SALİH DEMİR
İTİRAZIMIZDA SAMİMİ MİYİZ?Kime sorarsan SU ÜRÜNLERİ İHTİSAS ORGANİZE SANAYİ kurulmasına karşı...Malum bu işe Didim Ticaret Odası, efendime söyleyeyim Didim Ticaret Odası’nın zatı muhterem başkanı da karşı olduğunu söyleyince ortada tam bir komedi döndüğünü anlamaya başladık.Bu konuda devletin tutumu da açık:
Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi yeri olarak düşünülen yer; 1.Derece Sit Alanı alanı olduğundan ve Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi olarak planlandığından, kimse burayı kiralamak vs gibi şeyleri kafasından geçirmesin, diyor.Sözü edilen 1662 parseli terk et demenin yasal biçimi bu.Bir başka deyişle 1.derece Doğal Sit Alanı içinde zeytin ağaçlarıyla kaplı tarım yapılan alandan köylüler kovuluyor.
Çünkü burası artık rantçılara tahsis edilmek isteniyor.1662 parselin içinde 1.dereceden sit alanı olan ve Kutsal Yolu da içine alan bölgeye SU ÜRÜNLERİ İHTİSAS ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ yapılması için devlet tüm kurumlara destek veriyor.
Muhtemelen bölüşüm planlanırken bu söz verilmiş.Devlet arazileri bir burda değil pek çok yerde aynı kaderi yaşıyor ve bir takım kimselere peşkeş çekilirken bir beis görülmüyor.
Bunu anlamak mümkün. Aklınız almasa da yine de anlamak mümkün.Kaz Dağları’nda çıkacak altının %96’sının Kanadalı şirkete peşkeş çekilmesindeki mantık ne kadar anlaşılırsa bu da öyle.
Kanal İstanbul Projesinin çevresi nasıl Katarlılara parsellenip satılmışsa, buranın mantığı da aynı.Geçenlerde Ergün Korkmaz’ın Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına ilişkin bir yazısında Didimlilerin bu tehlikeli proje karşısında yeterince ve samimi olarak davranmadıklarını okumuştum.Aynı kaygıya bende katılıyorum.
Bir tek şartla Ergün Korkmaz “Kaz Dağları direnişine destek verdiniz,Kanal İstanbul Projesin’e karşı çıkmak için imza kuyruğuna girdiniz, peki onlar bu kötü gidiş için size katkı verdiler mi” şeklinde bir yakınmaya giriyor. Bunu kabul etmem tabi...
Sıkıntı burda değil ki. Memleketin her yeri talan edilmeye çalışılırken sessiz kalamayız elbette...Keşke ben de Kaz Dağları’na gidip destek verebilseydim...
Keşke Munzur’a Salda’ya Murat Dağı’na ....vs vs...gidip destek verebilseydim.Şunu biliyorum: Başkalarının acılarına sıkıntılarına yabancı kalanlar kendi acı ve sıkıntılarıyla da başa çıkamaz.
Durum tam da bu aslında.
Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına Ticaret Odası gibi, onun başkanı gibi karşı çıkmanın ikiyüzlülüğüyle bir yere karşı çıkılmaz.“Mış” gibi yapılmaz bu işte.Bir yazarın “Devrimi yapamazsınız, kendinizi vermeniz gerek....
Devrimi satın alamazsınız, kendinizin devrim olması gerek” diyen sözü bizi samimi yapacak olan.Kurumları da, kişileri de ancak böyle bir söze uygun hareket etmek temize çeker...
Yoksa bir takım göstermelik toplantılar yapmak, bir takım basın açıklamaları yapmak elbette ki Didim için, çevre ve doğası için yıkım projesi olan “Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” kurulmasına destek sağlamaktan öteye gidemez.Can Yücel’in, Türkiye İşçi Partisi’nin sürdürdüğü mücadele içinde birisinin kalkıp bizim “bir tüzüğe ihtiyacımız var ” demesine karşılık; “Bizim tüzüğe değil ,büzüğe ihtiyacımız var” demesi aklıma geldi. Tam da bu noktadayız.Yapılacak iş belli.
Belediyenin yapacağı da belli...
Basının yapacağı da belli.
Ülkenin ve Didim’in çıkarlarını önemseyen Didim’deki kurum ve kuruluşların yapacağı belli...
Kişilerin de tabi...
Yani adını hatırlayamadığım yazarın dediği gibi
“Devrim olmalıyız.”Önerim şu: "Ben Didim’de Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasını istemiyorum” diyenlerin Altınkum’dan AYDIN Valiliği’ne yürümesi gerek..Hem durum da anlaşılır.Didim bizim demek gerekiyor .Bu memleket bizim demek gerekiyor.Tüm kaslarımızla, kollarımızla, kalbimizle bunu dememiz gerekiyor...Ötesi yok.
Kararlı olmak gerekiyor...İtirazımızda samimi olmamız gerekiyor...Ben Aydın Valiliği dedim de siz tek dalyan'a kadar bi yürüyün...
Aha elim ....Hadi.Hepsi bu.
Not: Yazı Salih Demir'in sosyal medya hesabından alınmıştır.