ANKARA (İHA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “2021 yılını Afet Eğitim Yılı olarak ila ettik. 2021 yılında Allah nasip ederse öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, muhtarlarımız, belediyelerimiz, belediyelerimizin çalışanları, ardından sivil toplum örgütlerimiz ve tüm vatandaşlarımız, bunlarla ilgili grup grup milyonlarca insana afet eğitimleri vereceğiz” dedi.
AFAD Başkanlığı binasında gerçekleşen Mülki İdare Amirlerine Yönelik Afet Eğitim Programı’nda yaptığı konuşmada afet durumlarında olay olduğu an hemen olay yerine gidilmesi gerektiğini ve anında kriz koordinasyonunun yerinde sağlanması gerektiğini belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bizim işin başında olmamız esastır. Bir afette ilk yapılması gereken işlerden bir tanesi olayın fotoğrafını çekmektir. Neyle, nasıl bir süreçle karşı karşıyayız? İki, afet bölgesinin genişliği ne kadardır ve biz bunu nereden yönetebiliriz? Üç, ihtiyaçlarımız nelerdir? Bizim her afetle ilgili derecelendirmemiz var. Hangi derecededir? Yerel ölçek, ulusal ölçek, uluslararası ölçek. Ardından bütün bunlarla ilgili Türkiye Afet Müdahale Planı’nın ön gördüğü tüm adımları hemen atabilmektir. Ama tüm bunları işlevselliğe döndüren süreç sizin işin başında bulunmanızdır, açık ve net” şeklinde konuştu.
“Afetin temel meselesi ilk 6 saattir”
Afetlerle mücadele noktasında ilk saatlerin koordinasyonun sağlanabilmesi açısından çok önemli olduğunu kaydeden Bakan Soylu, “Afetin temel meselesi ilk 6 saattir. Karşı karşıya kaldınız. Toplanma alanlarını vatandaşlarımızı tahliye ettiysek, trafiği açık tutabildiysek, cep telefonları ve iletişimleri yüklenmeden alternatif kaynaklar ile bunu sağlayabildiysek, ilk 6 saati doğru başarmışız demektir. Sonrasını daha iyi yönetebilme kabiliyeti Türkiye’nin kapasitesinde mevcuttur. Bunu sadece bu yıl içerisinde karşı karşıya kaldığımız afetlerde gördük. Takdir edersiniz ki Van Depremi gibi, yaşadığımız ve 10 binlerce hasarla karşı karşıya kaldığımız süreci yöneten bir Türkiye kapasitesi var. Hakikaten bu konuda Cumhurbaşkanımızın oluşturduğu çok ciddi bir süreç var. 1999 Depremi’nden sonra Türkiye’nin işi sıkı tutması var. Attığımız adımlar var. Bize ilk 6 saat lazım. İlk 6 saati gerçekleştirdikten sonra süreç yönetilebilme kabiliyetine sahip olunabilir” diye konuştu.
“En büyük ürküntümüz ve korkumuz trafik sıkışıklığıdır”
Deprem, sel ve benzeri afetlerde en önemli sıkıntının trafik sıkışıklığı olması gerektiğini belirten Bakan Soylu, “En büyük ürküntümüz ve korkumuz trafik sıkışıklığıdır. Arabasını alan hem oradan uzaklaşmak, hem belki ikinci bir konaklayabileceği bir yer varsa oraya geçebilmek, hem de arabayı bazen güvenli bir konaklama merkezi olarak düşünebilmesi maksadıyla ayrılmaktadır. Böylece esas afet alanını, yani deprem alanını veya sel alanını veya çığ veya kaya düşmesi alanına gitmesi gerekli olanlar kimlerdir; itfaiyeler, ambulanslar, arama kurtarma ekipleri ve AFAD yöneticileri. Eğer bunlar trafik sıkışıklığından dolayı ulaşamazlarsa, enkazın altında kalanlar ve afetten etkilenenlerin can kaybı oranı artar” ifadelerini kullandı.
“81 ildeki İl Afet Risklerini Azaltma Planlarının 2021’de tamamlanması için planlama çalışması gerçekleştiriyoruz”
Türkiye’nin afetle mücadele konusunda sürekli üzerine koyarak ilerlediğini vurgulayan Bakan Soylu, “Dünyanın en gelişmiş ülkelerini yukarıdan aşağıya sayın, Türkiye’nin afete müdahale kapasitesi dünyanın en gelişmiş ülkelerinden yüksektir. Keşke hiç afet olmasa da bunlarla ilgili bir değerlendirme yapmasak. Ama bundan kaçınmamız ifade etmem gerekir ki; mümkün değildir. Yine yarın sabah İstanbul’da bir AFAD toplantısı yapacağız. Bugün Bakan Yardımcımız İzmir’de, siz burada bir eğitim toplantısı ile karşı karşıyasınız. Yılsonuna kadar 81 ildeki İl Afet Risklerini Azaltma Planlarının 2021’de tamamlanması için, ilk önce burada bir planlama çalışması gerçekleştiriyoruz. Biliyorsunuz Kahramanmaraş’ı bitirdik, 6 vilayette devam ediyor. 81 ildeki İl Afet Risklerini Azaltma Planları, bu ne demek; eğer deprem bölgesi ise depremdeki il afet riskini azaltmak için şehrin tüm tarafları bir araya geliyorlar, valimizin başkanlığı ve bir öğretim üyesinin moderatörlüğünde yaklaşık 6,7,8 aylık tümilin riski ortaya çıkıyor. Ondan sonra da atılacak adımların neler olduğu konusunda herkes kendi ev ödevini alıyor. Daha sonra o ilin kentsel dönüşümdeki öncelikleri, kaya düşmesi, çığ düşmesi gibi süreçler varsa bunlara ait atılabilecek adımlar ve özellikle depremle ilgili alınabilecek tüm tedbirler, yukarıdan aşağıya sıralanıyor ve bu o ilin İl Afet Risklerini Azaltma Planları olarak kitap haline getiriliyor ve tüm kurumlar ödevlerini alıyor, herkes çalışıyor” diye konuştu.
“Siz yöneticilersiniz, kimin ne kadar ne yaptığını bilmekle mükellefiz”
Afet olan noktada anında koordine olunması gerektiğini kaydeden Soylu, “Belki de afetin en önemli meselelerinden bir tanesi de yerinde çözümdür. Yani sadece bulunduğunuz yerlerde, kaymakamlıklarda bulunup veya birkaç afet noktasını gezmek değil, herkesin ayrı bir derdi var ve herkese dokunmak durumundayız. Herkesin sıcak çorbasından, psikososyal destek verilmesine kadar. Hepsini tek tek tanzim etmeliyiz. Siz yöneticilersiniz, kimin ne kadar ne yaptığını bilmekle mükellefiz. Peki bunun teyidi kimden alınacak? Afetle karşı karşıya kalan vatandaştan alınacak. Gece 2’lere kadar, 3’lere kadar, onların sırtını sıvazlamak, halini sormak ve aynı zamanda çalışanlarımızla birlikte onlara da moral ve motivasyon vermek sizlerin göreviniz” şeklinde konuştu.
“2021 yılını Afet Eğitim Yılı olarak ila ettik”
2021 yılının afet konusunda farkındalık oluşturulması üzerine çok verimli geçeceğini ifade eden Soylu, “Öyle bir noktaya geliyoruz ki, bütün dünyanın örnek aldığı bir sistemi en güzel şekilde oluşturuyoruz ve bu arada kapasitelerimizi artırıyoruz. Önümüzdeki yıl Allah nasip ederse 2021’de bir, 81 İl Afet Planı'nı 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla bitireceğiz. İki, inşallah ilk etapta 100 bin, toplamda 200 bin afet çantasını inşallah tüm bu konuda elbette her biri örnek olması açısından, hem de farkındalığın yaygınlaştırılması açısından ilgili afet bölgelerindeki vatandaşlarımıza dağıtmaya çalışacağız. Yine 2021 yılını Afet Eğitim Yılı olarak ila ettik. 2021 yılında Allah nasip ederse öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, muhtarlarımız, belediyelerimiz, belediyelerimizin çalışanları, ardından sivil toplum örgütlerimiz ve tüm vatandaşlarımız, bunlarla ilgili grup grup milyonlarca insan afet eğitimleri vereceğiz. Bununla ilgili billboardlar, afişler, pankartlar, ufak ufak videolar, kamu spotları, tüm bunları tek tek, 2021 yılında adım adım, merhale merhale Allah’ın izni ile gerçekleştireceğiz” dedi.
“Sürekli hazırlanmak, sürekli afet yönetim kapasitemizi yenilemek zorundayız”
Doğal afetlerin her zaman olacağını ancak önemli olanın buna en hazır şekilde yakalanmak olduğunu kaydeden Soylu, “Milletçe odaklanmamız gereken mesele şudur; tüm hazırlık ve birikimleri 2-3 katına da çıkarsak tamam diyebileceğimiz bir nokta olmayacaktır. Çünkü afet dediğimiz bir noktada bitebilecek ve sıfırlanabilecek bir süreç değildir. Terör bitebilir. Kaynağı var kurutursunuz. Hırsızlığı, uyuşturucuyu, trafik kazalarını en alt seviyelere indirebilirseniz ki, indirmek için çaba sarf ediyoruz. Ancak bir daha deprem olmayacağını kimseye söyleyemeyiz. İllaki olacak. Zamanı kimsenin kestirebilmesi mümkün değil. Depremler de, seller de, hortumlar da, başka doğa olayları da devam edecektir. Dolayısıyla sürekli hazırlanmak, sürekli afet yönetim kapasitemizi yenilemek ama en önemlisi de bu afetlere dayanıklı yıkılmayan, zarar görmeyen yaşam alanları oluşturmak, doğa ne diyorsa onu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
AFAD Başkanlığı binasında gerçekleşen Mülki İdare Amirlerine Yönelik Afet Eğitim Programı’nda yaptığı konuşmada afet durumlarında olay olduğu an hemen olay yerine gidilmesi gerektiğini ve anında kriz koordinasyonunun yerinde sağlanması gerektiğini belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bizim işin başında olmamız esastır. Bir afette ilk yapılması gereken işlerden bir tanesi olayın fotoğrafını çekmektir. Neyle, nasıl bir süreçle karşı karşıyayız? İki, afet bölgesinin genişliği ne kadardır ve biz bunu nereden yönetebiliriz? Üç, ihtiyaçlarımız nelerdir? Bizim her afetle ilgili derecelendirmemiz var. Hangi derecededir? Yerel ölçek, ulusal ölçek, uluslararası ölçek. Ardından bütün bunlarla ilgili Türkiye Afet Müdahale Planı’nın ön gördüğü tüm adımları hemen atabilmektir. Ama tüm bunları işlevselliğe döndüren süreç sizin işin başında bulunmanızdır, açık ve net” şeklinde konuştu.
“Afetin temel meselesi ilk 6 saattir”
Afetlerle mücadele noktasında ilk saatlerin koordinasyonun sağlanabilmesi açısından çok önemli olduğunu kaydeden Bakan Soylu, “Afetin temel meselesi ilk 6 saattir. Karşı karşıya kaldınız. Toplanma alanlarını vatandaşlarımızı tahliye ettiysek, trafiği açık tutabildiysek, cep telefonları ve iletişimleri yüklenmeden alternatif kaynaklar ile bunu sağlayabildiysek, ilk 6 saati doğru başarmışız demektir. Sonrasını daha iyi yönetebilme kabiliyeti Türkiye’nin kapasitesinde mevcuttur. Bunu sadece bu yıl içerisinde karşı karşıya kaldığımız afetlerde gördük. Takdir edersiniz ki Van Depremi gibi, yaşadığımız ve 10 binlerce hasarla karşı karşıya kaldığımız süreci yöneten bir Türkiye kapasitesi var. Hakikaten bu konuda Cumhurbaşkanımızın oluşturduğu çok ciddi bir süreç var. 1999 Depremi’nden sonra Türkiye’nin işi sıkı tutması var. Attığımız adımlar var. Bize ilk 6 saat lazım. İlk 6 saati gerçekleştirdikten sonra süreç yönetilebilme kabiliyetine sahip olunabilir” diye konuştu.
“En büyük ürküntümüz ve korkumuz trafik sıkışıklığıdır”
Deprem, sel ve benzeri afetlerde en önemli sıkıntının trafik sıkışıklığı olması gerektiğini belirten Bakan Soylu, “En büyük ürküntümüz ve korkumuz trafik sıkışıklığıdır. Arabasını alan hem oradan uzaklaşmak, hem belki ikinci bir konaklayabileceği bir yer varsa oraya geçebilmek, hem de arabayı bazen güvenli bir konaklama merkezi olarak düşünebilmesi maksadıyla ayrılmaktadır. Böylece esas afet alanını, yani deprem alanını veya sel alanını veya çığ veya kaya düşmesi alanına gitmesi gerekli olanlar kimlerdir; itfaiyeler, ambulanslar, arama kurtarma ekipleri ve AFAD yöneticileri. Eğer bunlar trafik sıkışıklığından dolayı ulaşamazlarsa, enkazın altında kalanlar ve afetten etkilenenlerin can kaybı oranı artar” ifadelerini kullandı.
“81 ildeki İl Afet Risklerini Azaltma Planlarının 2021’de tamamlanması için planlama çalışması gerçekleştiriyoruz”
Türkiye’nin afetle mücadele konusunda sürekli üzerine koyarak ilerlediğini vurgulayan Bakan Soylu, “Dünyanın en gelişmiş ülkelerini yukarıdan aşağıya sayın, Türkiye’nin afete müdahale kapasitesi dünyanın en gelişmiş ülkelerinden yüksektir. Keşke hiç afet olmasa da bunlarla ilgili bir değerlendirme yapmasak. Ama bundan kaçınmamız ifade etmem gerekir ki; mümkün değildir. Yine yarın sabah İstanbul’da bir AFAD toplantısı yapacağız. Bugün Bakan Yardımcımız İzmir’de, siz burada bir eğitim toplantısı ile karşı karşıyasınız. Yılsonuna kadar 81 ildeki İl Afet Risklerini Azaltma Planlarının 2021’de tamamlanması için, ilk önce burada bir planlama çalışması gerçekleştiriyoruz. Biliyorsunuz Kahramanmaraş’ı bitirdik, 6 vilayette devam ediyor. 81 ildeki İl Afet Risklerini Azaltma Planları, bu ne demek; eğer deprem bölgesi ise depremdeki il afet riskini azaltmak için şehrin tüm tarafları bir araya geliyorlar, valimizin başkanlığı ve bir öğretim üyesinin moderatörlüğünde yaklaşık 6,7,8 aylık tümilin riski ortaya çıkıyor. Ondan sonra da atılacak adımların neler olduğu konusunda herkes kendi ev ödevini alıyor. Daha sonra o ilin kentsel dönüşümdeki öncelikleri, kaya düşmesi, çığ düşmesi gibi süreçler varsa bunlara ait atılabilecek adımlar ve özellikle depremle ilgili alınabilecek tüm tedbirler, yukarıdan aşağıya sıralanıyor ve bu o ilin İl Afet Risklerini Azaltma Planları olarak kitap haline getiriliyor ve tüm kurumlar ödevlerini alıyor, herkes çalışıyor” diye konuştu.
“Siz yöneticilersiniz, kimin ne kadar ne yaptığını bilmekle mükellefiz”
Afet olan noktada anında koordine olunması gerektiğini kaydeden Soylu, “Belki de afetin en önemli meselelerinden bir tanesi de yerinde çözümdür. Yani sadece bulunduğunuz yerlerde, kaymakamlıklarda bulunup veya birkaç afet noktasını gezmek değil, herkesin ayrı bir derdi var ve herkese dokunmak durumundayız. Herkesin sıcak çorbasından, psikososyal destek verilmesine kadar. Hepsini tek tek tanzim etmeliyiz. Siz yöneticilersiniz, kimin ne kadar ne yaptığını bilmekle mükellefiz. Peki bunun teyidi kimden alınacak? Afetle karşı karşıya kalan vatandaştan alınacak. Gece 2’lere kadar, 3’lere kadar, onların sırtını sıvazlamak, halini sormak ve aynı zamanda çalışanlarımızla birlikte onlara da moral ve motivasyon vermek sizlerin göreviniz” şeklinde konuştu.
“2021 yılını Afet Eğitim Yılı olarak ila ettik”
2021 yılının afet konusunda farkındalık oluşturulması üzerine çok verimli geçeceğini ifade eden Soylu, “Öyle bir noktaya geliyoruz ki, bütün dünyanın örnek aldığı bir sistemi en güzel şekilde oluşturuyoruz ve bu arada kapasitelerimizi artırıyoruz. Önümüzdeki yıl Allah nasip ederse 2021’de bir, 81 İl Afet Planı'nı 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla bitireceğiz. İki, inşallah ilk etapta 100 bin, toplamda 200 bin afet çantasını inşallah tüm bu konuda elbette her biri örnek olması açısından, hem de farkındalığın yaygınlaştırılması açısından ilgili afet bölgelerindeki vatandaşlarımıza dağıtmaya çalışacağız. Yine 2021 yılını Afet Eğitim Yılı olarak ila ettik. 2021 yılında Allah nasip ederse öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, muhtarlarımız, belediyelerimiz, belediyelerimizin çalışanları, ardından sivil toplum örgütlerimiz ve tüm vatandaşlarımız, bunlarla ilgili grup grup milyonlarca insan afet eğitimleri vereceğiz. Bununla ilgili billboardlar, afişler, pankartlar, ufak ufak videolar, kamu spotları, tüm bunları tek tek, 2021 yılında adım adım, merhale merhale Allah’ın izni ile gerçekleştireceğiz” dedi.
“Sürekli hazırlanmak, sürekli afet yönetim kapasitemizi yenilemek zorundayız”
Doğal afetlerin her zaman olacağını ancak önemli olanın buna en hazır şekilde yakalanmak olduğunu kaydeden Soylu, “Milletçe odaklanmamız gereken mesele şudur; tüm hazırlık ve birikimleri 2-3 katına da çıkarsak tamam diyebileceğimiz bir nokta olmayacaktır. Çünkü afet dediğimiz bir noktada bitebilecek ve sıfırlanabilecek bir süreç değildir. Terör bitebilir. Kaynağı var kurutursunuz. Hırsızlığı, uyuşturucuyu, trafik kazalarını en alt seviyelere indirebilirseniz ki, indirmek için çaba sarf ediyoruz. Ancak bir daha deprem olmayacağını kimseye söyleyemeyiz. İllaki olacak. Zamanı kimsenin kestirebilmesi mümkün değil. Depremler de, seller de, hortumlar da, başka doğa olayları da devam edecektir. Dolayısıyla sürekli hazırlanmak, sürekli afet yönetim kapasitemizi yenilemek ama en önemlisi de bu afetlere dayanıklı yıkılmayan, zarar görmeyen yaşam alanları oluşturmak, doğa ne diyorsa onu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.