İŞTE CHP ULUSAL BİRLİK KADRO HAREKETİ'NİN YAZILI AÇIKLAMASI:
“ÇAĞRIMIZ: TÜRKİYE’YE HEDEFİMİZ: ULUSAL BİRLİK”
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, eski Merkez Yönetim Kurulu üyesi Şahin Mengü, akademisyen Suay Karaman yaptıkları ortak açıklamada, “Kuruluş ilkelerinden sapan CHP’nin Türkiye’ye de zarar verdiğini” söylediler.
CHP ULUSAL BİRLİK KADRO HAREKETİ adına Yürütme Kurulu olarak yaptıkları açıklama şöyledir:
“Dünya, 21.yüzyılda küresel büyük bir salgın ve ekonomik bunalım yaşamaktadır. Devletler, bir taraftan gündemin birinci sırasına oturan COVİD-19’dan halkını en az kayıp ve zararla çıkarmaya çalışırken bir taraftan da var olan sorunlarını çözme uğraşlarını sürdürmektedirler. Türkiye ise enerjisinin önemli kısmını gereksiz polemiklere harcamaktadır.
Türkiye, topraklarının yüzde 96’sının üzerinde yer aldığı Asya’nın demokrasi ile yönetilen ender ülkelerinden biridir. Yaklaşık yüz yıl önce kendi küllerinden var olan Türkiye’nin, bugün dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde ve dünya demokrasi liginde yer alması Atatürk ve arkadaşlarının attığı sağlam temeller sayesindedir. Bu temel, çağdaş medeniyeti hedefleyen, hukukun üstünlüğünü esas alan demokratik, laik Cumhuriyettir. Sonradan uygulanan yanlış politikalar, Türkiye’ye büyük sorunlar yaşatmaya devam etmektedir.
İşsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik COVİD-19’la halkın yaşamını tehdit noktasına ulaşmıştır. Eğitim politikası, kalkınma ve bilgi toplumuna geçmemizin önündeki en büyük engel olmaya devam etmektedir. Hayvancılık can çekişmektedir. 20 yıl önce tarımda kendi kendine yeten dünyanın yedi ülkesinden biriyken bu gün yaklaşık 200 ülkenin ithalatçısı olduk. Hayvan ve tarım üreticimizden, köylümüzden esirgediğimiz destek, döviz olarak başka ülkelerin üreticisine akmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki milli kalkınma ekonomik model tasfiye edilerek, Türkiye borç batağına sürüklenmiştir. Borç verenler Türkiye’ye “emir” vermeye başlamışlardır. Emirler, ulusal birlik ve bütünlüğümüzü tahrip etmeye yöneliktir.
12 Eylül askeri darbe yönetiminin anayasa ve kanunlarla siyasi parti lider ve yönetimlerine tanıdığı anti demokratik yetkilerin 40 yıldır korunması, demokratikleşmemizin, kalkınmamızın önündeki en büyük engeldir. Uygulamalar, 12 Eylül yasalarının gerisine düşmüştür. İktidarı tek adam yönetimiyle suçlayarak ülkeye demokrasiyi getireceğini söyleyen ana muhalefet partisi, kendi içinde demokrasiyi yok etmiştir.
Yaşamakta olduğumuz sorunların aşılmasını, demokratikleşmesini sağlayacak proje üretme görevi Türkiye’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi(CHP)ne düşmektedir. Ancak sürekli içerikten yoksun açıklamalarla sorunların tartışılmasını önlemekte, gereksiz polemiklerle gündem doldurulmaktadır.
Kendisini ve partiyi “Yeni” olarak tanımlayan bugünkü yönetim CHP’ni tarihi misyonundan, ilkelerinden uzaklaştırmıştır. İlkelerinden koparılan CHP, Türkiye için de kayıplara neden olmuştur.
Siyasi arenada etkisizleşen yeni yönetimin bürokratları hedef almasının, parti ve siyaset kültürümüzde yeri yoktur.
“Yurtta barış, dünyada barış” sloganıyla özdeşleşen CHP, dış sorunları, tam bağımsızlığı kırmızıçizgisi olarak görmüştür. Yeni yönetime kadar Kıbrıs, Ege, deniz, kara, hava gibi milli güvenliğimizi ilgilendiren sorunlarda tavizci bir duruş sergilenmemiştir.
Bir kırmızıçizgimiz de üniter yapımızdır. Ulusal bütünlük ve birliğimize zarar verenleri, zarar verenleri koruyup kollayanları CHP müttefik olarak görmemiştir, görmemelidir de. Türkiye’nin ulusal birliğine dostça bakmayanlar, CHP’nin dostu olmamıştır, olmamalıdır.
Tek başına iktidar olmayı hedefinden çıkaran bugünkü yönetim, umudunu ilkesiz ittifaka ve emperyalist güçlerin Türkiye üzerine oynayacakları oyuna bağlamıştır. “Demokrasi güçleri” diye tanımlayarak “dost” ilan ettiği dış ve iç güçlere yaranmak uğruna, demokrasinin ve inanç özgürlüğünün teminatı olan laiklik ilkesinin çiğnenmesine seyirci kalmakta, ağzına almaktan kaçınmaktadır. Demokratik, Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne kast eden FETÖ terör örgütüne övgü dizenlerin, bağlantılı iddiasıyla yargılananların yönetim ve danışman kadrolarında, parlamentoda kendilerine yer bulmaları hiçbir koşul altında kabul edilemez.
Bölgemiz emperyalist güçlerin birbirlerine üstünlük sağlama alanına dönüşmüştür. Güç savaşlarının ülkemize zarar vermesini önlemek, Atatürk’ün tanımlamasıyla iç cephemizi, ulusal birliğimizi güçlendirmekten geçmektedir. Kuruluş felsefesiyle bütünleşen CHP, Türkiye’nin ulusal birlik ve bütünlüğünün de güvencesi olmaya devam edecektir.
Ayrımsız ulusumuzun bütün bireylerini kendileri üzerine düşen görevi yapmaya davet ediyoruz.”