ERTAN YILDIZ
Dönemim Karşıyaka Belediyesi Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan'a Cevat Durak'ı sormuştum...Cevat Başkan nasıl birisi?- Sabahın köründe Belediyeye gelen, ortada bütçesi dahi olamayan projeler üreten birisi! Bugüne kadar bitirdiği tüm projelerin hiç bir zaman bütçesi hazır olmamıştır. En büyük özelliği,
birşeyleri yoktan var eder!Başkan Yardımcısı Çalışkan, çok daha fazla açıklamalar yapacaktı ki;
"Yanıtı aldım Başkanım" deyip kapatmıştım... (Bu sohbet Örnekköy şantiyede yaşandı.)Örnekköy şantiyede sigara içilen bir salonda Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan'la sohbet ederken, Gündem Otuzbeş yazarı Abit Dursun'da Başkan Cevat Durak'la şantiyedeki makamında söyleşi gerçekleştiriyordu...Cevat Durak'ın 3. defa Karşıyaka Belediye Başkanlığına aday gösterilmesini can-ı gönülden isteyenlerin arasında bende yer alıyordum... Bunu açık kalbimle belirteyim...Cevat Durak, 10 yıllık Karşıyaka Belediye Başkanlığı süresince, bitirdiği tüm projler ve Karşıyaka halkına kazandırdıkları, yaptığı hizmetler bir yana; Kültür Sanata verdiği değer, sanırım tarihte yerini almış ve alacaktır da..!Cevat Durak, Belediye Başkanlığı döneminde en çok eleştirilen Başkanların da başında geliyordu... Partili partisiz, herkes bir şekilde Cevat Başkanı eleştiriyordu... Kaldı ki; en ağır eleştirilerde benden gelmiştir! Kısacası; Cevat Durak'ın seveni de vardı sevmeyeni de... Fakat gerçek olan şu ki; şu İzmir'de yaşayan 82 bin kişi iki yılda Opera ile tanışmadı mı?... 82 Bin kişi salonları doldurmadı mı? Her şey bir tarafa; kolay kolay kırılmayacak bir rekor gibi geliyor bana!Cevat Durak'ın ağzından; ulu orta yerde personeline hakaret ettiği, küfür ettiği, bağırıp çağırdığı; 10 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde, ne duyulmuştur ne de görülmüştür!.. Dikkat eder düşünürseniz; Cevat Durak'ın döneminde Karşıyaka daha
yeşil/kırmızıydı! İnsan daha çok huzur buluyordu, daha çok keyif alıyordu Karşıyaka'dan... En azından sesimiz daha gür çıkıyor, alnımız ak, boynumuzu bükmeden...
Kaf Kaf Kaf Sin Sin Sin Kaf Sin Kaf Sin Kaf... ÇEKEBİLİYORDUK! Fark etmez; marka değerimiz 2. Lige postalanmış olsa da, bizler alışığız tribünsüz, kale arkalarından
KAF KAF çekmeye!Cevat Durak, planlı, projeli bir Belediye Başkanıydı... Cevat Durak, irili ufaklı, Karşıyaka'daki insan yaşamının coğrafi dağılımına göre; 9 ayrı noktaya Kültür Merkezi sığdırdı 10 yıl içerisinde... Rahat bir on yıl geçirdiği de söylenemez Cevat Durak'ın... Müfettişlerin biri geliyor, diğeri gidiyordu! Hedeflerinin ana öznesini
"Butik bir ilçe" oluşturuyor; gönlünde daha yaşanılır bir Karşıyaka yatıyordu... Toplum katmalarına farklı gözlerle ve de tepeden bakmıyor ya da
"kin" gütmeyi beceremediğinden olacak; parti toplantılarında ilk önce en çok eleştirenlerin elini sıkıyordu! Ve arkasından da
"makamıma gel görüşelim" diyerek, karşısındaki kişiye
"bak bak ben Belediye Başkanıyım" hatırlatmasında bulunan gözlerle bakmıyor, çocuksu davranamıyordu! Umumi vaziyet; Cevat Durak'ı anlatmak için 2-3 yazı daha yazılacak gibi gösteriyor!
Güncel konuya gelirsek;Ak Parti İl Başkan Yardımcısı Hüsnü Boztepe, dün sosyal medya hesabından Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar'la arasında geçen telefon konuşmasını yazarak takipçileriyle paylaştı... Hüsnü Boztepe, İzmir siyasetinde önemli bir yeri olan isim... Yaklaşık 20-25 yıllıkta arkadaşım... Boztepe'nin Karşıyaka İmar Müdürlüğü'ndeki Ruhsat yolsuzluğu ile yazdıkları, yenilir yutulur cinsten de değil! Başlı başına bir yolsuzluk olayı... (Boztepe, Savcıları da göreve davet edip, suç duyrusunda bulunuyor!)Yolsuzluğu yapan (Ç) kişinin Cevat Durak döneminde işe alınmış olması, 2.5 yıldır Karşıyaka gemisinin dümeninde olan Akpınar'ın yanaşıp, kurtulacağı bir liman değildir! (Öncelikle bunun altını bir çizelim.)Bu ruhsat yolsuzluğu ile Cevat Durak'ı ilintilendirmeye kalkışmakta, abesle iştigalin ötesinde, hani derler ya
"DELİ SAÇMASI" gibi bir şey bu durum!
Kamuoyuna bir Cevat Durak gerçeği daha açıklayayım:Ruhsat yolsuzluğunu yapan (Sahte Yapı Kullanma Belgesi 'RUHSAT' veren) kişi, doğrudur Cevat Durak'ın döneminde Kent A.Ş.'de işe alınmıştır... Bu kişi üniversite mezunudur... Cevat Başkanın döneminde Hükümetin çıkardığı yeni bir kanunla üniversiteli personel
"sözleşmeli memur" yapılarak, kadroya geçmeleri, 657'lik memur olma yolları açılmıştı... Ne hikmetse; bu arkadaşı Cevat Başkan sözleşmeli memur statüsüne almıyor/sokmuyor! Acaba neden? Cevat Başkanın bir bildiği mi var?Demek Başkan Akpınar'ın döneminde bu arkadaşın b.kunda birileri boncuk gördü ki; bu arkadaşa İmar Müdürlüğü'nde önemli bir mevki verdiler! Boztepe'de bu detaya parmak basıyor;
"geçen dönem işe alımış bir kişi, şimdiki yönetimi ilgilendirmi yor mu" diye soruyor!İşçi ya da bir memur... Çalıştığı Belediyeye Mercedes arabayla gidip gelecek... Birileri görmeyecek... Ortalık süt liman devem edecek... Vatandaşın birisi gelecek Belediyeye
"Ver bakalım oturma ruhsatımın aslı gibidirini" diyecek... Memur bilgisayarın tuşuna basacak ve ekleyecek:
"Hemşerim sen ruhsat almamışsın ki; sana ruhsat verilmemiş ki" diyecek ve konu taa Ak Partili Hüsnü Boztepe'nin masasına kadar gelecek, ondan sonra
"Yandım Allah" Türküsünü Cevat Durak'a okutmaya kalkışacaksınız!
Daha bitmedi...Akpınar'ın Boztepe'ye söylediği gibi değil ruhsat yolsuzluğundaki bina sayısı! Kaynaklarımdan aldığım bilgilere göre; en az 14-15 bina!
(Apartman. Kaç kata, kaç daireye imarlı olduklarını varın siz hesaplayınız!)Boztepe, yolsuzluğun üzerine gidip, gerçekleri ortaya çıkarmanın peşinde olduğunu belirten sorular sorarken; Başkan Akpınar, Boztepe'nin sorularına
"çalıştığı" yerlerden olacak, cevap vermeye çalışıyor!Başlıyor; dedesinden, babasından kalan hanlarını hamamlarını anlatmaya!Komediye bakar mısınız?Boztepe sormuyor ki; arabasının rengini, markasını, hala kiralık dairede mi oturduğunu?! (Başkan Akpınar, Başkan seçildikten sonra Mavişehir'e kiraya taşınmıştı. Mavişehir'de kiralar pahalı gelmiş olacak; Adaland denilen Mavişehir Ada'da bir daireye aylığı 8 Bin 500 TL'den kiraya geçmişti! Sonrasını bilmiyoruz! Allah herkese başını sokacak bir diare nasip etsin.)
"Tabi üstüne uzun uzun kendisinin mal varlığından, ailesinin durumundan, babasının geçmişinden, bahsetti. Oysaki bunların hiçbirisini sormamıştım. "Başkan Akpınar çalıştığı yerlerden cevap vermeye dursun; Boztepe iğneyi batırıyor:
"Ona HÜSNÜ BOZTEPE olarak hangi belediye başkanının göreve gelmeden önce nelerinin olduğunu, iki yılda neler kazandıklarını bildiğimi söyledim."Boztepe, kibarca lafı
"bana masal anlatma kardeşim; şu İzmir'de 3 kişiyiz... İyi tanırız birbirimizi" demeye getiriyor.!
Boztepe, can alıcı sorularını da şöyle sıralamış...1-Belediyede yolsuzluk yapan birisinin geçen dönem işe alınmış olması şimdiki yönetimi ilgilendirmiyor mu?
2-Belediyenin imar ve ruhsat bölümlerinde yaptığınız değişiklikler sizin talimatınız ve bilginiz dışında mı yapılıyor?
3-Personelin yaptıklarından haberiniz olay patlak verdikten sonra mı oluyor, yoksa ortaya çıkmayan bir sorunun üstünü mü kapatmaya çalışıyorsunuz?4-İlçede afişlere yazdığınız
“Sana Ne” sloganlarını da olayı soruşturacak olan müfettiş ve savcılara da söyleyecek misiniz?5-Telefonda da söylediğiniz gibi 5 yıl sonra göreviniz bitince yeniden aday gösterilmeseniz de
“KAZANMIŞ” olarak mı ayrılacaksınız?NOT: Buradan devletimizin SAVCILARINI, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINI ve SORUMLU KURUMLARI göreve çağırıyor, olayın ayrıntılarıyla incelenmesini talep ediyorum.
Ayrıca; çok önemli yaşanmış bir olaya da değinmeden yazımı bitirmek istemiyorum!..Geçtiğimiz aylarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, SODEM'in davetlisi olarak İzmir Seferihisar'da 3 gün kalmış, bir dizi toplantılar ve ödül töreni gerçekleştirmişti...Toplatıların gerçekleştirildiği otelde kapanış (Akşam) yemeğine geçiliyordu... Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, İzmir'in duayen bir gazetecisiyle karşılaşır... Duayen gazeteci sözüm ona Başkan Akpınar'ın
"özel hayatı" hakkında birilerine sosyal medya
"özel"den yazışarak, eleştiride bulunmuş! Başkan Akpınar,
"hah şimdi kıstırdım mı" kıvamında duayen gazeteciye yaklaşarak; onca gazeteci ve insanın içinde o
"kibar ve düzgün Türkçe"siyle ağzının payını vermiş!Bilindiği şekliyle; Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar, 30 ilçe Belediye Başkanları arasında;
sokak dilini kullanmayan, küfür ne bilmeyen, kibar mı kibar, zarif mi zarif bir Belediye Başkanıdır! Kabalık nedir bilmeyen bu Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar'a o gün ne olduysa olmuş, şeytana uymuş olacak; o gazeteciye
"fiziki temas" içeren, NA düzgün cümleler kurmuş!İşimizin adı ne?Araştırmak, soruşturmak...Konunun üzerinde ve takipçisiyiz...Sanırım Bayram tatili sonunda
"O" duayen gezetecinin ismine ve Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar'ın ağzından çıkan
"O" kibar ve zarif sözcüklere de ulaşıp, yayımlarız! Bir bakmışsınız konu yargıya taşınmış!Neden olmasın?Yakışmaz mı?