İzmir'de düzenlenen kent söyleşilerine konuşmacı olarak katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şehir tiyatrosunun açılışını 27 Mart tarihinde duyuracaklarını söyledi.
Medical Park İzmir Hastanesi ve bir otelin sponsorluğunda gerçekleşen kent söyleşilerinin mart ayı konukları; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur ve Ressam Prof. Dr. Devrim Erbil oldu.
Söyleşi, Medical Park İzmir Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve aynı zamanda kent söyleşilerinin mimarı Dr. Zeki Hozer’in açılış konuşmasıyla başladı. Gülşah Elikbank’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşinin ilk konuşmacısı olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, insanların yaşamlarında anlamlı şeylerin dingin olunca gerçekleştiğini belirtti. Soyer, "Şehirle şehirlinin arasındaki ilişkiyi baskın hale getirmek gerekir. İzmir çeşitli sürprizlere gebedir. Asli görevimin kenti korumak olduğunu düşünüyorum. İzmir, 8 bin 500 yıldır yaşayan bir şehir" dedi.
Şehir tiyatrosu açılıyor
27 Mart tarihinde şehir tiyatrosunun açılışını duyuracaklarını müjdeleyen Tunç Soyer, "İzmir bir kadın şehridir. Adını bir kraliçeden alıyor. Kadınların bu şehirdeki direnişi ve varlığı çok köklü bir geçmişe dayanıyor. İzmir’in tarımda, turizmde, sanayide, yapacağı çok şey var. Sanatı tüketen değil, üreten şehir olmak istiyoruz. Özetle sanatın her dalında üretime teşvik eden ve ödüllendiren bir şehir istiyoruz" diye konuştu.
En çok zorlandığı şeyin zamanı kullanmak olduğunun altını çizen Soyer, sözlerine şöyle devam etti:
"Hız trenine binmişiz ve hayata hakim olmaya çalışıyoruz. Merkez şehir olan İzmir, birlikte yaşamayı beceriyor. Kampanyamızı ‘Çok renk çok ses’ diye sürdürmüştük. Demokrasiye İzmir, biz de İzmir’e sahip çıkacağız."
"İzmir sanata karşı daha duyarlı"
İzmir’in sanatsal bir cazibe merkezi olması için düşüncelerini aktaran Ressam Prof. Dr. Devrim Erbil da, "İzmir’in doğası var, tarihi var. İzmir sanata karşı daha duyarlı, daha içten. Yaşamın anlamı; insanın mutlu olmasıdır. Mutlu olmak için; yaşadığımız ev, yaşadığımız şehir, içinde bulunduğumuz doğa önemlidir. Hiçbir zaman sürekli mutluluk/mutsuzluk yoktur. Zıt renkler birbirinin tamamlayıcısıdır. İçinde en büyük siyah olan renkler bile biraz beyazlık taşır. Düşünmek insanı akıllı yapar, akıllı olmak ise insanı daha yaşanır hale getirir" dedi.
Bütün duyguların sanatın konusu olduğunu söyleyen Erbil, sanat anlamında hem kulağı hem de gözü eğitmek için insanın özverili, duyarlı hoşgörülü olması gerektiğini belirtti. Erbil, konuşmalarının sonunda çağdaş sanatın eserlerini konuklarla paylaşarak bir sunum gerçekleştirdi.
"Hayatta ne ararsanız hep onu bulursunuz" diyen Psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur, “Yaşamı sadece alacaklı değil, vereceğimiz bir şey de varmış gibi yaşamalıyız. Birini yargılamak istersek çok şey buluruz. Aynı şekilde birini alkışlamak içinde çok şey buluruz. Önemli olan nasıl baktığımızdır" dedi.
"Neden endişeleniyoruz?" sorusunu yanıtlayan Sungur, "Endişenin; finans, sağlık, kaygılar gibi bir anlamı olmalıdır. Kaygının arkasında; şimdi endişelenmezsem ileride endişelenirim düşüncesi var. Belki de bütün duyguların hakkını verebilmek mutluluk olarak adlandırılır" diye konuştu.
Katılımın yoğun olduğu etkinliğin sonunda konukların soruları cevaplandı ve yazarlar kitaplarını imzaladı.
Medical Park İzmir Hastanesi ve bir otelin sponsorluğunda gerçekleşen kent söyleşilerinin mart ayı konukları; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur ve Ressam Prof. Dr. Devrim Erbil oldu.
Söyleşi, Medical Park İzmir Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve aynı zamanda kent söyleşilerinin mimarı Dr. Zeki Hozer’in açılış konuşmasıyla başladı. Gülşah Elikbank’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşinin ilk konuşmacısı olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, insanların yaşamlarında anlamlı şeylerin dingin olunca gerçekleştiğini belirtti. Soyer, "Şehirle şehirlinin arasındaki ilişkiyi baskın hale getirmek gerekir. İzmir çeşitli sürprizlere gebedir. Asli görevimin kenti korumak olduğunu düşünüyorum. İzmir, 8 bin 500 yıldır yaşayan bir şehir" dedi.
Şehir tiyatrosu açılıyor
27 Mart tarihinde şehir tiyatrosunun açılışını duyuracaklarını müjdeleyen Tunç Soyer, "İzmir bir kadın şehridir. Adını bir kraliçeden alıyor. Kadınların bu şehirdeki direnişi ve varlığı çok köklü bir geçmişe dayanıyor. İzmir’in tarımda, turizmde, sanayide, yapacağı çok şey var. Sanatı tüketen değil, üreten şehir olmak istiyoruz. Özetle sanatın her dalında üretime teşvik eden ve ödüllendiren bir şehir istiyoruz" diye konuştu.
En çok zorlandığı şeyin zamanı kullanmak olduğunun altını çizen Soyer, sözlerine şöyle devam etti:
"Hız trenine binmişiz ve hayata hakim olmaya çalışıyoruz. Merkez şehir olan İzmir, birlikte yaşamayı beceriyor. Kampanyamızı ‘Çok renk çok ses’ diye sürdürmüştük. Demokrasiye İzmir, biz de İzmir’e sahip çıkacağız."
"İzmir sanata karşı daha duyarlı"
İzmir’in sanatsal bir cazibe merkezi olması için düşüncelerini aktaran Ressam Prof. Dr. Devrim Erbil da, "İzmir’in doğası var, tarihi var. İzmir sanata karşı daha duyarlı, daha içten. Yaşamın anlamı; insanın mutlu olmasıdır. Mutlu olmak için; yaşadığımız ev, yaşadığımız şehir, içinde bulunduğumuz doğa önemlidir. Hiçbir zaman sürekli mutluluk/mutsuzluk yoktur. Zıt renkler birbirinin tamamlayıcısıdır. İçinde en büyük siyah olan renkler bile biraz beyazlık taşır. Düşünmek insanı akıllı yapar, akıllı olmak ise insanı daha yaşanır hale getirir" dedi.
Bütün duyguların sanatın konusu olduğunu söyleyen Erbil, sanat anlamında hem kulağı hem de gözü eğitmek için insanın özverili, duyarlı hoşgörülü olması gerektiğini belirtti. Erbil, konuşmalarının sonunda çağdaş sanatın eserlerini konuklarla paylaşarak bir sunum gerçekleştirdi.
"Hayatta ne ararsanız hep onu bulursunuz" diyen Psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur, “Yaşamı sadece alacaklı değil, vereceğimiz bir şey de varmış gibi yaşamalıyız. Birini yargılamak istersek çok şey buluruz. Aynı şekilde birini alkışlamak içinde çok şey buluruz. Önemli olan nasıl baktığımızdır" dedi.
"Neden endişeleniyoruz?" sorusunu yanıtlayan Sungur, "Endişenin; finans, sağlık, kaygılar gibi bir anlamı olmalıdır. Kaygının arkasında; şimdi endişelenmezsem ileride endişelenirim düşüncesi var. Belki de bütün duyguların hakkını verebilmek mutluluk olarak adlandırılır" diye konuştu.
Katılımın yoğun olduğu etkinliğin sonunda konukların soruları cevaplandı ve yazarlar kitaplarını imzaladı.