Fehim Taştekin-BBC Türkçe"Ağır silahlar çekildi ama cephe hatları rejim güçlerini püskürtmeye yetecek kadar silah ve savaşçıyla tahkim edildi."İdlib'de Soçi mutabakatının ilk aşaması için belirlenen süre dolarken "Plan işliyor mu?" sorusuna en geçerli yanıt bu giriş cümlesi olabilir. Tabii "şimdilik" kaydıyla. Çünkü süreç çok dinamik, sürprizlere açık ve belirsizlikle yüklü.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'in 17 Eylül'de Soçi'de vardığı mutabakat çerçevesinde haftalardır İdlib cephesini yeniden dizayn için çalışmalar yürütülüyor.Mutabakata göre 15-20 km derinliğinde oluşturulacak tampon bölgedeki ağır silahların 10 Ekim itibariyle teslim edilmesi gerekiyordu.İdlib'e hükmeden örgütler arasında mutabakatı kabul edenler ile şart koşanlar, peşinen reddedenler ile alenen reddedip zımnen kabullenenler, "Ağır silahları çekeriz ama çekilmeyiz" diyenler ile silah teslimini ihanet sayanlar ve gündüz "Çekiliriz" deyip akşam bundan vazgeçenlerin arz ettiği karmaşa içinde Türkiye'nin sözünü tutup tutamayacağı merak ediliyordu.Anadolu Ajansı'na göre rejim karşıtı güçler 8 Ekim itibarıyla havan, top, tank, Grad ve orta menzilli füze rampalarını cephe hattından çekti.Haberde silahlı grupların kontrol ettikleri alanların sınırlarını korumaya devam edeceği de vurgulandı. Milli Savunma Bakanlığı da "Garantör ülke olarak Türkiye sorumluluklarını yerine getirmiş, ağır silahların çekilmesi tamamlanmıştır" açıklamasını yaptı.
Kimlerin silahlarını teslim ettiği net değil
Bu bilgilerin birincil muhatabı ve teyit makamı Rusya. Çünkü sahayı bütünüyle Ruslar gözetliyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov "Anlaşma uygulanıyor" derken sözcüsü Mariya Zaharova daha temkinliydi:"Silahsızlandırılmış bölgeden 1000'den fazla militan, yaklaşık 100 askeri araç çıkarıldı. Ancak Türk basını, ağır silah çekme işleminin tamamlandığını yazdı. Uzmanlarımız aracılığıyla bu bilgiyi doğrulamaya çalışıyoruz."Kimlerin silahları teslim ettiği, kimlerin etmediği, ne kadarının teslim edildiği net değil."Terör örgütü" olarak nitelendirilen Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), Hurras el Din, Türkistan İslami Parti (TİP) gibi grupların ağır silahları bırakıp bırakmadığına dair bilgiler de çelişkili.Bazı kaynaklar HTŞ'nin Lazkiye'nin kuzeydoğusunda ağır silahlardan çok az bir kısmını teslim ettiğini ama geri kalan bölgelerde bir hareketlilik olmadığını aktardı.Hurras el Din ise tam bu sırada Suriye ordu mevzilerine roket atmakla meşguldü.Mutabakatın bu grupları ilgilendiren sıradaki hükmü ise daha kritik: Bu örgütlerin 15 Ekim'e kadar bu bölgeden çıkması gerekiyor. Anlaşmayı reddeden bu örgütlerin sıra çekilmeye geldiğinde ne yapacağı konusu bahse açık.Örgütlerin pozisyonları
"Silahları teslim etmeyiz" diyenler neden geri adım attı ve şimdi ne bekliyorlar? Bunların yanıtı biraz da Soçi mutabakatına kimin ne anlam yüklediğinde saklı.Radikal cihadi örgütlerin başında gelen HTŞ maslahata sığındı. Yani hepten kaybetmemek için reddettiği mutabakatın şartlarına kerhen ve zımnen uyma yoluna gitti.Türkiye'yle daha içli dışlı olanlar ise yüzlerce yerleşim merkezinden çekilip sığındıkları İdlib'e 'Zion' gibi bakıyor. Türkiye'nin kanatları altında "devrimin" geleceğine dair bir teselli.Son 15 günde yaşanan gelgitler, tereddütler, pazarlıklar İdlib'deki durumun ne kadar kırılgan, kaygan ve çetrefilli olduğunu gösteriyor:- Erdoğan, 26 Eylül'de New York'ta Reuters'a İdlib'de radikal grupların çekilmeye başladığını söylediğinde sahada henüz hiçbir hareketlilik yoktu.
- Bundan 4 gün sonra Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Türkiye'nin çabalarıyla İdlib'deki örgütleri çatısı altında toplayan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (UKC) büyük bileşenlerinden Feylak el Şam'ın Halep'in güney ve batısında ağır silahlarını çekmeye başladığını duyurdu. UKC ve Feylak el Şam ivedilikle haberleri yalanladı. UKC Sözcüsü Naci Mustafa "Herhangi bir bölgeden ya da cepheden ağır silahlarımızı çekmedik. Bu haberleri reddediyoruz" derken Feylak el Şam Sözcüsü Seyf el Raad şunları söyledi: "Soçi anlaşmasına bağlı kalsak da silahların yeri ya da savaşçıların pozisyonunda bir değişiklik yok."
- Öncesinde UKC liderlerinden Abdusselam Abdurrezzak "Devrimci güçlerden bir zorluk beklemiyorum. Ağır silahların cephe hattından çekilmesi zor değil, zaten çoğu hatların uzağında" demişti.
- İdlib'in yüzde 60-65'ini kontrol eden HTŞ'nin önde gelen isimleri Soçi mutabakatını ihanet saysa da örgüt resmen ve aleni bir tutum sergilemekten kaçındı. UKC'den Abdurrezzak, HTŞ'nin üçüncü kanallardan Türk ordusuna koşullara uyacağına dair mesaj gönderdiğini kaydetti.
- El Kaide çizgisindeki 11 örgütü birleştiren Hurras el Din ve diğer cihadi örgütlerin pozisyonları da netti: "Anlaşmayı reddediyoruz."
- HTŞ ve UKC'den bağımsız olup Hama'nın kuzeyi ile İdlib'in güneybatısında bir bölgeyi kontrol eden Ceyş el İzze de uzlaşmaz çıktı: "Kurtarılmış bölgeleri kemirip Beşşar el Esad'a kurtaran anlaşmaya karşıyız."