Uzun süredir gözlemliyoruz. Dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. "Bu CHP, bildiğiniz CHP değil" diye. Ancak kör bir inatla basit bir gerçeği göz ardı edenler hala CHP'yi Atatürk'ün partisi olarak tarif etmeye çalışıyor. Halbuki her şey gün gibi ortada. CHP adım adım ele geçirildi. Atatürk'le bütün bağları kopartılıyor. Bize inanmayanlar CHP İstanbul İl Başkanı'nın sözlerine bakabilir. Atatürk isminden rahatsız oluyormuş kendisi. Bunun üzerine hala CHP'nin eski CHP olduğunu düşünüyorsanız kendinizi bir kontrol edin derim.
KASET KUMPASI İLE BAŞLADI
Bana sorarsanız süreç Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir kaset kumpası sayesinde CHP'nin başına getirilmesiyle başladı. Parti yavaş yavaş dizayn edildi. Atatürkçülük çizgisini temsil ettiği düşünülen her kim varsa zamanla tasfiye edildi. Belki hala bu hassasiyeti taşıyanlar olabilir ancak onlar da sesini çıkartabilecek cesarete sahip değil. Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamalarına verilen cevaplara bir bakın. Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan bazı CHP yetkilileri ya suspus oldular ya da görüntüyü kurtarmak adına adresi bile olmayan bir iki ifadeyle konuyu geçiştirdiler. Bazıları yazdıkları tweet'lerde Canan Kaftancıoğlu'nun adını bile anmaya cesaret gösterememiş. Yuvarlak ifadelerle sözüm ona Atatürkçülük yapıyorlar. Kendilerince Muharrem İnce'nin uğradığı muameleden kaçınmaya gayret ediyorlar. Öyle ya! İnce'yi ve ekibini bile tasfiye edenler kendilerini de kolayca tasfiye edebilir.
SÖYLENEN HER ŞEYİ YAPIYOR
Kendisine söylenen her şeyi yapan bu sayede koltuğunu koruyan Kemal Kılıçdaroğlu istese bile Canan Kaftancıoğlu'nu görevden alamayacağını biliyor. Zaten düşük profilli genel başkan bunun için lazımdı CHP'ye. O da görevini yapıyor. Belki genel geçer ifadelerle bir iki laf etmeye kalkabilir ama bunların da pek bir anlamı ve etkisi olmayacak. CHP'yi kontrol edenler onun artık Atatürkçülerin partisi olarak değil HDP'yle beraber hareket eden bir parti olmasını istiyor. Onlar HDP'nin CHP'ye yaklaşacağını savunadursunlar CHP, HDP çizgisine doğru kayıyor. İşin ilginç tarafı bunun savunuculuğunu da Atatürkçü söylemleriyle öne çıkan kimselere yaptırıyorlar. Bu arkadaşlar yavaş yavaş kaynayan suyun içindeki kurbağa gibi kendilerinin de kaynatıldıklarını fark etmediklerinden hala CHP'nin kendi partileri olduğunu düşünmeye devam ediyor. Kendilerini kandırmaya devam da edebilirler. Ama dışarıdan bakan bir gözlemci olarak şunu artık rahatça söyleyebiliriz. Ey Atatürkçüler! Bu CHP artık sizin partiniz değil. Aldılar elinizden.YENİ CHP'NİN ANLAMI NEDİR?
CHP'DE yaşananlar sadece bir Atatürkçülük tartışması veya belli isimlerin tasfiyesi meselesi değil. Bunlar daha çok bilinçli bir biçimde ortaya konan bir değişim ve dönüşüm programının sonuçları. Recep Tayyip Erdoğan'sız AK Parti kurgulamaya çalışanlar bugün de yeni bir CHP kurgulamanın peşinde. Bu CHP'nin en önemli özelliği Batılı küresel sisteme entegre olmasıdır. Ulusalcılık ve devletçilik gibi ilkelerin bastırılması doğal olarak Atatürkçülüğün de devre dışı bırakılması sonucunu getiriyor. CHP tabii ki Atatürkçülüğü kendi söyleminin bir parçası olarak kullanmaya devam edecektir. Ama bu bir söylemden ibaret kalacaktır. Atatürkçülüğü bastırmak için de Atatürkçü kimliğiyle ön plana çıkan ya da partinin içinde bu yeni CHP kurgusuna uymayan her kim varsa tasfiye edilmesi de gerekecektir.NORMAL BİR SİYASİ OKUMANIN PARÇASI OLAMAZ
Dünyanın devletçiliği ve milliyetçiliği yeniden keşfetmeye başladığı böylesi bir dönemde CHP'nin küreselciliğe geçiş yapıyor oluşu normal bir siyasi okumanın parçası olamaz. Normalde rasyonel siyasi aktör ve kurumlar çevre şartlarına bakarak iktidar hesabı yapar. Mesela neoliberal küreselleşmenin çok yoğun olarak kendini hissettirdiği dönemlerde küreselci söylem partilere iç siyasette de katkı sunabilir
PARTİLER NEDEN KAYBEDER?
Serbest piyasa ekonomisi, küresel piyasaların serbest akışı ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi prensipler o tarihlerde çok güçlü olduğundan karşısında yerelcilik iddiasıyla durmak çok kolay değildir. Aynı şekilde neo-liberal küresel sistemin çöküş yaşadığı bir dönemde de küreselci iddialarla ortaya çıkmak siyaseten ikna edici olmaz. Çünkü insanlar her ülkenin kendi derdine düştüğünü ve devletler arası rekabet nedeniyle öncelikle devletin güvenliğini sağlamanın önemli olduğunu düşünme eğilimine girer. Dünyanın birçok ülkesinde neo-liberal küreselleşmenin temsilcisi olan partiler bu yüzden kaybediyor.
ÜLKE ÇIKARLARINI FEDA ETMEK DEMEK
Vatandaşlar küreselleşmenin eşit bölüşüm ve özgürlük getirdiği fikrini reddeder hale geldiğinden korumacılık ve milliyetçilik ciddi destek kazanıyor. Her devletin küresel istikrarı değil kendi dar çıkarını çok daha sert biçimde savunmaya başladığı bir ortamda küreselciliği savunmak ülke çıkarlarını feda etmek anlamına gelir.
ŞEYTANLA BİLE İŞ YAPACAK SAPLANTI
Türkiye'de CHP kendi seçmen kitlesinin hareketsiz kaldığına inanarak, Erdoğan karşıtlığına da dayanarak ve küreselciliğin desteğine talip olarak iktidara gelebileceğini düşünüyor. Bu yolda ülkenin ulusal çıkarlarının pek bir önemi kalmıyor. Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin. Bu uğurda şeytanla bile işbirliği yapılabilir fikri bir saplantı haline gelmiş durumda.CHP'DE ALTERNATİFLER YAŞAM ALANI ARIYOR
Siyaset büyük oranda kurgulanabilir. Bunların örneklerini biliyoruz ve görüyoruz. Ama her kurgunun da bir kullanım süresi vardır. Şimdilik CHP tabanının bu yeni CHP'ye ses etmediği doğru. Ama zamanla parti içinde çıkabilecek alternatifler kendisine yaşam alanı bulabilir. Kurumsal ilişkiler zayıfladıkça ve tasfiyelerin sayısı arttıkça tartışmalar da daha sertleşebilir ve yarılmalar doğabilir.HASAN BASRİ YALÇIN-Yeni Asır
KASET KUMPASI İLE BAŞLADI
Bana sorarsanız süreç Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir kaset kumpası sayesinde CHP'nin başına getirilmesiyle başladı. Parti yavaş yavaş dizayn edildi. Atatürkçülük çizgisini temsil ettiği düşünülen her kim varsa zamanla tasfiye edildi. Belki hala bu hassasiyeti taşıyanlar olabilir ancak onlar da sesini çıkartabilecek cesarete sahip değil. Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamalarına verilen cevaplara bir bakın. Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan bazı CHP yetkilileri ya suspus oldular ya da görüntüyü kurtarmak adına adresi bile olmayan bir iki ifadeyle konuyu geçiştirdiler. Bazıları yazdıkları tweet'lerde Canan Kaftancıoğlu'nun adını bile anmaya cesaret gösterememiş. Yuvarlak ifadelerle sözüm ona Atatürkçülük yapıyorlar. Kendilerince Muharrem İnce'nin uğradığı muameleden kaçınmaya gayret ediyorlar. Öyle ya! İnce'yi ve ekibini bile tasfiye edenler kendilerini de kolayca tasfiye edebilir.

SÖYLENEN HER ŞEYİ YAPIYOR
Kendisine söylenen her şeyi yapan bu sayede koltuğunu koruyan Kemal Kılıçdaroğlu istese bile Canan Kaftancıoğlu'nu görevden alamayacağını biliyor. Zaten düşük profilli genel başkan bunun için lazımdı CHP'ye. O da görevini yapıyor. Belki genel geçer ifadelerle bir iki laf etmeye kalkabilir ama bunların da pek bir anlamı ve etkisi olmayacak. CHP'yi kontrol edenler onun artık Atatürkçülerin partisi olarak değil HDP'yle beraber hareket eden bir parti olmasını istiyor. Onlar HDP'nin CHP'ye yaklaşacağını savunadursunlar CHP, HDP çizgisine doğru kayıyor. İşin ilginç tarafı bunun savunuculuğunu da Atatürkçü söylemleriyle öne çıkan kimselere yaptırıyorlar. Bu arkadaşlar yavaş yavaş kaynayan suyun içindeki kurbağa gibi kendilerinin de kaynatıldıklarını fark etmediklerinden hala CHP'nin kendi partileri olduğunu düşünmeye devam ediyor. Kendilerini kandırmaya devam da edebilirler. Ama dışarıdan bakan bir gözlemci olarak şunu artık rahatça söyleyebiliriz. Ey Atatürkçüler! Bu CHP artık sizin partiniz değil. Aldılar elinizden.YENİ CHP'NİN ANLAMI NEDİR?
CHP'DE yaşananlar sadece bir Atatürkçülük tartışması veya belli isimlerin tasfiyesi meselesi değil. Bunlar daha çok bilinçli bir biçimde ortaya konan bir değişim ve dönüşüm programının sonuçları. Recep Tayyip Erdoğan'sız AK Parti kurgulamaya çalışanlar bugün de yeni bir CHP kurgulamanın peşinde. Bu CHP'nin en önemli özelliği Batılı küresel sisteme entegre olmasıdır. Ulusalcılık ve devletçilik gibi ilkelerin bastırılması doğal olarak Atatürkçülüğün de devre dışı bırakılması sonucunu getiriyor. CHP tabii ki Atatürkçülüğü kendi söyleminin bir parçası olarak kullanmaya devam edecektir. Ama bu bir söylemden ibaret kalacaktır. Atatürkçülüğü bastırmak için de Atatürkçü kimliğiyle ön plana çıkan ya da partinin içinde bu yeni CHP kurgusuna uymayan her kim varsa tasfiye edilmesi de gerekecektir.NORMAL BİR SİYASİ OKUMANIN PARÇASI OLAMAZ
Dünyanın devletçiliği ve milliyetçiliği yeniden keşfetmeye başladığı böylesi bir dönemde CHP'nin küreselciliğe geçiş yapıyor oluşu normal bir siyasi okumanın parçası olamaz. Normalde rasyonel siyasi aktör ve kurumlar çevre şartlarına bakarak iktidar hesabı yapar. Mesela neoliberal küreselleşmenin çok yoğun olarak kendini hissettirdiği dönemlerde küreselci söylem partilere iç siyasette de katkı sunabilir
PARTİLER NEDEN KAYBEDER?
Serbest piyasa ekonomisi, küresel piyasaların serbest akışı ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi prensipler o tarihlerde çok güçlü olduğundan karşısında yerelcilik iddiasıyla durmak çok kolay değildir. Aynı şekilde neo-liberal küresel sistemin çöküş yaşadığı bir dönemde de küreselci iddialarla ortaya çıkmak siyaseten ikna edici olmaz. Çünkü insanlar her ülkenin kendi derdine düştüğünü ve devletler arası rekabet nedeniyle öncelikle devletin güvenliğini sağlamanın önemli olduğunu düşünme eğilimine girer. Dünyanın birçok ülkesinde neo-liberal küreselleşmenin temsilcisi olan partiler bu yüzden kaybediyor.
ÜLKE ÇIKARLARINI FEDA ETMEK DEMEK
Vatandaşlar küreselleşmenin eşit bölüşüm ve özgürlük getirdiği fikrini reddeder hale geldiğinden korumacılık ve milliyetçilik ciddi destek kazanıyor. Her devletin küresel istikrarı değil kendi dar çıkarını çok daha sert biçimde savunmaya başladığı bir ortamda küreselciliği savunmak ülke çıkarlarını feda etmek anlamına gelir.
ŞEYTANLA BİLE İŞ YAPACAK SAPLANTI
Türkiye'de CHP kendi seçmen kitlesinin hareketsiz kaldığına inanarak, Erdoğan karşıtlığına da dayanarak ve küreselciliğin desteğine talip olarak iktidara gelebileceğini düşünüyor. Bu yolda ülkenin ulusal çıkarlarının pek bir önemi kalmıyor. Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin. Bu uğurda şeytanla bile işbirliği yapılabilir fikri bir saplantı haline gelmiş durumda.CHP'DE ALTERNATİFLER YAŞAM ALANI ARIYOR
Siyaset büyük oranda kurgulanabilir. Bunların örneklerini biliyoruz ve görüyoruz. Ama her kurgunun da bir kullanım süresi vardır. Şimdilik CHP tabanının bu yeni CHP'ye ses etmediği doğru. Ama zamanla parti içinde çıkabilecek alternatifler kendisine yaşam alanı bulabilir. Kurumsal ilişkiler zayıfladıkça ve tasfiyelerin sayısı arttıkça tartışmalar da daha sertleşebilir ve yarılmalar doğabilir.HASAN BASRİ YALÇIN-Yeni Asır