Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı iş adamlarının varlıklarını yurtdışına kaçırma gayreti olduğunu duyuyorum” sözüne açıklık getirdi. Erdoğan, “Yatırım için yurtdışına kaynak götürene, ihracat arayışı içinde olana, ticaret yapana asla sözümüz yok. Onların başımızın üstünde yeri var” dediAK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Engelliler Haftası Programı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Muş'ta yaptığı "Bazı iş adamlarının varlıklarını yurtdışına kaçırma gayretleri olduğunu duyuyorum" sözüne açıklık getirdi.
Erdoğan, şunları söyledi:
Dün (önceki gün) Muş'ta bazı sinyaller aldığımı belirterek önce orayı bir şöyle düzeltelim, sonra bugüne gelelim. Malvarlıklarını başka ülkelere kaçırmaya çalışanlar bulunduğunu söylemiştim.
Bizim bu kazançları yurtdışına kaçırmak isteyenlere iyi gözle bakmayacağımızı belirtmiştik.
Bunun üzerine farklı değerlendirmeler yapıldığını gördüm. Şu hususu kesinlikle ifade etmek istiyorum. Türkiye, serbest piyasa ekonomisine sahip bir ülkedir.
1989'dan beri isteyen herkesin yurtdışına para çıkarma hakkı vardır. Şüphesiz ki aynı şekilde sürmektedir.
15 YILDA 180 MİLYAR DOLAR
Yurtdışından yatırımcı çekmenin yanında yurtdışına yatırım yapan da bir ülkeyiz. Geçtiğimiz 15 yılda yurtdışından ülkemize 180 milyar dolara yakın yatırım gelirken Türk işadamlarının yurtdışındaki yatırımlarının tutarı 40 milyar doları geçti.
Sadece bu yılın ilk 9 ayında yurtdışına giden yatırım rakamımız 2 milyar dolara, ülkemize gelen yatırım tutarı 7.5 milyar dolara ulaştı. Gittiğimiz yerlerde işadamlarımızın yatırımlarını gördüğümüzde gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz.
Dolayısıyla ülkemizdeki yerli ve yabancı tüm firmalar küresel finans sistemine entegre şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar, sürdürecekleredir.
Aksi yönde atılacak adımlara önce biz karşı çıkarız. Benim sermaye hareketlerinin sınırlandırılmasıyla ilgili bir talebim veya talimatım söz konusu değildir. FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklı oldukları için paralarıyla beraber bu ülkedeki kaynakları yurtdışına kaçıranlar zaten haindir, bunu söylüyorum. Onlarla ilgili nefes tüketmeye de gerek duymuyorum.
MİLLİ DURUŞ ÇAĞRISI
Benim söylediğim ülkemizin diğer saldırılarının yanı sıra ekonomik olarak da baskı altına alınmaya çalışıldığı şu dönemde işadamlarımızın yerli ve milli duruş sergilemeleri gerektiğidir.
İşadamlarımız şayet bu dönemde Türkiye ekonomisine sahip çıkmayacaklarsa soruyorum ne zaman çıkacaklar? Kasım itibariyle yıllık ihracatımızı hamdolsun 155.5 milyar dolara ulaştıran iş dünyamıza ben şükranlarımı sunuyorum. İhracatımızın rekor üzerine rekor kırdığı, Merkez Bankası rezervimizin 119 milyar doları bulduğu üçüncü çeyrek büyüme rakamının neredeyse çift haneye doğru gittiği bir dönemde ülkesine güvenmeyen işadamı, hiç kusura bakmasın yerli değildir milli de değildir.
İşte bu duygularla dün Muş'ta yatırım için değil ülkesine güvenmediği için varlıklarının bir bölümünü yurtdışına çıkartma gayreti içinde olduğunu duyduğum bir kısım işadamlarına sitemimi dile getirdim. Yoksa yatırım için yurtdışına kaynak götürene, ihracat arayışı içinde olana, ticaret yapana asla sözümüz yoktur olamaz.
Bu ülke için tuğla üstüne tuğla koyan herkesin bizim başımızın üstünde yeri vardır.
ENGELLİLERİN KATKISINA İHTİYAÇ VAR
Toplumumuzda engellilerin bu derece büyük sıkıntı çekmesinin en başta gelen sebebi onları hayatın ve üretimin dışında bırakan anlayıştır.
Halbuki engelli olmak demek dört duvar arasına hapsolmak, ailesine ve topluma yük olmak demek değildir.
Tam tersine herkes gibi engelli kardeşlerimizin de hayatın her alanında yapabilecekleri işler sağlayabilecekleri katkılar vardır.
Önemli olan engelli kardeşlerimize bu fırsatı tanımaktır. Türkiye engellilerini hayatın dışında tutacak dört duvara hapsedecek kadar müsrif bir ülke değildir, olamaz. Bizim 80 milyon vatandaşımızın her biri gibi engellilerimizin de katkısına ihtiyacımız bulunuyor.
ENGELLİ İSTİHDAMINA BABAYİĞİT ARIYORUM
Sadece kamuda çalışan engelli sayısını 10 kattan fazla arttırarak 52 bin 400 seviyesine çıkarttık. Fakat burada benim şimdi özel sektöre bir çağrım var. Özel sektörümüzden de benzer bir yaklaşım bekliyoruz.
Engelliyi almayı kendisi için zul addeden sermaye çevresi var.
Al bak, devlet istihdam ediyor, sen de istihdam et, bir şey kaybetmezsin.
Türkiye otomobilinde 5 tane babayiğit bulduk.
Şimdi bu işte de ben babayiğitler arıyorum, ona göre. Her şey kanunla, cezayla, zorlamayla olmaz. Bazı şeyleri gönüllü olarak yapmak gerekir.
Engelli bireylere çalışma hayatında daha çok yer vermek de işte bu şekilde olmalıdır.
Yasak savma kabilinden değil kalpten gelen bir sevgiyle ve doğruluğuna inanarak bu işi yapmak gerekir.Yeni Asır
Erdoğan, şunları söyledi:
Dün (önceki gün) Muş'ta bazı sinyaller aldığımı belirterek önce orayı bir şöyle düzeltelim, sonra bugüne gelelim. Malvarlıklarını başka ülkelere kaçırmaya çalışanlar bulunduğunu söylemiştim.
Bizim bu kazançları yurtdışına kaçırmak isteyenlere iyi gözle bakmayacağımızı belirtmiştik.
Bunun üzerine farklı değerlendirmeler yapıldığını gördüm. Şu hususu kesinlikle ifade etmek istiyorum. Türkiye, serbest piyasa ekonomisine sahip bir ülkedir.
1989'dan beri isteyen herkesin yurtdışına para çıkarma hakkı vardır. Şüphesiz ki aynı şekilde sürmektedir.
15 YILDA 180 MİLYAR DOLAR
Yurtdışından yatırımcı çekmenin yanında yurtdışına yatırım yapan da bir ülkeyiz. Geçtiğimiz 15 yılda yurtdışından ülkemize 180 milyar dolara yakın yatırım gelirken Türk işadamlarının yurtdışındaki yatırımlarının tutarı 40 milyar doları geçti.
Sadece bu yılın ilk 9 ayında yurtdışına giden yatırım rakamımız 2 milyar dolara, ülkemize gelen yatırım tutarı 7.5 milyar dolara ulaştı. Gittiğimiz yerlerde işadamlarımızın yatırımlarını gördüğümüzde gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz.
Dolayısıyla ülkemizdeki yerli ve yabancı tüm firmalar küresel finans sistemine entegre şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar, sürdürecekleredir.
Aksi yönde atılacak adımlara önce biz karşı çıkarız. Benim sermaye hareketlerinin sınırlandırılmasıyla ilgili bir talebim veya talimatım söz konusu değildir. FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklı oldukları için paralarıyla beraber bu ülkedeki kaynakları yurtdışına kaçıranlar zaten haindir, bunu söylüyorum. Onlarla ilgili nefes tüketmeye de gerek duymuyorum.
MİLLİ DURUŞ ÇAĞRISI
Benim söylediğim ülkemizin diğer saldırılarının yanı sıra ekonomik olarak da baskı altına alınmaya çalışıldığı şu dönemde işadamlarımızın yerli ve milli duruş sergilemeleri gerektiğidir.
İşadamlarımız şayet bu dönemde Türkiye ekonomisine sahip çıkmayacaklarsa soruyorum ne zaman çıkacaklar? Kasım itibariyle yıllık ihracatımızı hamdolsun 155.5 milyar dolara ulaştıran iş dünyamıza ben şükranlarımı sunuyorum. İhracatımızın rekor üzerine rekor kırdığı, Merkez Bankası rezervimizin 119 milyar doları bulduğu üçüncü çeyrek büyüme rakamının neredeyse çift haneye doğru gittiği bir dönemde ülkesine güvenmeyen işadamı, hiç kusura bakmasın yerli değildir milli de değildir.
İşte bu duygularla dün Muş'ta yatırım için değil ülkesine güvenmediği için varlıklarının bir bölümünü yurtdışına çıkartma gayreti içinde olduğunu duyduğum bir kısım işadamlarına sitemimi dile getirdim. Yoksa yatırım için yurtdışına kaynak götürene, ihracat arayışı içinde olana, ticaret yapana asla sözümüz yoktur olamaz.
Bu ülke için tuğla üstüne tuğla koyan herkesin bizim başımızın üstünde yeri vardır.
ENGELLİLERİN KATKISINA İHTİYAÇ VAR
Toplumumuzda engellilerin bu derece büyük sıkıntı çekmesinin en başta gelen sebebi onları hayatın ve üretimin dışında bırakan anlayıştır.
Halbuki engelli olmak demek dört duvar arasına hapsolmak, ailesine ve topluma yük olmak demek değildir.
Tam tersine herkes gibi engelli kardeşlerimizin de hayatın her alanında yapabilecekleri işler sağlayabilecekleri katkılar vardır.
Önemli olan engelli kardeşlerimize bu fırsatı tanımaktır. Türkiye engellilerini hayatın dışında tutacak dört duvara hapsedecek kadar müsrif bir ülke değildir, olamaz. Bizim 80 milyon vatandaşımızın her biri gibi engellilerimizin de katkısına ihtiyacımız bulunuyor.
ENGELLİ İSTİHDAMINA BABAYİĞİT ARIYORUM
Sadece kamuda çalışan engelli sayısını 10 kattan fazla arttırarak 52 bin 400 seviyesine çıkarttık. Fakat burada benim şimdi özel sektöre bir çağrım var. Özel sektörümüzden de benzer bir yaklaşım bekliyoruz.
Engelliyi almayı kendisi için zul addeden sermaye çevresi var.
Al bak, devlet istihdam ediyor, sen de istihdam et, bir şey kaybetmezsin.
Türkiye otomobilinde 5 tane babayiğit bulduk.
Şimdi bu işte de ben babayiğitler arıyorum, ona göre. Her şey kanunla, cezayla, zorlamayla olmaz. Bazı şeyleri gönüllü olarak yapmak gerekir.
Engelli bireylere çalışma hayatında daha çok yer vermek de işte bu şekilde olmalıdır.
Yasak savma kabilinden değil kalpten gelen bir sevgiyle ve doğruluğuna inanarak bu işi yapmak gerekir.Yeni Asır