
Malumunuz; ülkemizin ve dünyanın gündemi Covid19 (Korona Virüsü)...
Bir okurumuz Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal'ın "sakal" bıraktığını müjdeleyip, Sandal ailesinin sakala karşı da sempatilerinin olduğunu vurgulayıp, başkanın kardeşi Erdal Sandal'ın fotoğrafını ekte gönderdi...
Okurumuz üşenmemiş yan ek olarakta Başkan Sandal'ın fotoğrafının arka fonu değişik renklerde hazırlayıp göndermiş...
Okurumuz; fotoğraflarla birlikte Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal'ın korona bağışları konusunda da iktidara nasıl kükrediğine ilişkin, kalemini hak hukuk, adalet için oynatan, asla kişisel menfaat temin etmek için kalemini kullanmayan, hele ki siyasetçilere hiç mi hiç yağcılık yapmayan, her kelimesi buram buram devrimcilik kokan bir medya leşkerinin facebook'ta yayınladığı yazısını da gönderip eklemiş: "Rica etsek, bu edebi yazıyı analiz edip gazetenizde manşetten yayımlar mısınız?!"
Okurlarımız baş tacımız... Onlar yoksa... Bizlerin varlığından da söz edilebilinir mi?
Yazı yazı değil, mübarek Vincent Van Gogh'un "Zeytin Ağacı" tablosu!
Sormayınız okumak için bilgisayarımızı açıp baktığımızda başımıza gelenleri..!
Ne görelim; bilgisayarımızdan bir şeyler damlamaya başlamasın mı?
Bilgisayaradan masaya, masadan yere...
Tıp.. Tıp... Tıp...
Damlıyor...
Neyse...
Apar topar küçük bir leğen bulup yerleştirdik masamızın altına!..
Yağ deseniz değil... Bal deseniz değil...
Ama, tıp, tıp, tıp damlıyor...
Bereket versin bir çırpıda okuduk yazıyı da kurtulduk tıp, tıp damlama sesinden!
Fakat, yazıyı okuyana kadar leğenin de yarısı dolmaz mı???!!!
Döksek bir türlü dökmesek bir türlü...
Düşündük taşındık bir işe yarasın diye leğende biriken yağı Mercedes'in İzmir'deki Efsanesi Raif Usta servisine bağışlamayı uygun bulduk!
Aslında yazıyı okumamız; en azından içindeki yağ moleküllerinin rafine edilmesini sağlamış oldu! Omlet yapılmasa bile en azından 3-5 arabanın alt takımlarının yağlanmasına sağlamış olacak!
Dönersek o edebi yazıya;
Yazınının giriş bölümünde dekolte ile karşılaşıyorsunuz:
"Hanımağa Başkanları, başköşeye yerleştirirsek…
27 delikanlı başkanımız…
Bu göreve “sinek kaydı” tıraşla geldiler…
Şimdi, koltukta birinci yıl biterken…
Aralarından sadece biri, imaj değiştirdi “sakallı” oluverdi…
Hani şu “kirli sakal” denilenden değil; harbi sakallı…
Seçilirken sakallı değildi…
Koltukta birinci yılı doldurdu; “fiyakalı sakal”a yol verdi!
Kim, o?"
Dekolte kısmının hemen altında traş kısmı başlıyor:
"“Sakalım yok ki, sözüm dinlensin!” deyimi ile karıştırmayın…
Çünkü, o…
İdealist, “eski tüfek” bir sosyalist…
Üstüne bi’de…
Bileği bükülmez bir “matematik öğretmeni” unvanı var…
Yani…
“Rakamların Efendisi”…
Laf az, çözüm ise formüllerin yardımıyla anında!
Henüz bir yıllık belediye başkanı ama…
İlçesinde ne kadar “çatal problem” varsa…
Çözmek, O’nun işi…"
Yazar, "Sosyalizme hayatını adayanlardan biri olan…" cümlesini kurup, devamında "Tarih boyunca erkekte sakal… Daima “bilgeliğin simgesi” olarak kabul edilmiş…" diyerek; acaba "kel kafalılarla benim işim olmaz" mesajını mı vermek istiyor, orasını pek anlayamadık!
Çünkü; yazarın kullandığı naturel dil, iki gün sonra bir başkasını da rafine edeceğinin sinyalini veriyor!
Yazar yılmıyor... Üzümün şırasını çıkarırcasına yazamaya devam ediyor... Ne yapsak bilemedik bu sakalı... Yazar öylesine entellektüel birikime sahip ki; Eintein'in "E=mC^2" formülü halt yesin karşısında "Ayrılmadan", "Bütünleşmenin" formülünü sunuyor Başkanın mevkidaşlarına!
"Aslında sakal…
Bir “ayrılma” ve kendi içinde “bütünleşme”den başka bi’şi değil!
Mesela…
Serdar Başkan’ın, bazı mevkidaşlarından farklı iz sürüşü…
Bir ölçüde “ayrılma”yı…
“Aman başkanım, derdime bir derman” diyenin elini…
Sımsıkı tutmayı ise…
“Bütünleşme” diye okursanız, formülü çözersiniz…"
Yazar, sakalın "abidik-gubidik" mesajlar vermeyeceğinin altını kalın, üstünü de ince hatlarla çizerek, her babayiğidin sakal bırakamayacağını da hatırlatıyor!
Bir şekilde lafı her gördüğün sakallıyı deden sanma, sakalı bıraksa bıraksa Dersimin bağrından çıkmış yiğitler bırakır demeye getiriyor!
"Sakal, “abidik-gubidik” mesaj vermez…
Yıllarca…
Sakal için “kötü adam imajı” dediklerine bakmayın…
Hepsi palavra…
Başkan Serdar Sandal’daki harbi sakal…
Şu sıralarda…
Biraz da “Cesur Yürek” imajı…
Ni’tekim…
Belediyelerin yardım ve bağış toplanmasına engel olan…
Bugünkü sistemin “siyaset” koktuğunu belirtiyor ve…
“Belediye başkanı olarak bal gibi bağış alırım arkadaş!” diyor…
Ardından…
Cesur Yürek olmanın gereğini seslendiriyor:
“İsterse yargılasınlar… Gider hesap veririz... Bizim yaptığımız şey halkın yanında durup, ihtiyaçlarını gidermek… Kim buna (hayır) diyebilir? Bunu diyen halkı karşısına alır…”
Yazar, başından sonuna kadar başarılı bir şekilde götürdüğü bu yazı işini, kalkıyor son pragrafta "Cesur Yürek" tamlamasını kullanarak, deyim yerindeyse zeytinden yağ çıkarma işine son veriyor, yöneliyor incirden pilav yapmaya!
Düşünebiliyor musunuz; İzmir'de hangi sinekten ne kadar yağ çıkacağını bilebilecek kadar derin bir kalem, kalkıyor Türkçe Cesur Yürek yazarak, bu güzelim yazıyı arkasını temizleyem derken önünü pisleten pasaklı Ayşe moduna sokuyor!
Ne yani "Braveheart" diye yazılmış olsaydı, yazar entellektüel birikiminden ziyan mı edecekti?
Gerçekten teessüf ediyoruz!
Ne o öyle "Cesur Yürek" yazmakta ne oluyor?
Temsil;
-- Conan gibi Başkan,
-- Matrix gibi Başkan,
-- Ip Man gibi Başkan,
-- Batman gibi Başkan,
-- Hulk gibi Başkan,
-- Spider gibi Başkan,
-- Iron Man gibi Başkan,
-- Joker gibi Başkan,
-- X-Man gibi Başkan,
(...)
Yazar böylesine halk kahramanlarının isimleriyle Başkanı ödüllendirmiş olsaydı, yazı yıldızlı 10 numara 5 yıldız olmaz mıydı?
Sen kalk baştan sona yağlama, yıkama, bakımına al, sıra tam sakala fön çekmeğe geldiğinde elektrikler kesildi dercesine, tut araya "Cesur Yürek" tamlamasını sokuştur!
Bu yakıştırmayı biz ne kadar beğenmesekte; Hasan Aslan ve yeğenleri de kesin beğenmemiştir!
Temsil, yazar Serdar Sandal'ın sakalını değil de Süpermen gibi pelerinli havada uçan bir kahraman olarak yazdığını bir düşünün...
Neyse...
"İşeme sırasına giren başkan" yazısının bile yazıldığı İzmir medyasında, sakal yazılmış çok mu?
Analizimizi bir öneriyle noktayalım: Nasıl olsa Bayraklı Belediyesi her türden bağış topluyor artık... En azından bu yazının fotokopi kanalıyla çoğaltılıp birer tane dağıtılacak gıda kolilerinin içine konulmasının artı bir değer daha getireceğini düşünüyoruz...
Neden mi?
Sizler; bir yıldır Bayraklı'da dişe dokunur bir iş yapıldığını gördünüz mü?
Görmüş olsaydınız; böylesine nitelikli ve edebi yazılar yazanlar da İzmir'de değil de Patagonya'daki sosyal demokratlar tarafından el üstünde tutulurdu!..
Bu arada Vincent Van Gogh alınmasın... Onun Zeytin Ağacı eserinden yağ çıkarmayı kimse beceremez ama, bizim memlekette g.t kılından da yakında yağ çıkarana rastlarsanız şaşırmayınız!
Raif Usta'dan telgraf: "Verdiğiniz yarım leğen yağ, bi b.ka yaramadı! Bundan sonra iki kere rafine edilmiş olanlarından gönderiniz!"
İŞTE O EDEBİ YAZININ ALTINA FACEBOOK'TA YAPILAN YORUMLAR:
Emiroğlu Ali Mehmet Karabel sende işin kolayını bulmuşsun. Aktrol ler gibi chptrol olmuşsun. Yazının başında heral Che den Castro dan bahsedeceksin sandım, çıka çıka Serdal sandal çıktı. Tamam bu yazının karşılığını muhakkak almışsınız dır da, hiç ayıp denen bir olgunun var olduğunu bilmiyorsunuz. Aynı yağlamayı çok önce Ensari bulut içinde yazmıştınız, onda da size cevabını vermiştim. Yarın sıra kimde. Bak şimdiden söylüyeyim Buca belediye başkanı nı es geçme? Onunda Atatürk'ü anlatır gibi anlat
Yeliz Tunç Emiroğlu Ali aynen soylemlerine katiliyorum
Emiroğlu Ali serdal sandalı tanımam, iyi biri olabilir, işinide yapabilr, ama ne o yağlama sosyalist falan. sosyalizm i kimse bu kadar düşüremez. madem o kadar sosyalist di deseydi ya ben atama ile o koltuğa oturmam, ön seçim istiyorum, kimsenin hakkını emeğini gasp etmem deseydi ya. 3 kuruş için bu kadarda bükülmez insan olan ya....
Yeliz Tunç Ya siz nerde yaşıyorsunuz adamlar dezenfekte ekibine yemek vermemiş sendika soğuk sandviç götürmüş sendika başkanı canlı yayında ağzıyla söyledi .Yazıklar olsun sana yazıklar olsun o kalemine seni kınıyorum mehmet karabel git bayrakliyi bir gez gör-
Emiroğlu Ali tayyip görse mehmet karabelin yazısını, tüm aktrollerin işine son verir vala. kimse beni bu denli ? diye
Yeliz Tunç Emiroğlu Ali bencede
Yeliz Tunç Peki yüzde uzatılan kılla sosyalist devrimci olunuyorsa başka yerde biten killarla ne oluyor
Kıl vücudun başka yerlerinde de bitiyor
Metin Berkoz Mehmet bey, değerli yazılarınızı zevkle okuyor ve çok şeyler öğreniyorum.teşekkür ederim.ancak sizden affınıza sığınarak bir şey rica ediyorum, yazılarınızı daha kısa, mümkünse iki güne bölerek ve satır aralarını açık bırakarak yazarsanız daha rahat okuyacağım. Teyekkür ederim. Sevgiler saygılar.
https://www.facebook.com/mehmet.karabel.39/posts/10158100552122482 yazının yayınlanan linki.
Yazar, sadece siyasette değil, kültür sanat dallarında da ilgi çekici yazılarıyla kamuoyunu bilgilendiriyor...