Zeus Sunağının yanı sıra Bergama’dan birçok eser, Osmanlı yasaklarına rağmen, 1864-1878 yılları arasında, Alman mühendis Carl Humann ve çetesi tarafından Berlin’e kaçırıldı.
1878’de alınan şaibeli izinlerle bu götürüş, 1884 yılında Osman Hamdi Bey tarafından çıkarılan yeni Asarı Atika nizamnamesine kadar devam etti.
Bu süreçte izinli izinsiz, el altından, satın alınarak, allem edilip kalem edilerek, gayrı meşru kaçakçılık devam etti.
Bunlardan biri de 1879’da Bergama yakınlarındaki Kırkağaç’ta satın alınıp/edinildiği (erworben) belirtilen, bebeğini emziren bir annenin tasvir edildiği Bergama kaynaklı bir seramik heykelciktir.
İ.Ö.1.yüzyıla tarihlenir. Kilden yapılmıştır. “13,1 x 5,8 x 5 cm” boyutlarındadır.
Kadının üstündeki giysilerde görülen renk kalıntıları eserin çeşitli renklere boyandığını (polycrom) gösterir.
Antik çağda heykeller gösterişli renklerle süslenirdi. Boyama genellikle giysilere, aksesuvarlara, saçlara yapılır, deri boyanmaz, taş/seramik kendi renginde kalırdı.
Renkler yalnızca heykelin ifadesini güçlendirmez, yontuculuk ve boyama ile yeni bir sanat biçimi yaratılırdı.
Pergamon/Bergama metropolü antik çağda önemli bir seramik üretim merkeziydi.
Myrina-Aliağa-İzmir’de bulunan, Bergama heykelcilik okulunun üslubunu yansıtan onlarca seramik figür de yörede çiftliği bulunan Osmanlı vatandaşı Aristisdes Baltazzi yardımıyla yurt dışına götürüldü.
Alman Prens III.Freidrich’in adamı, bir başka tarihçi kılıklı Alman hırsız Dr. Gustave Hirschfeld’in gözetiminde 1876’da Berlin’e, 1878’de Fransa’ya kaçırıldı.
Bu eserler şimdi Berlin ve Paris Louvre Müze/Hapishanelerinin bir köşesinde duruyor. Bergama’ya-Aliağa’ya döneceği günü bekliyor.
Ünlü Pergamon seramik ocakları kent Akropolünün hemen ardındaki Ketios/Kestel vadisinde bulunuyordu.
Pergamon seramiklerin yapıldığı kil genellikle çok pişirilirdi. Bergama kili az miktarda mika ve kireç içeriyordu.
Bu ocakların bir kısmı bugün Bergama’da, kent içinde, Serapis/Mısır Tanrıları tapınağının bulunduğu Kızlavlu’nun bahçesinde sergileniyor.
Pergamon’da kille yapılan birçok seramik heykel birçok yönüyle, sanatta çığır açan Pergamon heykelcilik okulunun türevi.
Berlin’e kaçırılmış, çocuğunu emziren kadın heykeli bu bağlamda kesin bir duygusallık taşıyor.
Kadının yüzündeki ifade bir annenin yavrusuna olan sevgisinin açık bir ifadesi.
Başı örtülü kadının giyinişi, oturuşu, çocuğunu kucağında tutuşu özel. Bu küçük heykelden yüzyıllarca sonra yapılmış, Dünya’nın her yanına yayılmış Meryem Ana heykellerinin sanki prototipini oluşturuyor.
İşte, 19.yüzyılın sonunda Prusya/Alman Emperyalizminin aç iştahlı memurları bu anlamlı heykelciği kaçırmakta bir sakınca görmemişler.
Bergama’yı bu güzel annenin ve çocuğunun görüntüsünden mahrum bırakmışlar.
Kadını ve yavruyu Bergama toprağından koparmışlar.
Heykel hiç çekinmeden Prusya Kültür Mirası/Malı diye sahiplenilip “İdent Nr.TC 7651” kayıt no’suyla Berlin’deki Müze dedikleri Hapishaneye konulmuş.
Tarihe ve insanlığa karşı ne büyük saygısızlık.
ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA’NIN TARİHİ ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA, AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!
(Kaynak: http://www.smb-digital.de/eMuseum, Database-Antikensammlung)--Banu Özdilek : Andriake limanından ele geçen doğu sigillata C grubu Pergamon-Çandarlı sigillataları.Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Mustafa Kemal UniversityJournal of SocialSciencesInstitute Yıl/Year: 2017♦ Cilt/Volume: 14 ♦ Sayı/Issue: 40, s. 260-276—SvenKielau:TerracottasfromPergamon’sResidentialArea: CommentsregardingChronologyandRelationstoOtherSitesIn: Hellenisticand Roman Terracottasype: ChapterPages: 272–285)- Murat Çekilmez ve Emel Dereboylu Poulain. Myrina ve Gryneion. Arkeolojik Yüzey Araştırmaları. Belgeler ve Yeni Araştırmalar. 1.:Aliağa Belediyesi Yayınları)