Berlin Müze /Hapishanelerinde birçok İslam eseri de var.
Bunlardan biri Bergama’dan kaçırılmış bir şamdan.
Bakır alaşımlı, döküm olan bu şamdanın üzerine gümüş, altın kakmayla çeşitli desenler işlenmiş.
Şamdanın konik geniş gövdesinin ortası kavisle içeri çekilmiş.
Bu ana parçanın omuzundaki silindirik boyun, alttaki konik gövdenin küçük bir tekrarı olan mum konulacak parçayla birleştirilerek şamdan bütünselleştirilmiş.
Ana gövdenin yüzeyi çeşitli görüntülerle süslenmiş.
Çemberle çizilmiş üç yuvarlağın içine ellerinde çalgılarıyla müzisyenler ve muhtemelen soylu kişiler tasvir edilmiş.
Çemberlerin arasında, avcı olması muhtemel atlılar var. Binicilerin elinde yayları, okları, topuzları, hatta şahinler görülüyor.
Bu figürler altta ve üstte, gövdeyi dolanan değişik şeritlerle sınırlanmış.
Boyunda ve şamdanın üstündeki küçük silindirik başlığın yüzeyinde, eski harflerle yazılmış yazılar var. Yazılar bir yönetici ile ilgili ancak adı açıklanmamış.
Figürler, yazılar, şekiller hep altın ve gümüşle işlenmiş.
Eser 20 cm yüksekliğinde. Çapı 19 cm olan bu zarif şamdanın ağırlığı 1733 gr.
13.yüzyıla, Türklerin Anadolu’ya yeni girdiği Bergama’ya yeni yerleşmeye başladıkları yıllara tarihlenmiş.
Ya Bergama’da o zamanlar da böyle alımlı bir şamdan yapacak kadar yetenekli ustalar vardı ya da buraya dışarıdan getirilmiş.
Şamdanın üstündeki figürler, antik Pergamon’un mermer eserlerindeki heykelimsi kabartmaların görüntüsünü andırıyor.
Belki de bir anlamda kültür, farklı zamanlarda görgüyle devam ediyor.
Görgü ne kadar önemli!
Keşke bizim çocuklarımız da bu gibi eserleri bizim, kendi müzelerimizde görebilse.
Berlin Müzesi/Hapishanesinden yapılan yazılı açıklamada şamdan için “Das Objekt stammt aus den Ausgrabungen von Bergama (Pergamon): Eser Bergama (Pergamon) kazılarından elde edilmiş“ deniyor.
Yani, Bergama şamdanı, 19.yüzyıl sonlarında, Zeus Sunağı parçalarının kaçırıldığı dönemde kaçakçıların cebine girmiş.
Nasıl, nerde el konulmuş, bildirilmiyor.
Bergama‘nın İslam dönemine ait böyle özel bir eser, ondan yüz yıllar önce yapılmış Zeus Sunağının bulunduğu yerde, Akroplolde yapılan kazılarda ne işi var.
Yasa dışı satın mı alınmış, kaçırılan diğer Bergama eserlerinin arasına mı katılıp Berline götürülmüş, tabii ki hiçbir bilgi verilmemiş.
Anlaşılan yine el çabukluğu devreye girmiş (!)
Bu verilerle bu muhteşem şamdanın bir hırsızlık sonucu Almanya’ya kaçırılmadığı nasıl iddia edilebilir?
Belki de bu kaçakçılar arkeolog, diplomat kılıklı Alman memurlardı.
Bergamanın islam döneminden kalmış bu eşsiz eser, başka yerlerden Almanya‘ya götürülmüş diğer eserlerle birlikte Berlin Pergamon Müzesi/Hapishanesinde açılan İslam Eserleri Müzesi/Hapishane bölümünde tutuluyor.
Eserin Müze/Hapishane Kayıt Numarası; Ident. I.566.
Bu güzel şamdanın hem “İslam eseri“ olduğu bildiriliyor hem de “Prusya (Almanya‘nın eski adı) Kültür Mirası“ (Prusser Kultur Besitz) deniyor.
Bir islam eseri nasıl Prusya‘nın kültür mirası oluyor ki?
Nerden bakılırsa bakılsın bu durum kabul edilebilir bir durum değil!
ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA’NIN TARİHİ ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA, AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!
(Kaynak: http://www.smb-digital.de/eMuseum, Database-Antikensammlung.)