İSTANBUL (İHA) - Lise ve üniversite sınavına hazırlanan öğrencilere seslenen Uğur Okulları PDR ve AR-GE’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin, “Hedef yoksa motivasyon olmaz. Kısa süreli hedefler koyarak planlı çalışmak gerekiyor. Çünkü LGS de YKS de bir zeka testi değil. Bu sınavlar tamamen emek ve motivasyon testidir” dedi.
Birinci dönemi uzaktan eğitimle tamamlayan 8. ve 12. sınıf öğrencilerin büyük çoğunluğu yarıyıl tatilinde yüz yüze derslere başladı. Hem okullardaki kurslara katılan hem de evden çalışmaya devam eden öğrencilerin bu süreçte eksiklerini tamamlaması gerektiğini belirten Uğur Okulları PDR ve AR-GE’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin, ikinci dönemde öğrencileri daha yoğun bir dönem beklediğini söyledi.
Hedef ve motivasyon ilişkisine dikkat çeken Sezgin, “İnsan beyni kısa süreli hedeflerle çalışır. Bu nedenle öğrenciler de başarılı olmak için ilk olarak kendilerine kısa süreli hedefler koymalı. Çünkü kişi hedefine ne kadar ulaşırsa, içsel ödüllendirme sistemiyle motivasyonu da aynı oranda artar. Unutmayalım ki hedef yoksa motivasyon da olmaz. Hedeflerimize ulaşmak için ise planlı olmak gerekiyor. Çünkü LGS de YKS de bir zeka testi değil. Bu sınavlar tamamen emek ve motivasyon testidir. Sınavı daha zeki olan değil daha planlı çalışan ve motivasyonu yüksek olan öğrenciler kazanıyor. Sınavın günü, soru sayıları, sınava girecek kişi sayısı belli. Önemli olan öğrencilerin bu tarihe kadar doğru bir planlama ile kendilerine kısa süreli hedef koyarak hazırlık yapmaları. Bir öğrenci matematikten 3 net çıkarıyor olabilir. Başarılı olmak için bir sonraki hedefi 5 net olmalı. Bu hedefe ulaştığında, hissettiği içsel ödüllendirme ile kısa sürede net sayılarını artıracaktır” diye konuştu.
Başarısız olduğu derse odaklanan bir adım öne geçer
Öğrencinin başarısız olduğu konulara odaklanmasının önemine vurgu yapan Sezgin şöyle devam etti: “İnsan beyni konfora dayalı çalışır. Bu nedenle öğrencilerin yaptıkları yanlışlardan biri de sınavda yapabildiklerine odaklanmaları. Adaylar hayatları boyunca yapabildiklerine odaklanabilirler ama merkezi sınavlar adayın ‘yapamadığı konunun ne kadar iyi üstesinden gelebildiğinin sınavı’ diyebiliriz. Kimi öğrencinin Türkçe’ ye kimi öğrencinin de matematiğe eğilimi vardır ve bu derslerde başarılıdır. Ama merkezi sınavlarda ‘yapamadığı’ dersin de üzerine gidip çalışması ve kendini bu konuda geliştirmesi gerekir. Çünkü biliyoruz ki 3 milyon öğrenci sınava giriyor ve bir soru, adayı 30 bin kişi öne ya da arkaya taşıyabiliyor. İşte bu nedenle de başarılı oldukları konuların yanı sıra zorlandıkları alanlarda fazladan bir soru yapabilmek çok önemli. Ayrıca öğrenciler yol haritalarını oluştururken rehberlik birimlerinden de destek almalı.”
Başarılı olmak için düşünce-eylem-alışkanlık olgularının bir arada bulunması gerektiğini vurgulayan Sezgin; öğrencinin ilk etapta düşünce olarak hedefini belirlemesini, ardından planlı çalışarak bunu eyleme geçirmesini ve sonrasında da bunu alışkanlık haline getirmesi gerektiğini söyledi. Barış Sezgin hem LGS’ye hem de YKS hazırlanan öğrencilere şu önerilerde bulundu:
Aile arasında sınırlar belirlenmeli: İnsan beyninin odaklanma süresi 40 dakikadır ve bu sürede odada öğrenciyi rahatsız edecek bir kişi ya da unsur bulunmamalıdır. Öğrencinin evde küçük kardeşleri varsa mümkünse ayrı bir odada çalışmalı ya da diğer aile bireyleri öğrencinin dikkatini dağıtmamalı.
Cep telefonu ciddi bir dikkat dağıtıcıdır: Ders çalışırken cep telefonu öğrencinin yanında olmamalı. Öğrenci derse konsantre olduğu sırada gelen bir mesaj ya da sosyal paylaşım sitelerinden gelen bir bildirim, çalışmayı ve öğrenmeyi olumsuz etkiler. Ayrıca bir yandan dijital oyun ya da film platformlarıyla ilgilenirken bir yandan da ders çalışmak mümkün değildir.
Gece ders çalışmak verimli değil: Ergenlik döneminde uyku düzeni çok önemlidir. Pandemi sürecinde bazı öğrencilerin gündüz uyuyup gece yaşamaya başladıklarına tanık oluyoruz. Bu başarıyı olumsuz etkiler. Gece çalışmak gündüz kadar verimli değildir. Beynimiz günebakan çiçeğine benzer. Öğrenmeye en açık olduğumuz zaman sabah saatleridir. Güneşin doğuşuyla birlikte beynimizin nörolojik fonksiyonları çok daha iyi çalışır.
Diyet yapmasınlar: Öğrenciler açlık tokluk düzenine dikkat etmeli. Sınava hazırlık gruplarında diyet yapılmasını önermiyorum. Öğrenciler dengeli beslenmeli. Kan şekeri düşük olduğunda öğrenci odaklanmakta güçlük çeker. Ancak bu dönemde hareket etmek de önemli. Bedenimiz bizim makinamızdır. Öğrencilerin günde bir saat yürüyüş yapmaları ya da bir spor dalıyla ilgilenmeleri akademik performanslarına olumlu katkıda bulunur.
Krizi fırsata çevirin: Pandemi nedeniyle motivasyon sorunu yaşayan öğrenciler var. Unutmayalım pandemi bir kriz süreci ve bu krizden kazançla çıkmak mümkün. Geçtiğimiz yıl sınav sonuçlarında bunu gördük. Bu süreçten çok avantajlı çıkan öğrenciler de oldu. Sınava hazırlık süreci, öğrencilerin hayatları boyunca ‘iyi ki’ ya da ‘keşke’ diyebilecekleri bir dönem. “Kim olmalıyım?” noktasında, LGS ve YKS bir referans noktası.
Birinci dönemi uzaktan eğitimle tamamlayan 8. ve 12. sınıf öğrencilerin büyük çoğunluğu yarıyıl tatilinde yüz yüze derslere başladı. Hem okullardaki kurslara katılan hem de evden çalışmaya devam eden öğrencilerin bu süreçte eksiklerini tamamlaması gerektiğini belirten Uğur Okulları PDR ve AR-GE’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin, ikinci dönemde öğrencileri daha yoğun bir dönem beklediğini söyledi.
Hedef ve motivasyon ilişkisine dikkat çeken Sezgin, “İnsan beyni kısa süreli hedeflerle çalışır. Bu nedenle öğrenciler de başarılı olmak için ilk olarak kendilerine kısa süreli hedefler koymalı. Çünkü kişi hedefine ne kadar ulaşırsa, içsel ödüllendirme sistemiyle motivasyonu da aynı oranda artar. Unutmayalım ki hedef yoksa motivasyon da olmaz. Hedeflerimize ulaşmak için ise planlı olmak gerekiyor. Çünkü LGS de YKS de bir zeka testi değil. Bu sınavlar tamamen emek ve motivasyon testidir. Sınavı daha zeki olan değil daha planlı çalışan ve motivasyonu yüksek olan öğrenciler kazanıyor. Sınavın günü, soru sayıları, sınava girecek kişi sayısı belli. Önemli olan öğrencilerin bu tarihe kadar doğru bir planlama ile kendilerine kısa süreli hedef koyarak hazırlık yapmaları. Bir öğrenci matematikten 3 net çıkarıyor olabilir. Başarılı olmak için bir sonraki hedefi 5 net olmalı. Bu hedefe ulaştığında, hissettiği içsel ödüllendirme ile kısa sürede net sayılarını artıracaktır” diye konuştu.
Başarısız olduğu derse odaklanan bir adım öne geçer
Öğrencinin başarısız olduğu konulara odaklanmasının önemine vurgu yapan Sezgin şöyle devam etti: “İnsan beyni konfora dayalı çalışır. Bu nedenle öğrencilerin yaptıkları yanlışlardan biri de sınavda yapabildiklerine odaklanmaları. Adaylar hayatları boyunca yapabildiklerine odaklanabilirler ama merkezi sınavlar adayın ‘yapamadığı konunun ne kadar iyi üstesinden gelebildiğinin sınavı’ diyebiliriz. Kimi öğrencinin Türkçe’ ye kimi öğrencinin de matematiğe eğilimi vardır ve bu derslerde başarılıdır. Ama merkezi sınavlarda ‘yapamadığı’ dersin de üzerine gidip çalışması ve kendini bu konuda geliştirmesi gerekir. Çünkü biliyoruz ki 3 milyon öğrenci sınava giriyor ve bir soru, adayı 30 bin kişi öne ya da arkaya taşıyabiliyor. İşte bu nedenle de başarılı oldukları konuların yanı sıra zorlandıkları alanlarda fazladan bir soru yapabilmek çok önemli. Ayrıca öğrenciler yol haritalarını oluştururken rehberlik birimlerinden de destek almalı.”
Başarılı olmak için düşünce-eylem-alışkanlık olgularının bir arada bulunması gerektiğini vurgulayan Sezgin; öğrencinin ilk etapta düşünce olarak hedefini belirlemesini, ardından planlı çalışarak bunu eyleme geçirmesini ve sonrasında da bunu alışkanlık haline getirmesi gerektiğini söyledi. Barış Sezgin hem LGS’ye hem de YKS hazırlanan öğrencilere şu önerilerde bulundu:
Aile arasında sınırlar belirlenmeli: İnsan beyninin odaklanma süresi 40 dakikadır ve bu sürede odada öğrenciyi rahatsız edecek bir kişi ya da unsur bulunmamalıdır. Öğrencinin evde küçük kardeşleri varsa mümkünse ayrı bir odada çalışmalı ya da diğer aile bireyleri öğrencinin dikkatini dağıtmamalı.
Cep telefonu ciddi bir dikkat dağıtıcıdır: Ders çalışırken cep telefonu öğrencinin yanında olmamalı. Öğrenci derse konsantre olduğu sırada gelen bir mesaj ya da sosyal paylaşım sitelerinden gelen bir bildirim, çalışmayı ve öğrenmeyi olumsuz etkiler. Ayrıca bir yandan dijital oyun ya da film platformlarıyla ilgilenirken bir yandan da ders çalışmak mümkün değildir.
Gece ders çalışmak verimli değil: Ergenlik döneminde uyku düzeni çok önemlidir. Pandemi sürecinde bazı öğrencilerin gündüz uyuyup gece yaşamaya başladıklarına tanık oluyoruz. Bu başarıyı olumsuz etkiler. Gece çalışmak gündüz kadar verimli değildir. Beynimiz günebakan çiçeğine benzer. Öğrenmeye en açık olduğumuz zaman sabah saatleridir. Güneşin doğuşuyla birlikte beynimizin nörolojik fonksiyonları çok daha iyi çalışır.
Diyet yapmasınlar: Öğrenciler açlık tokluk düzenine dikkat etmeli. Sınava hazırlık gruplarında diyet yapılmasını önermiyorum. Öğrenciler dengeli beslenmeli. Kan şekeri düşük olduğunda öğrenci odaklanmakta güçlük çeker. Ancak bu dönemde hareket etmek de önemli. Bedenimiz bizim makinamızdır. Öğrencilerin günde bir saat yürüyüş yapmaları ya da bir spor dalıyla ilgilenmeleri akademik performanslarına olumlu katkıda bulunur.
Krizi fırsata çevirin: Pandemi nedeniyle motivasyon sorunu yaşayan öğrenciler var. Unutmayalım pandemi bir kriz süreci ve bu krizden kazançla çıkmak mümkün. Geçtiğimiz yıl sınav sonuçlarında bunu gördük. Bu süreçten çok avantajlı çıkan öğrenciler de oldu. Sınava hazırlık süreci, öğrencilerin hayatları boyunca ‘iyi ki’ ya da ‘keşke’ diyebilecekleri bir dönem. “Kim olmalıyım?” noktasında, LGS ve YKS bir referans noktası.