Bir açık kaçakçılık belgesi daha. Bu kez İzmir’den.
Bu, İ.Ö.150 yılına tarihlenen, bir kahramanın mermer mezar taşı.
O dönem İzmir/Smyrna, Pergamon/Bergama’ya bağlı.
O zamanların geleneklerine göre, ölen kişinin (tabii ki varlıklı ve ünlü ise) mezarını çevreleyen mermerlere o kişinin özelliklerini içeren görüntüler kazılıyordu.
İzmir’den kaçırılmış mezar taşındaki görüntü Pergamon heykelcilik okulunun belirgin izlerini taşıyor.
Duygusal, yalın ve eylemsel.
Adı bilinmeyen kahramanın çıplak bedeni ideal erkek vücut ölçülerine sahip. Sol omzuna sarılı harmanisi yere kadar uzanıyor.
Meyveli bir ağacın altında ve bir yılan, o zamanki görüntüsel geleneklere uygun olarak ağaca dolanmış.
Yeraltının simgesi olan yılan belki de kahramanın konulacağı toprak altını işaret ediyor!
Sol ayağının dibine oturmuş ve hüznü açıkça görülen, muhtemelen bir köle merhumun iki köpeğini avutuyor.
Kahraman sağ kolunu yanındaki ata uzatmışken, emrindeki bir savaşçı tarafından geminden tutulan at, başını çok sevdiği sahibine doğru çok gösterişli biçimde çevirmiş.
O da “ben buradayım” diyor, sanki!
Bir resim tablosu gibi mermere işlenmiş bu görüntü ölmüş kahramanın toplumsal konumunun çok yüksek olduğuna işaret ediyor.
Belki bir prens, belki bir komutan, belki çok zengin bir ailenin mensubu.
Bu güzelim eseri, 1850’lerde İzmir’de görevli Prusya (Almanya’nın eski adı) Devletinin Konsülü-Generali L.P.Spiegelthal adlı kişi ele geçirmiş.
Özellikle Manisa-Bintepeler yöresinde dolanıp ne bulduysa yurt dışına kaçırmış bu general. Tabii ki sözde araştırma adına!
Batı Anadolu toprağında kendi köksüz geçmişine kök aramış.
Bunun için Prusya/Alman Devletinin Osmanlı üzerindeki nüfuzundan yararlanmış.
Bölgenin birçok tarihi eserini Almanya’ya taşımış.
Onun bu hırsızlığı, az bir zaman sonra, 1864’den itibaren Bergama’yı soyup soğana çevirecek kaçakçı C.Humann ve çetesine ilham olmuş olmalı.
Alman General L.P.Spiegelthal, bakmış ki götürdükleri çok fazla oldu, resimde görülen değerli mezar taşını, Prusya/ Alman Devletinin Bergama Sunağını saklamak için yaptırdığı Pergamon Müzesi/Hapishanesinden önce Berlin’de inşa ettirdiği ”Altes Müzesine” 1873 yılında hediye etmiş.
Bu Müze 1820’li yıllarda Berlin’in Lustgarten semtinde, Prusya Kraliyet ailesinin sanat koleksiyonlarını (kaçırılan tarih eserleri) sergilemek için yapılmış ve daha sonraları Altes Museum (Eski Müze) olarak adlandırılmış.
İşe bakın!
Kaçakçıların İzmir’in tarihi eserini birbirine hediye ettiği 1873 yılı, Alman memur C.Humann ve çetesinin Bergama eserlerini gizlice Berlin’e götürdükleri/çaldıkları zaman dilimi içinde.
1869 Osmanlı Asarı Atika Nizamnamesine (Eski Eserler yasası) göre tarihi eserlerin yurt dışına görülmesine kesinlikle izin yok.
Tek kelimeyle “Yasak”!
Bergama’yı soyan Carl Humann başkanlığındaki, Berlin Müzelerinin yüksek devlet memurları, sözde arkeolog Curtius, Conze gibi hırsızlık çetesi mensupları bunu bilmez mi?
Anadolu’dan birçok tarihi eseri çalıp Almanya’ya götüren L.P.Spiegelthal adlı bu Prusyalı/Alman generalin, eski Berlin Müze/Hapishanesine hediye ettiği “Kahramanın rölyefli mezar taşının” Almanya’ya yasa dışı olarak götürüldüğünü, çalıntı olduğunu görmezler mi?
Bir hırsızın götürdüğünü bile bile kendi evine/müzesine kabul edenlere ne denir ki?
Almanya Müze/Hapishanelerinde bulunan, alıkonan Anadolu eserlerinin oralarda bulunmasının hiçbir meşruiyeti yoktur.
Hukuki ve ahlaki yönden hiçbir geçerliliği yoktur
ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA HEYKELLERİ, ANADOLU’NUN TÜM ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!
(Kaynak:https://www.myminifactory.com/es/object/3d-print-grave-relief-for-a-heroized-deceased-57356
https://www.academia.edu/25489213/Luke_C_and_C_H_Roosevelt_2016_Memory_and_Meaning_in_Bin_Tepe)