MANİSA (İHA) - Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminin sismik karakteristiğini ve meydana gelen yapısal hasarların nedenlerini ortaya koyan teknik rapor yayınlandı.
AFAD'dan elde edilen verilere göre, 30 Ekim 2020 tarihinde Seferihisar'dan 17,26 kilometre uzağındaki Sisam Adası yakınlarında, moment büyüklüğü 6.6 olan bir deprem meydana gelmiş, yaşanılan depremde 116 kişi yaşamını yitirmiş, 1034 kişi yaralanmıştı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verilerine göre, yaşanılan depremde yaklaşık olarak, 103 yıkılmış ve acil yıkılacak, 700 ağır hasarlı, 814 orta hasarlı, 7 bin 889 hafif hasarlı ve 159 bin hasarsız yapı tespit edildi.
Yayımlanan raporda, İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminde, AFAD tarafından ölçümü yapılan 32 farklı istasyondan alınmış ivme verileri kullanılarak, toplam 96 tepki spektrumu hazırlandı. Bu tepki spektrumları sonucunda, İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminin, deprem yönetmeliklerine uygun olarak boyutlandırılan Kuşadası, Karaburun, Çeşme ve Foça bölgelerinde yer alan az katlı yapılarda (1-5 katlı), Bayraklı, Konak ve Karşıyaka bölgelerinde yer alan orta katlı (6-10 katlı) yapılarda hafif hasara yol açabileceği ön görülmekle birlikte, İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminde ağır hasarlı ve yıkılmış çok sayıda yapı bulunmaktadır. Bu hasar ve yıkıma, tasarım ve uygulama aşamalarında yapılan bariz hataların, eksikliklerin ve yetersizliklerin sebep olduğu düşünüldüğü belirtildi.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan rapor sonucunda, 2000 yılından önce inşa edilmiş yapıların deprem performansları ve inşa edildikleri zemin özelliklerinin bu alanda uzman inşaat mühendisleri tarafından ivedilikle araştırılması önerildi. 'Yetersiz olan mevcut yapılar, uygun yöntemler ile güçlendirilmeli ya da yıkılmalıdır.' denilen raporda yeni inşa edilecek yapıların tasarım ve uygulama aşamalarında hem yapı hem de zemin mekaniği açısından yeterli özen gösterilmesi gerektiğinin altı çizildi. Yetersiz zeminlerin uygun yöntemler ile iyileştirilmesi gerektiği ve bu zemine uygun temel sistemlerinin kullanılmasının zorunlu olduğu kaydedildi. Raporda ayrıca hastane binalarında yoğunlukla kullanılan deprem izolatörlerinin ve sönümleyicilerin diğer tip yapılarda da kullanımı teşvik edilmesi gerektiği kaydedildi.
AFAD'dan elde edilen verilere göre, 30 Ekim 2020 tarihinde Seferihisar'dan 17,26 kilometre uzağındaki Sisam Adası yakınlarında, moment büyüklüğü 6.6 olan bir deprem meydana gelmiş, yaşanılan depremde 116 kişi yaşamını yitirmiş, 1034 kişi yaralanmıştı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verilerine göre, yaşanılan depremde yaklaşık olarak, 103 yıkılmış ve acil yıkılacak, 700 ağır hasarlı, 814 orta hasarlı, 7 bin 889 hafif hasarlı ve 159 bin hasarsız yapı tespit edildi.
Yayımlanan raporda, İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminde, AFAD tarafından ölçümü yapılan 32 farklı istasyondan alınmış ivme verileri kullanılarak, toplam 96 tepki spektrumu hazırlandı. Bu tepki spektrumları sonucunda, İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminin, deprem yönetmeliklerine uygun olarak boyutlandırılan Kuşadası, Karaburun, Çeşme ve Foça bölgelerinde yer alan az katlı yapılarda (1-5 katlı), Bayraklı, Konak ve Karşıyaka bölgelerinde yer alan orta katlı (6-10 katlı) yapılarda hafif hasara yol açabileceği ön görülmekle birlikte, İzmir (Seferihisar-Sisam) depreminde ağır hasarlı ve yıkılmış çok sayıda yapı bulunmaktadır. Bu hasar ve yıkıma, tasarım ve uygulama aşamalarında yapılan bariz hataların, eksikliklerin ve yetersizliklerin sebep olduğu düşünüldüğü belirtildi.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan rapor sonucunda, 2000 yılından önce inşa edilmiş yapıların deprem performansları ve inşa edildikleri zemin özelliklerinin bu alanda uzman inşaat mühendisleri tarafından ivedilikle araştırılması önerildi. 'Yetersiz olan mevcut yapılar, uygun yöntemler ile güçlendirilmeli ya da yıkılmalıdır.' denilen raporda yeni inşa edilecek yapıların tasarım ve uygulama aşamalarında hem yapı hem de zemin mekaniği açısından yeterli özen gösterilmesi gerektiğinin altı çizildi. Yetersiz zeminlerin uygun yöntemler ile iyileştirilmesi gerektiği ve bu zemine uygun temel sistemlerinin kullanılmasının zorunlu olduğu kaydedildi. Raporda ayrıca hastane binalarında yoğunlukla kullanılan deprem izolatörlerinin ve sönümleyicilerin diğer tip yapılarda da kullanımı teşvik edilmesi gerektiği kaydedildi.