CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Türkiye'nin derdi darbe değil. Türkiye'nin geçim derdi var, darbe derdi yok. Türkiye'nin aş, iş, maske, hayat pahalılığı derdi var" dedi. Altay, ittifaklara ilişkin yaptığı değerlendirmede ise "İttifakların bir sonraki seçimde aynı kombinasyonda seçime gireceğinin garanti yok" ifadelerini kullandı.
Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, çok kötü bir tabloyla karşı karşıya olduklarını belirterek, geçen yılın mart ayında 120 milyon dolar olan cari işlemler açığının, 2020 yılının Mart ayında 40 kat artarak 4 milyar 923 milyon dolara yükseldiğini, bunun bir ekonomi için alarm olduğunu söyledi.
Bunun yaratacağı olumsuz tehdit ve tehlikelerle Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu dile getiren Altay, koronavirüsle mücadelenin elbette etkisinin olduğunu ancak Türkiye'nin Kovid-19 ile mücadelede yürüttüğü süreç dikkate alındığında, cari işlemler açığını 40 kat artıracak bir etkinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Altay, "Bunun Kovid-19 ile mücadelenin yanı sıra iki temel sebebi var. Bunlardan birisi Türkiye'nin ihracatının azalıp ithalatını çok artmış olmasıdır. İkincisi, turizm gelirlerinde geçen yılın aynı ayına göre yaşanan 750 milyon dolarlık azalmadır. Hal böyle olunca bunun nasıl tolere edileceğini hepimizin düşünmesi lazım" diye konuştu.
Türkiye'de cari açığın hep olageldiğini ancak bu yılın mart ayındaki artışın olağanüstü ve öngörülebilir sınırların çok üstünde olduğunu ifade eden Altay, "Eskiden dışarıdan sermaye gelirdi ve devlet borçlanma yapmak suretiyle bu dengeleme götürülürdü. Şimdi böyle bir tablo olur mu derseniz? Ben burada umutvari değilim. Zira, Türkiye'ye artık dışarıdan sermaye girişi söyle dursun, tek adam rejiminin yarattığı güvensizlikten dolayı sermaye çıkışı, kaçış var" değerlendirmesini yaptı.
Altay, borç verme kapasitesine sahip ülkelerin artık dünyada bu meseleye bakışlarının sadece ekonomik olmadığını belirterek, "Elin oğlu burada demokrasi tıkır tıkır çalışıyor mu diye bakıyor. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, öngörülebilir bir ekonomik programı, sürdürülebilir bir kalkınma programı, modeli var mı diye bakıyor, sana ona göre borç veriyor" dedi.
AVM'lerin açılmasına tepki gösteren ve Bilim Kurulu'nun müspet bir görüşü olmamasına rağmen AVM'lerin açıldığını savunan Altay, TBMM Genel Kurulu'nun çalışmamasına ise eleştirdi.
Yaşanan sorunlara ilişin kanun tekliflerinin Meclis'te beklediğini anımsatan Altay, Kovid-19 ile mücadelede hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasına ilişkin kanun teklifinin bir an önce Meclis'te yasalaşmasının Kovid-19 ile mücadelede emek sarf eden sağlık çalışanlarını motive edeceğinin altını çizdi.
'Eğer Erdoğan bir faşist zihniyet arıyorsa şuna baksın'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün yaptığı konuşmada kendisini, ekonomiyi ve gidişatı eleştiren herkesi 'faşist zihniyet uzantısı' olarak nitelendirdiğini savunan Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer Erdoğan bir faşist zihniyet arıyorsa şuna baksın: Bir ülkede yargıçlar karar vermeden önce 'acaba bu karar Recep Tayyip Erdoğan'ı kızdırır mı, hiddetlendirir mi, öfkelenir mi?' diye düşünerek karar vermek durumuna gelmişse işte orada faşist zihniyet vardır. Bir ilin bütününde valiler ve kaymakamlar AK Parti milletvekillerinden daha fazla köyde, kasabada parti propagandası yapıyorsa işte Erdoğan, orada faşist zihniyet vardır. Şu edepsizliğe bakın ya telekonferansla devletin valisi, AK Parti'nin o ilin il başkanı ve diğer bütün ilçe başkanlarıyla toplantı yapıyor. Erdoğan, faşist zihniyet işte orada. Perişan, yerle yeksan etmiş olsanız, demokrasimiz her şeye rağmen kanıyor olsa da var diyoruz. Senin valin, AK Parti ilçe başkanlıyla oturup Diyarbakır'ın bilmem hangi ilinin, hangi içesinin Kovid-19 ile mücadele programıyla ilgili sadece onlara bilgi veremez. O ilde başka partilerde var. Bu da bir demokrasi ayıbıdır. İşte bir faşist zihniyet aranıyorsa burada alası vardır."
'Bütün bunların sorumlusu sensin'
Gazeteci, yazar ve siyasetçilerin bir yılı aşkın süre iddianame hazırlanmadan derdest edilip cezaevine koyulduğu ve yıllarca iddianamesi hazırlanmadan cezaevinde tutuldu yerde 'faşist zihniyetin' olacağını vurgulayan Altay, "Seçilmiş belediye başkanlarını, yargı kararı olmaksızın, anayasadaki hükmün dışında görevlerinden alıp yerlerine kayyum atıyorsan faşist zihniyet işte orada Erdoğan. Bütün bunların sorumlusu sensin" diye konuştu.
Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hazreti Mevlana'nın meşhur yedi öğüdünü okuması gerektiğini savundu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in, 'Türkiye'nin darbe gündemi yoktur' dediğini anımsatan Altay, Çelik'in bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'yandaş gazeteciler' ve 'televizyonlarda Erdoğan'ı savunmak için çırpınan köşe yazarlarına' söylemesi gerektiğini savundu. Altay, "Türkiye'nin derdi darbe değil. Türkiye'nin geçim derdi var, darbe derdi yok. Türkiye'nin aş, iş, maske, hayat pahalılığı derdi var" dedi.
'Vebal, sandıkta ödenecektir'
Basın mensuplarının İYİ Parti ve HDP arasındaki tartışmaya ilişkin soru üzerine Altay, siyasetin tartışma zemini olduğunu, böyle tartışmalardan kimsenin korkmaması gerektiğini ve demokrasi adına bundan kimseye zarar gelmeyeceğini söyledi.
İYİ Parti ile HDP arasındaki bu tartışmanın Türk siyasetinde bir kriz yaratacak noktaya geleceğine ihtimal vermediğini dile getiren Altay, iki parti arasındaki tartışmaya dışarıdan dahil olmanın da kendilerine yakışmayacağını kaydetti.
Millet İttifakı sorusu üzerine Altay, milletvekili seçimlerine ilişkin oy pusulasını göstererek, burada Cumhur İttifakı sütununda AK Parti ve MHP'nin, Millet İttifakı sütununda ise CHP, Saadet Partisi ve İYİ Parti'nin bulunduğunu söyledi. "Bizim Millet İttifakı'mızın boyutu budur" diyen Altay, kendilerinin HDP seçmeninden de AK Parti seçmeninden de oy aldıklarını söyledi.
İttifakların bir sonraki seçimde de aynı kombinasyonda seçime gireceğinin garantisinin olmadığının altını çizen Altay, "Gün doğmadan neler doğar. Bakın AK Parti ikiz doğum yaptı. İki tane yeni parti var. Bunların, Türk siyaset hayatındaki konumlanmaları, konuşlanmaları, kamuoyu destekleri, nereye varacaklarını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Bir tane bildiğimiz şey var; AK Parti tereyağı gibi eriyor. Bu kadar basit. İlk seçimde de vatandaşlarımız bunun bedelini soracaklar. Çok doğaldır. Bedelin vebali olur. Bu kadar bedelin bir vebali olsa gerek. Vebalin adresi de sandıktır. Vebal, sandıkta ödenecektir" diye konuştu.
Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, çok kötü bir tabloyla karşı karşıya olduklarını belirterek, geçen yılın mart ayında 120 milyon dolar olan cari işlemler açığının, 2020 yılının Mart ayında 40 kat artarak 4 milyar 923 milyon dolara yükseldiğini, bunun bir ekonomi için alarm olduğunu söyledi.
Bunun yaratacağı olumsuz tehdit ve tehlikelerle Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu dile getiren Altay, koronavirüsle mücadelenin elbette etkisinin olduğunu ancak Türkiye'nin Kovid-19 ile mücadelede yürüttüğü süreç dikkate alındığında, cari işlemler açığını 40 kat artıracak bir etkinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Altay, "Bunun Kovid-19 ile mücadelenin yanı sıra iki temel sebebi var. Bunlardan birisi Türkiye'nin ihracatının azalıp ithalatını çok artmış olmasıdır. İkincisi, turizm gelirlerinde geçen yılın aynı ayına göre yaşanan 750 milyon dolarlık azalmadır. Hal böyle olunca bunun nasıl tolere edileceğini hepimizin düşünmesi lazım" diye konuştu.
Türkiye'de cari açığın hep olageldiğini ancak bu yılın mart ayındaki artışın olağanüstü ve öngörülebilir sınırların çok üstünde olduğunu ifade eden Altay, "Eskiden dışarıdan sermaye gelirdi ve devlet borçlanma yapmak suretiyle bu dengeleme götürülürdü. Şimdi böyle bir tablo olur mu derseniz? Ben burada umutvari değilim. Zira, Türkiye'ye artık dışarıdan sermaye girişi söyle dursun, tek adam rejiminin yarattığı güvensizlikten dolayı sermaye çıkışı, kaçış var" değerlendirmesini yaptı.
Altay, borç verme kapasitesine sahip ülkelerin artık dünyada bu meseleye bakışlarının sadece ekonomik olmadığını belirterek, "Elin oğlu burada demokrasi tıkır tıkır çalışıyor mu diye bakıyor. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, öngörülebilir bir ekonomik programı, sürdürülebilir bir kalkınma programı, modeli var mı diye bakıyor, sana ona göre borç veriyor" dedi.
AVM'lerin açılmasına tepki gösteren ve Bilim Kurulu'nun müspet bir görüşü olmamasına rağmen AVM'lerin açıldığını savunan Altay, TBMM Genel Kurulu'nun çalışmamasına ise eleştirdi.
Yaşanan sorunlara ilişin kanun tekliflerinin Meclis'te beklediğini anımsatan Altay, Kovid-19 ile mücadelede hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasına ilişkin kanun teklifinin bir an önce Meclis'te yasalaşmasının Kovid-19 ile mücadelede emek sarf eden sağlık çalışanlarını motive edeceğinin altını çizdi.
'Eğer Erdoğan bir faşist zihniyet arıyorsa şuna baksın'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün yaptığı konuşmada kendisini, ekonomiyi ve gidişatı eleştiren herkesi 'faşist zihniyet uzantısı' olarak nitelendirdiğini savunan Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer Erdoğan bir faşist zihniyet arıyorsa şuna baksın: Bir ülkede yargıçlar karar vermeden önce 'acaba bu karar Recep Tayyip Erdoğan'ı kızdırır mı, hiddetlendirir mi, öfkelenir mi?' diye düşünerek karar vermek durumuna gelmişse işte orada faşist zihniyet vardır. Bir ilin bütününde valiler ve kaymakamlar AK Parti milletvekillerinden daha fazla köyde, kasabada parti propagandası yapıyorsa işte Erdoğan, orada faşist zihniyet vardır. Şu edepsizliğe bakın ya telekonferansla devletin valisi, AK Parti'nin o ilin il başkanı ve diğer bütün ilçe başkanlarıyla toplantı yapıyor. Erdoğan, faşist zihniyet işte orada. Perişan, yerle yeksan etmiş olsanız, demokrasimiz her şeye rağmen kanıyor olsa da var diyoruz. Senin valin, AK Parti ilçe başkanlıyla oturup Diyarbakır'ın bilmem hangi ilinin, hangi içesinin Kovid-19 ile mücadele programıyla ilgili sadece onlara bilgi veremez. O ilde başka partilerde var. Bu da bir demokrasi ayıbıdır. İşte bir faşist zihniyet aranıyorsa burada alası vardır."
'Bütün bunların sorumlusu sensin'
Gazeteci, yazar ve siyasetçilerin bir yılı aşkın süre iddianame hazırlanmadan derdest edilip cezaevine koyulduğu ve yıllarca iddianamesi hazırlanmadan cezaevinde tutuldu yerde 'faşist zihniyetin' olacağını vurgulayan Altay, "Seçilmiş belediye başkanlarını, yargı kararı olmaksızın, anayasadaki hükmün dışında görevlerinden alıp yerlerine kayyum atıyorsan faşist zihniyet işte orada Erdoğan. Bütün bunların sorumlusu sensin" diye konuştu.
Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hazreti Mevlana'nın meşhur yedi öğüdünü okuması gerektiğini savundu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in, 'Türkiye'nin darbe gündemi yoktur' dediğini anımsatan Altay, Çelik'in bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'yandaş gazeteciler' ve 'televizyonlarda Erdoğan'ı savunmak için çırpınan köşe yazarlarına' söylemesi gerektiğini savundu. Altay, "Türkiye'nin derdi darbe değil. Türkiye'nin geçim derdi var, darbe derdi yok. Türkiye'nin aş, iş, maske, hayat pahalılığı derdi var" dedi.
'Vebal, sandıkta ödenecektir'
Basın mensuplarının İYİ Parti ve HDP arasındaki tartışmaya ilişkin soru üzerine Altay, siyasetin tartışma zemini olduğunu, böyle tartışmalardan kimsenin korkmaması gerektiğini ve demokrasi adına bundan kimseye zarar gelmeyeceğini söyledi.
İYİ Parti ile HDP arasındaki bu tartışmanın Türk siyasetinde bir kriz yaratacak noktaya geleceğine ihtimal vermediğini dile getiren Altay, iki parti arasındaki tartışmaya dışarıdan dahil olmanın da kendilerine yakışmayacağını kaydetti.
Millet İttifakı sorusu üzerine Altay, milletvekili seçimlerine ilişkin oy pusulasını göstererek, burada Cumhur İttifakı sütununda AK Parti ve MHP'nin, Millet İttifakı sütununda ise CHP, Saadet Partisi ve İYİ Parti'nin bulunduğunu söyledi. "Bizim Millet İttifakı'mızın boyutu budur" diyen Altay, kendilerinin HDP seçmeninden de AK Parti seçmeninden de oy aldıklarını söyledi.
İttifakların bir sonraki seçimde de aynı kombinasyonda seçime gireceğinin garantisinin olmadığının altını çizen Altay, "Gün doğmadan neler doğar. Bakın AK Parti ikiz doğum yaptı. İki tane yeni parti var. Bunların, Türk siyaset hayatındaki konumlanmaları, konuşlanmaları, kamuoyu destekleri, nereye varacaklarını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Bir tane bildiğimiz şey var; AK Parti tereyağı gibi eriyor. Bu kadar basit. İlk seçimde de vatandaşlarımız bunun bedelini soracaklar. Çok doğaldır. Bedelin vebali olur. Bu kadar bedelin bir vebali olsa gerek. Vebalin adresi de sandıktır. Vebal, sandıkta ödenecektir" diye konuştu.