
ERTAN YILDIZ

İstanbul 23 Haziran yerel seçiminin ardından oluşan iklimin CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun köşesine çekilmesi için en uygun zaman olduğunu yazmıştık...
Ağustos 2019 ayındaki yazımızda; TBMM açılmadan sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığını bırakmasının yanında, gerekirse İzmir milletvekilliğinden de istifa edebileceğini önermiştik...
Yerel seçimlerin verdiği rehavetin uzun ömürlü sürmeyeceğini işaret etmiş, gelecek günlerin Kılıçdaroğlu adına hiçte iyi günler olmayacağına vurgular yapmıştık...
Açıkçası yazılarımızda Başgediklinin eşeğinin yellenmediğini anlatmaya çalışmıştık!..
Dün gece Öztürk Yılmaz, Kılıçdaroğlu'na "yalancı" demiş... Programdaki konuklarda Yılmaz'dan Kılıçdaroğlu hakkında söylediklerini düzeltmesini istemiş... Tüm ısrarlara rağmen Yılmaz, bilinçli ve seçerek "yalancı" kelimesinin kullandığını belirtip, üstüne basa basa canlı yayında düzeltme yapmayacağını ifade etmiş...
Öztürk Yılmaz'ın Kılıçdaroğlu hakkında söylediği yalancı kelimesinin üzerinde durmak istemiyoruz... Fakat, Öztürk Yılmaz'ın Kılıçdaroğlu hakkında söylediklerinden daha vahim ve üzerinde durulması gereken konunun da "kimin onu CHP'ye getirmiş olduğu" değil midir?
Barzani'nin Kuzey Irak'ın da elçi olan bu arkadaşı CHP'ye kim getirmiştir?
Neden getirmiştir?
Niye getirmiştir?
Bu arkadaşın neresinde "boncuk" bulunmuş ve CHP'ye getirilmiştir?
CHP'de en son ve en büyük karar verici sayın Kılıçdaroğlu olduğuna göre; Öztürk Yılmaz'ı CHP'ye getirip siyasetçi yapan da sayın Kılıçdaroğlu olmuyor mu?
Bakın, 10 Aralıkçıların 3'lü 5'li kümeler halinde Pandemi günlerinde bile bir araya gelip, kayıt dışı toplantılar gerçekleştirdiklerini biliyoruz!.. Şimdi; kalkıp kimlerin nerelerde toplantılar yaptıklarını yazarsak, ciddiye almış oluruz! Bunların kimin hesabına CHP'yi ele geçirme düşüncesi içinde oldukları herkesçe biliniyor artık! Ve... Bunların parti içinde palazlanmalarının önünü de sayın Kılıçdaroğlu'nun açtığı için, bakın görün yarın çıkaracakları bir arızada, yine sayın Kılıçdaroğlu koltuk uğruna kafasını kuma gömmekten geriye de durmayacaktır!
Önceki yazımızda sayın Kılıçdaroğlu'nun Atatürk'ün koltuğunda oturmasını gerektirecek bir tane bile olsa GEREKÇE var mı diye soru yöneltip, gitmesini gerektirecek GEREKÇELERİ de yazmaya kalktığımızda İzmir'den Ankara'ya köprü olabileceğini savunmuştuk...
Okurlarımızdan ve en baba siyasetçilerden kalmasını gerektirecek en ufak bir gerekçe gelmediği gibi; düşüncesini cesaret edip açıklayan yüzlerce insan, "gitmek için geç bile kaldı" dedi!
Öztürk Yılmaz'ın arızası bir yana en son gelen bilgilere göre; Ankara'da Kılıçdaroğlu-Tuncay Özkan kapışması konuşuluyormuş! İddialara göre Kılıçdaroğlu ile Özkan fena papaz olmuşlar!
Bu iddiaları aktaran çok önemli bir Ankaralı siyasetçi aynen şöyle yazmamızı da istedi: "Beter olsunlar!"
Tuncay Özkan... CHP İzmir Milletvekili... MYK Üyesi ve Kılıçdaroğlu'nun yardımcısı...
Tuncay Özkan ismini duyduğumda hep aklıma 13 bölümlük Kanaltürk'te yayınlanan(!) CHP Belgesili gelir...
Kanlatürk TV'sini FETÖ'den firari FETÖCÜ Akın İpek'e satan Tuncay Özkan, Deniz Baykal'ın Genel başkan olduğu dönemde CHP'den, "CHP Belgeseli" yapacağım diye iş alır! Ve bu CHP Belgesilini de o dönem satmadığı Kanaltürk TV'de yayınlayacağını öne sürer!
Ve bu kadük kalan "Belgesel" konusu yüzünden CHP AYM tarafından kapatılıyordu! Dönemim CHP Genel Sekreteri Önder Sav ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, AYM kapılarında az uğraşmadılar CHP kapatılmasın diye...
Aslında bu konuyu anlatacak olanlar Önder Sav ve Mustafa Özyürek'tir... Eğer ki onlarda en ufak bir vicdan kırıntısı kalmışsa, eğer ki en ufak bir CHP'ye, Atatürk'e saygı ve sevgileri varsa, çıkarlar aslanlar gibi bu CHP'nin Belgesel skandalını açıklarlar!
Özellikle zamanında "Karanlıklar Prensi" olarak anılan dönemim Genel Sekreteri Önder Sav ortaya çıkar ve partiyi kapatmaya sürükleyen "karanlık" belgesel gerçeğini açıklar! Bıraksın yeniden 2. Adam olacağım deyip, birilerine kuyruk olmayı sayın Sav, bu konuyu sansürlemeden yüreği yetiyorsa bir anlatsın da görelim!
Bu yüzden diyoruz ki; bugün sayın Kılıçdaroğlu zor günler yaşıyorsa, suçu bir başkasında aramasın... Olanların ve olacakların tek sorumlusunun kendilerinin olduğunu yeniden hatırlatırız!
Arkası kesliecek mi diye bir soru akıllara düşebilir... Kesinlikle arkası kesilmeyecek ve yarın bir başka konu daha patlayacaktır diye düşünüyoruz!
Çünkü testi çatlamıştır artık!
Bu dakikadan sonra yama da tutmaz!
Ne malum yarın Gürsel Tekin-Ali Kılıç ikilisinin arıza çıkarmayacakları?
Garantisi var mı? (Tahminde bulunuyoruz!)
Dikkat ediniz...
Arızalar hep Kılıçdaroğlu'nun bir dönem dibindekilerden çıkıyor!
Kılıçdaroğlu'nun Grup Başkanvekili olduğu dönemlerde ve devamında en yakınında olan kişi Gürsel Tekin'di! Öyle değil mi?
Kılıçdaroğlu'nun o dönemler Almanya seyehatlerinde kim vardı yanında?
Gürsel Tekin!
Kılıçdaroğlu'nu Ali Kılıç'la Almanya'da kim tanıştırdı?
Gürsel Tekin...
Ali Kılıç, CHP'ye ve ülkemize ne yaptı da bugün 2 dönemdir Maltepe Belediye Başkanlığı koltuğunda?
Ali Kılıç, Maltepe Belediye Başkanlığı koltuğunu hak edecek, CHP'ye ve bu ülkeye ne yaptı?
Yahu, 1. döneminde edindiği servet bile meclise taşındı da bir açıklama yapabildi mi? (178 Milyon)
Almanya'dan gelirken bu adamın üstünde takım elbisesinin dışında ne vardı?
Ali Kılıç, nasıl bir denge unsurudur ki onca skandallara rağmen Kılıçdaroğlu tarafından 2. defa aday yapıldı?
Bu adamın ne gibi bir özelliği vardı da 1. dönemindeki onca şaibeye karşılık Kılıçdaroğlu ondan vazgeçemedi?
Bakın, gün geçtikçe Kılıçdaroğlu batıyor!
Biz bunları görüyoruz ve uyarıyoruz...
Anlayan anlar...
Görünen köyün adı: Tıpış tıpış..!
Öztürk Yılmaz gibi; yarın arıza çıkarmak için sırada bekleyenlere de fırsat vermeden sayın Kılıçdaroğlu'nun bir an önce köşesine çekilmesinde fayda olacağını savunuyoruz!
Dakikalar, saatler, günler sayın Kılıçdaroğlu'nun aleyhine işliyor bizden söylemesi!