Dostlar, herkesin doğduğu büyüdüğü bir mahalle vardır... O mahallenin veya o köyün bir velisi bir de delisi vardır...
Benim çocukluğumun geçtiği köyde, bir deli Hakkı dayıdan söz ederlerdi... Bu Hakkı dayı, önüne gelene selam verene dahi küfür eden bir küfürbazmış.
Bir gün küfürüne kızan köyün namlı şanlı ağası Hakkı dayıyı kadıya şikayet etmiş. Kadı, Hakkı dayıyı karşısına almış küfürün olumsuzluklarından söz ederken odaya bir vatandaş girmiş, Kadı buyur beyefendi deyince, vatandaş efendim bir şey danışacaktım.. Kadı, evet sor bakalım deyince, efendim karım öldü baldızım bana karı olarak düşer mi? Daha cümlesi bitmeden, Kadı’dan önce Hakkı dayı devreye girmiş ey Kadı Efendi işte ben böylelerinin anasına diye başlamış ve gün görmedik küfürleri sıralamaya başlamış…
Dostlarımın bu konularla uğraştığım için bana kızması bir yana zaman zaman bende kendime kızıyorum... ‘Esnaf Mahallesinin’ delisi sen misin diye, ama bir garip pazarcı, pazarda sözde yumurtacı (sözde diyorum çünkü 30 yıldır pazarda yumurta sattığını gören bir Allah’ın kulu yok.) İzmir gibi bir kentte 200 bin esnafın hak ve hukukunu arayacak olan Esnaf Birliğinin başına gelecek ömründe bir yumurta satmadığı ticari hiç bir faaliyeti olmadığı halde yine İzmir gibi bir kentte zenginler kervanına katılacak, esnafın el emeği alın teri ile kurduğu Esnaf ve Sanatkar Tedarik Şirketi kısaltılmış adıyla BESAŞ’ı organize ekibiyle birlikte hisse alım satımlarıyla içini boşaltacak, bu organize ekip zengin olurken garip esnaf sürünecek ben susacağım öyle mi? Vallahi ben ‘Deli Hakkı’ olmaya razıyım, dostlarım ne olur kızmasın…
Türkiye’de iki milyon esnafın tam 32 bin maaşlı idareci ordusunun içinde bir kısım uyanık, hizmete gelince kafaları çalışmasa da, garip esnafı koyun sürüsü yerine koyacak, hiçbir ticari faaliyetleri olmadıkları halde zengin olacak, taksi plakalı araçlar minibüsler, yatlar katlar alacak, taşıdıkları sıfat ve hak etmedikleri halde oturdukları koltuk sayesinde mafya olup hak arayanları susturacak, dediğim dedik çaldığım düdük diyecek. Eh, artık bu işe bir son verme zamanı geldi de geçmektedir.
İzmir’in namlı şanlı Esnaf Birlik başkanı Zekeriya Mutlu ve hala esnaf teşkilatlarından bir türlü kopamayan kıytırık bahanelerle Birlik Onursal Başkanlığı sunulan, bunun yanı sıra Buca Esnaf Kefalet Kooperatif başkanlığı yapan eski CHP milletvekili M. Ali Susam’ın BESAŞ vurgunu nedeniyle, İzmir Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden 117 milyonluk yolsuzluk davası DEVAM EDERKEN; Mutlu'nun ilaveten 25 Aralık 2017 Pazartesi günü Karşıyaka 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması var!…
Suçu, özde değil sözde sevdikleri ve her cümlelerinde aşk ilan ettikleri garip Menemen şoför esnafına güzergâh belgesi verme bahanesiyle topladığı ve sonrada inkâr ettiği dolayısıyla zimmetine geçirdiği iddia edilen tam bir milyon liranın davası.
Ben hala iddia diyorum ama yüce Türk mahkemeleri iddialar için icra kararı vermez, söz konusu esnaf aşığının bankalardaki hesabına tedbir kararı koymaz. Demek ki, çok kuvvetli deliller var ortada!
İnanın bunlarda öyle bir karakter var ki, suçüstü yapıp yüzlerine tükürsen yarabbi şükür der yine inkar ederler.
Geçtiğimiz Ramazan Ayında Menemen’de düzenlenen bir iftar yemeğinde, herkesi üzen ama kendisi her daim ‘Mutlu’ başkan: ‘Ahilik haftasında da söylediğim gibi esnaf ve sanatkarlar; hakimdir, polistir, jandarmadır, bekçidir.’ Demişti de kahkahalarla gülmüştüm, neden biliyor musunuz?
Hakkında, ‘Bağlantılı şirketler üzerinden sistematik olarak gayri yasal ve mevcut olmayan ticari faaliyetler yapılmış gibi gösterdiklerini, para kaynakları yaratıp, bu paraları aralarında paylaştıklarını, paylaşılan paranın gizlenmesi için de yine hayali ticari işlem, anlaşma, alım ve satım faaliyetleri ile şirketlerin içlerinin boşalttıkları, şirketlerin iflas durumuna getirilerek batırıldığı ve o dönemde 200 milyon lirayı aralarında paylaştıkları’ iddia edilen biri kendisini ‘Hakim’ , ‘Polis’, ‘Jandarma’ ve ‘Bekçi’ olarak tanımlamıştı da ona gülmüştüm...
Zira yarınki (25 Aralık 2017) duruşmada kendisine hangi sıfatla hitap edileceğini gayet iyi biliyorum…
Biliyorum çünkü Karşıyaka Adliyesine çay içmeye gitmiyor, hesap vermeye gidiyor!
İŞTE O BELGELER: