Ne ilginçtir ki; "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından cumhurbaşkanı adayı olarak İslam İşbirliği Teşkilatı eski Başkanı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu teklif ettiklerini açıkladı." dediği Haziran 2014 ayından beri, Ana Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, hem ülke hem de parti katmanlarında tartışılıyor!
Kılıçdaroğlu'nun gün itibariyle liderliği ve partiyi getirdiği nokta parti içinde aleni tatışılırken, Kılıçdaroğlu sokaktaki A Politik insanlar tarafından da tartışılır oldu artık...
Kılıçdaroğlu'nun 10 yıllık genel başkanlığı döneminde belediye başkanlarına olan bakışı "saldım çayıra nevlam kayıra" şeklinde yorumların yapılmasına neden olurken; anlaşılan CHP'de yeşeren en son modanın adı da "kolla beni kollayayım seni" olacak gibi görünüyor!
Yeni Asır gazetesi köşe yazarı Erhan Gülenç, bugün köşesine "Yıldırım Kaya" reklam afişlerini taşıyor ve ekliyor: "Bu değirmenin suyu nereden geliyor?"
Gülenç, değirmenin suyunu sorarken, büyük bürokrat Buğra Gökçe ile Yıldırım Kaya ilişkisine de dikkat çekiyor!
CHP'de yeni yeşeren "Kolla beni kollayayım seni" modasına örnekler verirsek;
Silivri eski belediye başkanı Özcan Işıklar, Grand Plaza Yönetim Kurulu Başkanı yapıldı. ( Kollandığına göre; muhakkak birilerini de kollamışlığı vardır diye düşünüyoruz.)
Foça eski belediye başkanı Gökhan Demirağ, Yalova belediyesi şirketinin yönetim kurulu başkanı yapılmış. Kolla beni kollayayım seni modasında, demek ki kilometre farkı gözetilmiyor. Yeter ki ortada karşılıklı "kolla"laşmışlığınız olsun! Fizanda bile olsanız bu moda çerçevesinde gelir birileri bulur sizi o koltuğa oturtur ve başlarsınız huzur içinde huzur haklarınızı almaya! (Sahi, Şırnak belediyesi CHP'de olsaydı, Gökhan Demirağ, bir tatlı huzur almak için ta oralarda da şirketin başına geçer miydi?)
Malumunuz; tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek, sosyal demokratlara yakışmayan bir yutma biçimidir!
Gelelim başka bir yıllanmış 'kolla beni kollayayım seni'ye....
Yıl 2010... Kılıçdaroğlu 5-6 aylık CHP Genel Başkanıdır... Ekrem İmamoğlu'da CHP Beylikdüzü İlçe Başkanıdır... CHP Beylikdüzü İlçe Başkan Yardımcısı Turgay . , ilçe başkanı İmamoğlu'nun icraatlarından oluşan bir klasör hazırlar... (Ekim 2010 Ayı) Kılıçdaroğlu'ndan randevu alır ve Ankara'ya gider ve baş başa makamda yapılan görüşmede klasörü Kılıçdaroğlu'nun önüne koyar... Görüşme tam 45 dakika sürer... Kılıçdaroğlu, İlçe başkan yardımcısı Turgay'ın anlattıkları dinler ve klasörü inceledikten sonra kararını verir: "Derhal bunu ilçe başkanını görevinden almalıyız!"
Devamında Kılıçdaroğlu, Turgay . , uğurlamak için kapıya yönelirler ve kapı eşiğinde Kılıçdaroğlu Turgay . , aynen şunları söyler: "Bak ben daha yeni genel başkan oldum. Bu konularda tecrübeli yardımcılarım var. Bu klasörü Gökhan Günaydın'a da incelesin diye göndereceğim. Gereken neyse hemen yapacağız" der...
Gel zaman git zaman aradan 45 gün geçer... Turgay . , bakar görür ki hiç bir şeyin olacağı yok, CHP Beylikdüzü ilçe başkan yardımcılığı görevinden istifa eder ve köşesine çekilir...
Peki, "ne var şimdi bunda" dediğinizi duyar gibi oluyorum!..
Evet... Bunda ne var!
Var...!
O dosyayı inceleyen dönemim CHP Genel Başkan Yardımcısı e. MV Gökhan Günaydın, şimdi İBB'nin bir şirketinin başına yönetim kurulu başkanı olarak getirildi!
Ne yapmıştı 10 yıl önce Gökhan Günaydın?
İmamoğlu'nu korumuş, kollamış olmalı ki; bugün kendisi İmamoğlu tarafından kollanmış oluverdi!
Böylesi halleri Anadolu inasını nasıl özetler: "Kolla gözümü, kollamazsam gözümü, severim gözünü!"
İŞTE GÜLENÇ'İN İÇİNDEN BUĞRA GÖKÇE İLE YILDIRIM KAYA AFİŞLERİ GEÇEN YAZISININ O BÖLÜMÜ:
BU REKLAMIN BEDELİNİ KİM KARŞILIYOR?
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya'nın İzmir'e başkentten transfer olan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe ile olan yakınlığı kulislerde dillendirilen bir konu. Bugünlerde Kaya'nın yazdığı "Haziran'dan Hazirana - Sokaktan Parlemontoya" isimli kitabın tanıtım afiş ve reklamları İzmir'in çeşitli noktalarındaki billboardlar ve bazı binaların dış cephelerini süslüyor. Afişlerde büyük bir fotoğrafına yer verilerek tam bir 'Yıldırım Kaya reklam kampanyası' yürütülüyor. Buradan soruyorum:
- Kaya'nın gelirini bağışlayacağını söylediği bu kitabın tanıtım afiş ve reklamları için Büyükşehir veya ilçe belediyeleri ile bina sahiplerine bir ücret ödeniyor mu?
- Ödenmiyorsa neden? Ödeniyorsa da bu ücretin miktarı nedir?
- Bu ücret geliri bağışlanacağı söylenen kitabın satışlarından mı karşılanıyor?
- Oradan karşılanmıyorsa milletvekili maaşı bu bedeli ödemeye yetiyor mu?
- Yetmiyorsa bu reklamlar nasıl finanse ediliyor?
Not: Yıldırım Kaya'nın Urla'yı çok sevdiğini biliyoruz... En son gelişinde sanırım 10-15 gün kalmıştı... Urla'da bu afişlerle donatılmış mıdır?