Tabii ki unutturmuyoruz, unutturmayacağız.
Tarihi eser soyguncularının peşini bırakmayacağız!
Bergama’dan Berlin’e kaçak, şaibeli izinlerle götürülen Zeus Sunağı, Athena tapınağının girişi, Dionysos tapınağının bir köşesi gibi koca yapıların yanı sıra, heykeller, mimari elemanlar, heykellerin parçaları da var.
Bunların hepsi birer sanat şaheseri.
Pergamon/Bergama’da oluşan kültür birikiminin, heykelciliğe hareket ve duygu katan yeni bir sanat anlayışının ürünleri. Çok yetenekli yontucuların elinde çıkmış eşsiz eserler.
Bergama’dan kağnılarla Dikili’ye, Dikili’den teknelerle İzmir’e, İzmir’den gemilerle Avrupa limanlarına gaddarca taşınan bu insanlık mirası eserler yollarda kim bilir ne zararlar gördü.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin bombalar altında yıkılırken, Berlin Müzelerinin harabe haline gelmiş hali hala hatırlarda.
Bergama’nın bu eşsiz mermerleri, yok hayvanat bahçesinde saklanmış, sözde kasalara konmuş da korunmuş. Ama gördükleri zararlardan hiç bahsedilmemiş.
Üstelik, savaşın bitiminde Berlin’i ele geçiren Sovyetlerin onları vagonlara doldurarak Rusya’ya götürmeleri, on yıl sonra tekrar geri getirmeleri de inanılmaz bir girişim. Bergama’nın bu kıymetli heykelleri bu gidiş gelişlerde kim bilir ne çok tahribata uğradı.
Eserlerimizi çalanlar, kaçıranlar bununla övünürken Bergama eserlerine verdikleri zararlardan hiç söz etmediler. Korudukları yalanına sığınmaya kalkıştılar.
Berlin’de hapsedilen eserlerimizden biri de Pergamonlu/Bergamalı bir erkeğin portresi.
İ.Ö.2.yüzyıla tarihlenen bu mermer eser, yüzünün etrafındaki kırıklara rağmen muhteşemliğinden hiçbir şey kaybetmemiş.
Belki Pergamon Krallarından ya da seçkin Pergamonlulardan birinin yüzü.
Eser 18.5*16 cm boyutlarında. Yüzünün büyük bir kısmı kırılmış. Bir gözü yok.
Bakışındaki ifade kişinin ciddiliğiyle birlikte, bakanda saygı gösterme hissi uyandırıyor. Bu görünüş ilginç bir harmoni yaratıyor.
Zaten Pergamon Heykelcilik Okulunda da mermere, hareket ve duyguları dışa vurum işlenirken, böyle algılar oluşturma amaçlanmış olmalı.
Berlin Müze/Hapishane kayıtlarında bu portrenin Bergama’da, neresinde bulunduğu belirtilmemiş.
Bu küçük mermer portre, Prusya/Alman Emperyalizmi memurlarının Bergama soygunu sırasında diğer büyük parçaların arasına sıkıştırılıp götürülmüş olmalı.
Bergamalı seçkin bir kişinin ilginç bir ifade içeren yüzünü yansıtan bu eserin Berlin Müze /Hapishanesindeki kayıtlı sürgün numarası “Ident.Nr. AvP VII 133”.
Yine meydanı boş bulup, kendi kayıtlarında Bergama’nın bu kültür mirasına, hiç sıkılmadan Prusya (Almanya’nın eski adı) Kültür Mirası (PreußischerKulturbesitz) demişler.
Ne pervasızlık!
Artık yeter! Bergama ve Anadolu insanları bu kültür hırsızlığına karşı çıkıyor, dur diyor.
ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!
(Kaynak: http://www.smb-digital.de/eMuseum, Database-Antikensammlung),