Neyse dönelim biz meşhur evraka baktığınızda, tam bir komplo görüyorsunuz! Davanın özü, Dr. Erkan Karaarslan'ın Aydın BŞB de ücretini alıp danışmanlık hizmeti vermediğine yönelik, sahte bir evrak üzerine kurulu iftira içerikli isnatlar. Önce hizmetin alındığına dair tutanak tutuluyor, aylar sonra alınmadı diye düzmece bir evrakla ihbarda bulunuluyor. Hem de Aydın BŞB Teftiş Kurulunun, tüm tanıkları dinleyip Dr. Erkan Karaarslan'ın sadece Aydın'a gelmekle kalmayıp, ücret almadan bazen telefon bazen mail yoluyla, zorunlu olmadığı halde ve de gönüllü sürekli hizmet verdiğini de ortaya koyuyor. Bu hizmetin verildiğine dair daire başkanlarıyla gerçekleştirilen mail ve telefon görüşmeleri de, devletin kayıtlarında mevcuttur. Bunlara rağmen sahte evrakı düzenleyen üç personele de, Aydın BŞB Teftiş Kurulu tarafından ceza veriliyor.
Gerçekten çok garip bir dava... Belediye ihale ile bir firmadan danışmanlık işi alıyor. Firma sahibi sözleşmesine uygun gerek iletişim araçları yani telefonla gerekse de bizzat kendisi gelerek veya firma çalışanları gelerek hizmet veriyorlar. İşin kontrol teşkilatı aslında görevi de olan bu hizmet sunumlarının takibini yapmıyor. Gerekli kontrol sistemini kuramıyor. Sonra bir anda üç kafadar gibi bir araya gelip Nisan ayı'nda işin yapıldığına dair resmi tutanak tutuyor, aylar sonra düzmece tutanakla bu iş Mayıs ayında yapılmadı diyorlar. Yapılmadığı ve hizmetin verilmediği ile ilgili tek bir somut gerekçeleri ve delilleri de yok. Halbuki 4734 sayılı ihale ve 4735 sayılı kamu ihaleleri sözleşmesi kanunları Devletin artık tek taraflı üstünlüğü yerine; hizmet alan ve hizmet veren tarafları, yani idare ve yükleniciyi eşit şekilde haklara kavuşturmuştur. Bundan dolayı askerdeki gibi "kolluk bende kıllık bende" misali bir uygulamayı hiç bir kamu görevlisi yapamaz. Şahsi husumetini kanunları kalkan yaparak kullanamaz. Şimdi ne demiş bu kontrol teşkilatı bu hizmet verilmedi. Demiş tutanak tutup imzalamışlar. Peki delil koymuşlar mı? Hayır... Objektif bir kriter var mı? O da yok. Hizmet alan üst yönetici, Daire başkanı, birim müdürleri ve diğer görevli belediye memurları ile yani bu danışmanlık işinin asıl "HİZMET ALAN" tarafları ile bir görüşmeleri var mı? Kontrollük görevleri içinde olan ve hakkaniyet ilkesi gereği, Hizmet alan veya alabilecek taraflara gidip; BU FİRMA SİZE HİZMET VERDİ Mİ? sorusunu kaç daire başkanına veya üst yöneticiye sorup bunu da tutanak altına almışlar. Bu kafadarlar eğer üst yönetici, daire başkanı, birim müdürleri ve diğer görevlilere bu soruyu sorup karşılığında; 'BU FİRMANIN HİÇBİR YETKİLİSİ İLE 3 AYDIR, 2 AYDIR ŞU KADAR ZAMANDIR NE BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIK NE DE BİR YETKİLİSİ BELEDİYEYE UĞRAMADI GÖRÜŞMEDİK' şeklinde isim ve imzalı beyan alıp tutanaklarının ekine koysalardı, kimsenin diyecek bir sözü olamazdı.
Şimdi tüm şartlar oluşmamışken ve ortaya bir tek delil ortaya koyamazken böyle bir iş yapılmamıştır tutanağı hazırlamak bir belge değil KEYFİYETEN hazırlanmış, mesnetsiz bir evrak olmaktan öteye gitmez. Bu idarenin kendi iç işleyişi ile ilgili bir sorundur. Bu kontrol sistemini kuramayan kendi sorumluluğunda olan evrak düzeni ile ilgili sorunlar varsa da bundan dolayı HİZMET SUNUCUSUNU suç addetmek, akıl dışı aynı zamanda devlet işleyişine aykırı, kanun yönetmeliklere de göre uygun olmayan hem akli hem de kanuni dayanaktan yoksun bir suçlamadır.
Peki firmanın elinde hizmet verdiği ile ilgili ne var? Firma sahipleri her hafta Aydın'a geliyorduk, İŞTE UÇAK BİLETLERİMİZ... Firma sahibi daha net delil sorgulanması yapalım diyor. Abdestimden şüphem yok diyor. HTS KAYITLARIMIZ İNCELENSİN BU KADAR NET DİYOR. 8 defa belediyeye gelip gelmediğimiz HTS kayıtlarımız üzerinden incelensin diyor. Aynı talebi duruşma savcısı da yapıyor ama 8 defa yapılan bu talep kabul edilmiyor. Telefon kayıtlarımız incelensin diyor bu talepte 8 defa reddediliyor. Aydın BŞB Teftiş Kurulu yaptığı soruşturmada işin alındığını tespit edip düzmece tutanak düzenleyenlere ceza veriyor. Firma sahibi belediyede her hafta görüştüğüm ve belediye mevzuatı ve diğer mevzuatlarla ilgili belediye üst yönetici ve diğer yetkililere sorun diyor. ÜST YÖNETİCİ VE DAİRE BAŞKANLARINA SORUN DİYOR... BELEDİYENİN KAMERA KAYITLARINA BAKIN DİYOR... BANA HASMAHANE TUTUM SERGİLEYEN VE ÜZERİME EN AĞIR SUÇ ALGILARI YARATAN GAZETECİLERİN O SIRALAR YAZILARINA BAKIN, HER HAFTA AYDIN'DA OLDUĞUMU ONLAR YAZMIŞ DİYOR.. Daha ne desin Üstad!..
Aziz Nesin'in Yaşar ne Yaşar ne yaşamaz romanını okuyoruz sanki. Yaşar'a işine gelmediği zaman ölü, işine geldiği zaman diri muamelesi yapılması gibi.... AYDIN'A GELDİĞİNİ İSPAT ETMEYE ÇALIŞIYOR... Kendisi Aydın'a gelip hizmet verdiğini tüm somut ve gerçek delilleri ortaya koyuyor... Diğer taraf ise AYDIN'A GELMEDİĞİ VE HİZMET VERMEDİĞİ İLE İLGİLİ "TEK DELİL" ORTAYA KOYAMIYORLAR...
Gündem35 olarak davaya konu evrakta sahtecilik olduğu gün gibi açık, delilleri açık şekilde ortaya koyduk, koyuyoruz.
1. EVRAK; İşin alındığı ve yapıldığına dair Nisan Ayı tarihli komisyon raporu

2. EVRAK; Aylar sonra kumpas aracı olarak düzmece evrak Evraklar budur, takdir kamuoyunundur.
