CESAMİN ÖZKAN
Belediyeler yurttaşa karşı sorumluluk adına ilk ve önemli halkadır. Şehremini sıfatıyla bir tek kuruşun
hesabını her an yurttaşa vermek durumundadırlar. Kamusal alanlara seçilerek göreve gelen kişiler,
seçtikleri kişilere hizmet etmekle mükelleftirler. Bu mükellefiyet aynı zamanda görev almış kişinin onur,
şeref ve namusu ilede bağlantılıdır.
Çünkü bu yönde bir çok görev alanları ile ilgili yemin metinlerinde de bu vurgu çoğu kez sabittir. Bununda ötesinde yaşadığı toplumun kültürü, gelenekleri görenekleri ile yoğurulmuş, cumhuriyetin erdemleri sayesinde kişilik sahibi olabilmişler zaten kendilerini öyle davranmak zorunda hissederler.
Ancak ülke koşullarına baktığımız zaman, işlerin iyi gitmemesi, seçilenlerin yukarıdaki onurlu, şerefli,
namuslu vede dürüst davranışlardan epeyce sapmış olduklarını gösteriyor.
Sıkça dile getirilen yolsuzluk irtikap gibi fiiller ile suç işleniyor, bu davranışların sahipleride her zaman haklarında ki iddialar için "Ispatlasınlar istifa edeceğim" gibi içi boş laflar ile kendilerini aklamaya çalışıyorlar.
Biliyoruz ki; geçerli hukuk sistemimizin içerisinde, yargıçların soruşturma açma ve yargılama süreçlerinde, somut delillerin dışında, kişinin davranış tutum ve yaşam biçiminin ortaya çıkardığı karinelerde dikkate alınır.
Yani, hayat standartı, tüketim boyutu, yaşam tarzı, kamufle edilmiş gayrimenkul hareketleri gibi alanlar
o kişi hakkında verilecek kararlar anlamında emareler sunan destekleyici karinelerdir.
Bu karinelerin yol göstericiliğinde yapılacak olan derin soruşturmalar aslında ülkemizde yargının çok fazla kullanması gereken bir hukuksal zemindir.
Bu zeminin önümüzdeki dönemlerde çok fazlaca kullanılacağından elbette ki eminim...
Bu halk, cumhuriyetin ilk on yılında olduğu gibi yönetilmeliydi. Bu olmadığı için bu gün ülkenin uçurumun eşiğine getirilişini endişe içerisinde üzülerek izliyoruz.
Ancak yine kimsenin şüphesi olmasın ki bu millet, aleyhine iş tutmuş olanlardan mutlaka gereken hesabı sorar ve yoluna da devam eder.
Son günlerde Güzelbahçe ilçesinde yapılmak istenen GOKART pisti ilginç bir arenaya dönüştü.
İlçe belediyesi doğanın korunması adına projeye karşı çıktığını kamuoyu ile paylaşmakta. İlk bakışta
güzel gibi gözüken yerel yönetimin bu tavrı, olayı incelmeye başladığınızda, belediyenin çevreci bir
belediye olmadığını, bu projeyi kullanarak bunu fırsata dönüştürüp kendisini kamufle etmek adına davrandığı
anlaşılıyor.
İlgili belediye başkanı çevreci zeytinci geçiniyor ama bu projede yatırımcı bir tek zeytin ağacı kesmemiş iken,
pistin hemen yanında bulunan 75 konutluk bir sitenin yapılışı serüvenini görmemezlikten geliyor.
O site yapılırken bir defa inşaat izni alınmamış, daha sonra yapı kullanma izni de alınmamış ve o site yapılırken belki yüzlerce zeytin ağacı da kesilmiş.
Yine bu pistin hemen yakınında, çok yakın zamanda başlamış olan ve hala devam eden, ne yazık ki ODTÜ'
ye ait arazinin neredeyse tamamına inşaat izni verilmiş, bu inşaat yapılırkende belkj yine yüzlerce zeytin ağacı ve bölgeye özgü meşe palamutu kesilmiş, ancak aynı belediyeden ve başkanından tık ses çıkmamıştır.
Tam tersine tarım alanını katletmek adına olan bu projenin önü açık tutulmuştur. Bu kadar çevreci roller üstlendiği belli olan belediye, belki çevreyi katleden ODTÜ projesi için neden sessiz kalmıştır bu çok fazla soru işaretlerini türetir!
Yine Güzelbahçe sahili incelendiğinde nasıl kıyı talanı yapıldığını görmekte de zorlanmıyoruz. O kıyı
yağmalamanın da kimler için yapıldığıda ayrı bir konu.
Şimdi GOKART pistini bir tek ağaç kesmeyecek şekilde planlayan yatırımcıya karşı çevreci olacaksın, daha
önce ve şu an yapılmakta olan projeler adına kesilen katledilen zeytin veya başka ağaçların katliamına
ses çıkarmayacaksın. İşte tam da burada yatırımcı arkadaşın iddia ettiği "Benden bağış istediler" söylemi
siyaseten değerli ve anlamlı hal almış olur.
Sadece siyaseten değil, her kişi nezdinde anlam ifade eder. Bu yatırımcı bir tek zeytin ağacı kesmemişken, yukarıda sözünü ettiğim yüzlerce zeytin ve başka ağaçlar kesilerek yapılan projelere neden tepki verilmemiştir.
İşte bütün bunlar, Gokart girişimcisinin iddialarına dikkat çekilmesine neden olmakta, ona maddi zemin
oluşturmaktadır.
Yine ilgili belediye başkanı basına verdiği demeçte, söz konusu yatırımcının çay ikramını bile herhalde rüşvet anlamına gelmesin diye reddettiğini belirtmiş; Peki o zaman inşaat rantının yüksek olduğunu bildiğimiz bu ilçede bir muteaahit firma tarafından oldukça pahalı, sanırım şu anki piyasa değeri bir milyon liranın üzerinde olan Audi marka arabayı neden hediye olarak kabul etmiştir?
Bu rüşvet sayılır diye çay içmeyi bile reddeden ilginç başkan; Gokartçının bir çayını rüşvet olur diye içmeyeceksin, inşaat müteahidinin milyon liralik Audi'sini hediye olarak kabul edeceksin!
Bu Güzelbahçe'nin güzide yaşayanlarının aklı ile dalga geçmektir. Yine nereden beslendiği her geçen gün daha net görülecek olan GOKART pistini engelleme kararlılığının kamusal yan ilemi yoksa şahsi yan ilemi ilgili olup olmadığınada belediye başkanının kullandığı ilginç bir eylem yöntemiyle ulaşabiliyoruz!
Belediye başkanı pistin yapılacağı araziye giden yolun dahil olduğu bir araziyi şahsen kiralamış!
Aslında bu davranış, olayı bütün yanı ile anlatıyor. Tıpkı, şaşır Allah düşür Allah söyleminde olduğu gibi... Eğer bu piste Güzelbahçe halkı karşı çıkıyor ise o araziyi kiralama işini onlar ile veya belediye bütçesinden yapmalıydı!.
Şahsi para gücünü konuşturarak şahsına arazi kiralamak, soru işaretlerini ardı arkasına sıralar ve olayın kamusal kaygılar ile engellenmek istendiğini gölgeler!
Adam memur maaşı ile kamusal bir olayda araziyi cebinden karşılayarak kiralıyorsa; memur maaşı ile bunu nasıl yapıyor diye sorarlar!
Yok eğer "Kardeşim benim maaş dışında gelirim var" diyorsa, o zaman inşaat muteaahidinin hediye ettigi milyonluk Audi marka arabayı neden kabul ettinde kendin almadın diye yine adam olana sorarlar!
Bu soruları Güzelbahçe halkı sormalıdır ve bence soruyor da...
Ayrıca bu belediye başkanı, ne yazıktır ki bana göre güzide bir televizyonda çıktığı programda da adeta
şahsi mücadele görüntülerini de vermiştir! Üstelik buradaki kamusal bir olayı şahsi davranışlar ile, bu
kamusal olayın içerisine şahsını da dahil ederek görevini kötüye kullanma eyleminde de bulunmuştur!
Bütün bunlar ve bu belediye başkanı ve de yardımcısı hakkında ki söylenenler, haklarında farklı zamanlarda
çokça açılan davalar, bizlere farklı bir şeylerin olduğunu anlatıyor!
Aslında anlatılanlar, devam etmekte olan yargı süreçleri ve açılacak yeni davalara yukarıda bahsettiğim karineler ışığında somut deliller sunabilecek niteliktedir!
Bu yazıyı ilçe de yaşayan değerli Güzelbahçe halkından gelen talep üzerine ve de konuyla ilgili bilgim olduğu için kaleme aldım...
Bu tarz başkanlar ve onların sığ, düşük nitelikli kadrolara sahip belediye yönetimleri, ne yazıktır ki Cumhuriyet Halk Partisi için iktidar yolunda "kambur" olmaktadırlar.
Aslında nasıl bir sürecin sonucunda aday oldukları bilinen bu ve buna benzer örnekler, CHP için bütün olumlu koşullara rağmen neden yüzde 25 bandında kaldığımızı da anlatıyor!
Bir yandan AKP ile mücadele içerisinde olan bizler, diğer yandan AKP'nin iktidarda bu kadar uzun süre
kalma nedeni olan bu tür parti içi zarar odakları ile de ilgilenmek zorunda kalıyor olmamıza neden
oluyorlar...
Oysa ki bütün enerjimizi acil olarak AKP'yi iktidardan uzaklaştırmaya yöneltmemizin gerekli olduğu şu sıralarda bu tür belediyeler ve o belediyelerin başındakiler, ülkemizin güvenli geleceği için öncelikli
olan işleri engelleme adına olacak tarzda görev yapmaktadırlar.
Değerli Güzelbahçe'liler, ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen, biliniz ki ülkemizin her karışında, bolluğu bereketi huzuru mutluluğu halkımızla buluşturmak için, bunlar için olmaz ise olmaz olanları, yani demokrasinin, yani hukukun üstünlüğünün, yani onurlu şerefli namuslu yönetimlerin bütün sathında etkin olacağı ülkemize hep birlikte kavuşacağız.
Bunları elbette Cumhuriyet Halk Partisi ile başaracağız. Bunları başarmak için de Cumhuriyet Halk Partisini fabrika ayarlarına hemen geri döndüreceğiz ve onu iktidara taşıyacağız...
Budan da hiç şüpheniz olmasın...
O nedenle şevkinizi, azminizi hedefe olan inancınızı, kurucusu Ulu Önder olan partimize güvenerek koruyunuz. İktidar olmak için bütün engelleri hızla yok edeceğiz ve iktidar olacağız. Ancak bu iktidar, bu tür belediyelerin izlerinin olmayacağı iktidar olacaktır. Zaten ülkemiz için başka yolda bulunmamaktadır. Ancak bizler gerçek CHP ile sorunların üstesinden gelebileceğimize inandığımız için de ilkeleri ile kenetlenmiş, yoğurulmuş bir CHP'yi, en kısa zamanda sizlerle buluşturacağız.
Sizlerin, heyecanla coşku ile gidip oyunuzu vereceğiniz bir parti haline, yani aslına rücu ettirerek bunu başaracağız...