptığı bir açıklamayla mermerlerin “çalıntı” olduğunu açıkladı.
İşçi Partisi iktidara geldiğinde “yağmalanmış, kaçırılmış” eserlerin geri verileceğini bildirdi.
2023 yılında Yunanistan Mitsotakis Hükümetinin Kültür Bakanı Lina Mendoni: “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) , Parthenon Mermerlerinin British Museum'dan iadesini istemek için önemli bir karar aldığını açıkladı.
Karışan siyasi ortamda İngiliz Devleti yine sağır oldu.
Bugün Yunanistan Hükümetinin Elgin Mermerlerini en üst düzeyde geri istemeyi sürdürdüğü biliniyor.
Bu eserlerin o zamanlar Osmanlı toprağı olan Atina’dan çalınıp Londra’ya kaçırılması ne kadar çok Bergama’nın tarihi eserlerinin Berlin’e kaçırılmasına benziyor.
Aynı benzerlik Troya’nın Schielmann hazinesinin Moskova’da, Bodrum Mozelesi parçalarının ve Knidos-Datça aslanının İngiltere’ye kaçırılıp orada tutulmasında, daha nicelerinde de görülüyor.
Bütün bu olgular gösteriyor ki Batı Sömürgeciliği ve ardından Emperyalizmi hiçbir zaman sahip olamayacağı kültürün köklerini çalmaya çalışıyordu aslında.
Kendi köksüzlüğünü tescil ediyordu.
Ya şimdi?
Artık anlaşıyor ki tarihi eserleri talan edilen, soyulan tüm ülkeler bu kültür yağmacılığına karşı çıkmalıdır, çıkıyor.
Bu karşı çıkış hukuki ve ahlaki olarak haklıdır, meşrudur.
TC.Kültür Bakanlığı Kaçakçılık Daire Başkanı Zeynep Boz da Osmanlı arşivlerinde yaptıkları incelemelerde “Elgin Mermerleri” denilen tarihi Atinalı eserlerin Osmanlı ülkesi dışına çıkarılmasına izin verildiğine dair bir belge bulunmadığını açıkladı. (05.06.2024)
Ne güzel!
Bu bağlamda izinli izinsiz, ülkeleri dışına çıkarılan tarihi eserler uluslararası, enternasyonal bir dayanışmayla geri istenmelidir.
“Taş yerinde ağırdır”!
Antik çağın tarihi eserleriyle süslü Türkiye ve Yunanistan ve diğer ülkeler amasız fakatsız, ülkelerinin tarihi eserlerinin evlerine dönmesi için birlikte mücadele etmelidir.
Yurtlarına, tarihlerine, ülkelerinin kültürel mirasına saygı duyan tüm Dünya aydınları bu isteme katılmalı, destek vermelidir.
Karıncaların kardeşliği vardır!
Mazlumların dayanışması neden olmasın?
TÜRKİYE’NİN, YUNANİSTAN’IN, ORTA DOĞU’NUN, TARİHİ ESERLERİ SOĞUK VE PUSLU BERLİN’E, VİYANA’YA, LONDRA’YA, PARİS’E DEĞİL, ÜRETİLDİKLERİ ÜLKELERE AİTTİR. NEDEN GERİ GELMESİNLER Kİ?