SALİH DEMİR
Başlıkta yer alan meseleye yazımın sonunda yer vereceğim. Olayın anlaşılması için bazı şeylere değinmem lazım çünkü. Kendimden bahsetmeyi sevmem ama bu yazı kapsamında mecburum. Peşinen hoş görünüze sığınıyorum...İnsanlığın, ülkemin ve Didim’in çıkarları söz konusu olduğunda kendi çıkarlarımın hiçbir önemi yoktur. Uzun yıllar süren CHP üyeliğim sırasında da duruşum tam olarak böyleydi.Olaylar karşısında araştıran, inceleyen; soran, sorgulayan bir kişilikte olduğum için hem huzursuz, hem de kendimle barışığım. Kıskandığım bile oluyor kimi zaman kendimi!Halkıma, ülkeme ve insanlığa karşı kötü niyet besleyenler, kumpaslar içine girenler, kirli işler çevirenler de benden hiç mi hiç hazzetmezler. Çünkü elimden geldiğince ya oyunlarını bozmuşumdur, ya da bozmak istemişimdir. Bu yüzden onlar da haklı olarak ellerinden gelse bir kaşık suda boğmak isterler beni.
Boyun eğen, körü körüne güce tapan, sormayan, sorgulamayan, olup biten şeyler karşısında ses çıkarmayan kimselerle de pek geçindiğim söylenemez...Beni, işine geldiği gibi ona buna benzetmeye kalkanlar, şu kişilerin adamı, bu kişilerle beraber deseler de ben biliyorum ki, ben kendimin adamıyım. Ne kulum, ne efendiyim. Herkesten biriyim, ama herkesten farklı biriyim. Bana şimdiye kadar en büyük hayal kırıklığını, yaşımın yarısı kadar yıl üyesi bulunduğum CHP yaşattı! Bunu da biraz açıklamam lazım. Çünkü başlıkta söz ettiğim meselenin anlaşılmasına yardım edecektir.Şaibeli biçimde CHP’den seçilen ama seçilir seçilmez Didim halkına karşı, Didim’in geleceğine karşı, halkımıza karşı, hatta CHP’ye karşı kirli ilişkilerin içinde gördüğüm Didim belediye başkanını, yaptıklarıyla, uygulamalarıyla basındaki yazılarımla, adeta belgelercesine eleştirdim... CHP İlçe başkanı da en ufak bir sorgulama gereği duymadan, aklını tamamen devre dışı bırakarak belediye başkanının kulu, kölesi, uşağı; uyarılarımıza rağmen fedaisi gibi davrandığı için onu da eleştirilerimden nasiplendirdim!Aslında onu daha çok korumak istedim... Hemşerimdi çünkü... Namusunu, inançlarını tartışılır hale getirmesinden rahatsız oldum...Bütün bunlardan ötürü CHP İl Disiplin Kurulu, yazılarımda İlçe başkanına kukla, "Şaban" yakıştırması gibi ifadeler kullandığım için bana kınama cezası verdi. Dikkatinizi çekerim iftira atıyorsun demedi. İlçe başkanının sahibi durumundaki belediye başkanı ise bu cezayla yetinmeyip Genel Merkezin tepe noktalarına kadar çıkmış, karanlık biri olduğuna bütün bilincimle sonuna kadar inandığım Akif Hamza Çebi‘yi devreye sokarak, şikayetleri Genel Merkez Yüksek Disiplin Kurulu’na kadar taşındı ve onlar da beni üyelikten çıkardı!Üyelikten çıkarılmak değil beni hayal kırıklığına uğratan. CHP Genel Merkez Yüksek Disiplin Kurulunun beni üyelikte çıkarmak için öne sürdüğü, akıllara durgunluk veren, skandal olarak değerlendirilmesi gereken gerekçesi… Tüm yazılarımı önlerine koyduğum halde, Didim’de dönen dolapları belgelediğim halde. Belediye başkanının FETÖ ilişkilerini, mafya bağlantıları olan kimselerle girdiği karanlık ve kirli ilişkilerini aylar öncesinden kanıtlara dayandırdığım halde, Didim’e ve CHP’ye karşı düzenlenen alçakça oyunları görmeleri için elimden geleni yaptığım halde, bu feveranımı bir ihbar dahi kabul etmeyerek, CHP İlçe başkanını ve Didim belediye başkanını halkın önünde eleştirdiğim ve bu yolla CHP’yi halkın gözünde küçük düşürdüğüm gerekçesiyle parti üyeliğinden çıkarılmam… Sonra öğrendim ki, bir sürü yerde, ilde ilçede benim gibi ihraç edilen çok insan varmış… O gün bugündür de CHP’nin birileri tarafından ele geçirildiğini düşünüyorum... Kınamayın beni... Bunun da kanıtı şudur: Bırakın 15 Temmuz’da yapılanın bir darbe girişimi mi, yoksa yapılanın bir darbe mi olduğunu. Demokrasi için sokaklara halk döküldü de ne oldu. OHAL’le var olan demokrasi kırıntıları da gitti... Binlerce Eğitim’Sen’li öğretmen, yüreği, kafası aydınlıkla ışıl ışıl üniversite hocaları ya açığa alındı, ya görevlerinden atıldı, ya hapse tıkandı. İçeriye atılan gazeteci sayısı bakımından dünya rekoru Türkiye’de… Kapatılan dergiler, zulme uğrayan gazeteler işin cabası… HDP’nin durumu ortada. Kadınların ve sivil toplum güçlerinin mücadelesi olmasaydı, bu örgütler AKP’yi kamuoyu önünde deşifre etmeselerdi toplumun derin katmanlarından rahatsızlıklar yükselmeseydi, hükümetin sunduğu çocuk istismarcılarını ve tacizcileri koruyan yasa teklifi nerdeyse meclisten geçecekti…Bütün bu olanlar karşısında CHP’nin “ne şiş yansın, ne kebap” türünden tutumundan başka ortada başka bir şey yok. AKP hala güçleniyor. Ben CHP’nin de MHP gibi gizli birer AKP il teşkilatı olarak çalıştıklarını düşünüyorum artık.Sahi yazımın başlığı “Ofisimin Basılması” idi ama bakın mesele nereye gitti...CHP Didim İlçe başkanının muhtemelen dolduruş sonucu, daha çok efendisinin zoruyla yanına bir adam alıp ofisime gelmesi keşke bu kadar büyütülmeseydi... Aslında ciddiye aldığım yok... Bazı insanlar tanık olmasaydı bu olayın gündeme dahi gelmesine gerek yoktu. Allah bilir havalara girmiştir şimdi, “gördünüz mü ofis bastım” falan demiştir sağda solda! Zaten geldiğinde yeterince korkmuştu, elleri titriyordu. Barışalım demek için geldiğini bile düşündüm bir an. Gel otur deyince ezberletilmiş ve tembih edilmiş gibi “karımdan ne istiyorsun” dedi! Çok şaşırdım... Bu sorusunun benimle hiçbir ilgisi olamazdı. Bakıştık öyle. Şaşkın, korku ve panik halindeydi. Dedim “adres yanlış, bunu karınla ilgisi, ilişkisi olanlara soracaksın!” Sonradan bunu dediğime bile pişman oldum açıkçası... Aslında onu anlıyorum... Bir insan kendi aklını devre dışı bırakırsa isteyen istediği yere sürer onu, istediği gibi kullanır, bir sürü çirkin şeye alet eder, hatta ne diyeceğini, neyi soracağını da bilmez. “Sana göstereceğim” dedi. Çıkarken de Çorum’da bir yakının olduğundan söz etti, o gelip bana hesap soracakmış! Dedim gönder sen, hemşerimle anlaşırız… Keşke bir şeker sıkıştırabilseydim avucuna! Öyle gitti... Günahını almayayım, belki de Efendisinin CHP içindeki tepe noktalara kadar uzanan karanlık ve kirli ilişkilerinin yardımıyla beni partiden attırmasının hazzını yüzüme bakarak yaşamak istemiştir!Ziyaretinin sebebi budur... Cinayet mahalli saymıştır ofisimi... Ne bileyim!
Dediğim gibi büyütmeye değmez.... Allah yardımcısı olsun. Not: Gökmen Karataş hakkında, Didim Cumhuriyet Savcılığına "ofis basma" SUÇ Duyurusunda bulunulmuştur!
Başlıkta yer alan meseleye yazımın sonunda yer vereceğim. Olayın anlaşılması için bazı şeylere değinmem lazım çünkü. Kendimden bahsetmeyi sevmem ama bu yazı kapsamında mecburum. Peşinen hoş görünüze sığınıyorum...İnsanlığın, ülkemin ve Didim’in çıkarları söz konusu olduğunda kendi çıkarlarımın hiçbir önemi yoktur. Uzun yıllar süren CHP üyeliğim sırasında da duruşum tam olarak böyleydi.Olaylar karşısında araştıran, inceleyen; soran, sorgulayan bir kişilikte olduğum için hem huzursuz, hem de kendimle barışığım. Kıskandığım bile oluyor kimi zaman kendimi!Halkıma, ülkeme ve insanlığa karşı kötü niyet besleyenler, kumpaslar içine girenler, kirli işler çevirenler de benden hiç mi hiç hazzetmezler. Çünkü elimden geldiğince ya oyunlarını bozmuşumdur, ya da bozmak istemişimdir. Bu yüzden onlar da haklı olarak ellerinden gelse bir kaşık suda boğmak isterler beni.
Boyun eğen, körü körüne güce tapan, sormayan, sorgulamayan, olup biten şeyler karşısında ses çıkarmayan kimselerle de pek geçindiğim söylenemez...Beni, işine geldiği gibi ona buna benzetmeye kalkanlar, şu kişilerin adamı, bu kişilerle beraber deseler de ben biliyorum ki, ben kendimin adamıyım. Ne kulum, ne efendiyim. Herkesten biriyim, ama herkesten farklı biriyim. Bana şimdiye kadar en büyük hayal kırıklığını, yaşımın yarısı kadar yıl üyesi bulunduğum CHP yaşattı! Bunu da biraz açıklamam lazım. Çünkü başlıkta söz ettiğim meselenin anlaşılmasına yardım edecektir.Şaibeli biçimde CHP’den seçilen ama seçilir seçilmez Didim halkına karşı, Didim’in geleceğine karşı, halkımıza karşı, hatta CHP’ye karşı kirli ilişkilerin içinde gördüğüm Didim belediye başkanını, yaptıklarıyla, uygulamalarıyla basındaki yazılarımla, adeta belgelercesine eleştirdim... CHP İlçe başkanı da en ufak bir sorgulama gereği duymadan, aklını tamamen devre dışı bırakarak belediye başkanının kulu, kölesi, uşağı; uyarılarımıza rağmen fedaisi gibi davrandığı için onu da eleştirilerimden nasiplendirdim!Aslında onu daha çok korumak istedim... Hemşerimdi çünkü... Namusunu, inançlarını tartışılır hale getirmesinden rahatsız oldum...Bütün bunlardan ötürü CHP İl Disiplin Kurulu, yazılarımda İlçe başkanına kukla, "Şaban" yakıştırması gibi ifadeler kullandığım için bana kınama cezası verdi. Dikkatinizi çekerim iftira atıyorsun demedi. İlçe başkanının sahibi durumundaki belediye başkanı ise bu cezayla yetinmeyip Genel Merkezin tepe noktalarına kadar çıkmış, karanlık biri olduğuna bütün bilincimle sonuna kadar inandığım Akif Hamza Çebi‘yi devreye sokarak, şikayetleri Genel Merkez Yüksek Disiplin Kurulu’na kadar taşındı ve onlar da beni üyelikten çıkardı!Üyelikten çıkarılmak değil beni hayal kırıklığına uğratan. CHP Genel Merkez Yüksek Disiplin Kurulunun beni üyelikte çıkarmak için öne sürdüğü, akıllara durgunluk veren, skandal olarak değerlendirilmesi gereken gerekçesi… Tüm yazılarımı önlerine koyduğum halde, Didim’de dönen dolapları belgelediğim halde. Belediye başkanının FETÖ ilişkilerini, mafya bağlantıları olan kimselerle girdiği karanlık ve kirli ilişkilerini aylar öncesinden kanıtlara dayandırdığım halde, Didim’e ve CHP’ye karşı düzenlenen alçakça oyunları görmeleri için elimden geleni yaptığım halde, bu feveranımı bir ihbar dahi kabul etmeyerek, CHP İlçe başkanını ve Didim belediye başkanını halkın önünde eleştirdiğim ve bu yolla CHP’yi halkın gözünde küçük düşürdüğüm gerekçesiyle parti üyeliğinden çıkarılmam… Sonra öğrendim ki, bir sürü yerde, ilde ilçede benim gibi ihraç edilen çok insan varmış… O gün bugündür de CHP’nin birileri tarafından ele geçirildiğini düşünüyorum... Kınamayın beni... Bunun da kanıtı şudur: Bırakın 15 Temmuz’da yapılanın bir darbe girişimi mi, yoksa yapılanın bir darbe mi olduğunu. Demokrasi için sokaklara halk döküldü de ne oldu. OHAL’le var olan demokrasi kırıntıları da gitti... Binlerce Eğitim’Sen’li öğretmen, yüreği, kafası aydınlıkla ışıl ışıl üniversite hocaları ya açığa alındı, ya görevlerinden atıldı, ya hapse tıkandı. İçeriye atılan gazeteci sayısı bakımından dünya rekoru Türkiye’de… Kapatılan dergiler, zulme uğrayan gazeteler işin cabası… HDP’nin durumu ortada. Kadınların ve sivil toplum güçlerinin mücadelesi olmasaydı, bu örgütler AKP’yi kamuoyu önünde deşifre etmeselerdi toplumun derin katmanlarından rahatsızlıklar yükselmeseydi, hükümetin sunduğu çocuk istismarcılarını ve tacizcileri koruyan yasa teklifi nerdeyse meclisten geçecekti…Bütün bu olanlar karşısında CHP’nin “ne şiş yansın, ne kebap” türünden tutumundan başka ortada başka bir şey yok. AKP hala güçleniyor. Ben CHP’nin de MHP gibi gizli birer AKP il teşkilatı olarak çalıştıklarını düşünüyorum artık.Sahi yazımın başlığı “Ofisimin Basılması” idi ama bakın mesele nereye gitti...CHP Didim İlçe başkanının muhtemelen dolduruş sonucu, daha çok efendisinin zoruyla yanına bir adam alıp ofisime gelmesi keşke bu kadar büyütülmeseydi... Aslında ciddiye aldığım yok... Bazı insanlar tanık olmasaydı bu olayın gündeme dahi gelmesine gerek yoktu. Allah bilir havalara girmiştir şimdi, “gördünüz mü ofis bastım” falan demiştir sağda solda! Zaten geldiğinde yeterince korkmuştu, elleri titriyordu. Barışalım demek için geldiğini bile düşündüm bir an. Gel otur deyince ezberletilmiş ve tembih edilmiş gibi “karımdan ne istiyorsun” dedi! Çok şaşırdım... Bu sorusunun benimle hiçbir ilgisi olamazdı. Bakıştık öyle. Şaşkın, korku ve panik halindeydi. Dedim “adres yanlış, bunu karınla ilgisi, ilişkisi olanlara soracaksın!” Sonradan bunu dediğime bile pişman oldum açıkçası... Aslında onu anlıyorum... Bir insan kendi aklını devre dışı bırakırsa isteyen istediği yere sürer onu, istediği gibi kullanır, bir sürü çirkin şeye alet eder, hatta ne diyeceğini, neyi soracağını da bilmez. “Sana göstereceğim” dedi. Çıkarken de Çorum’da bir yakının olduğundan söz etti, o gelip bana hesap soracakmış! Dedim gönder sen, hemşerimle anlaşırız… Keşke bir şeker sıkıştırabilseydim avucuna! Öyle gitti... Günahını almayayım, belki de Efendisinin CHP içindeki tepe noktalara kadar uzanan karanlık ve kirli ilişkilerinin yardımıyla beni partiden attırmasının hazzını yüzüme bakarak yaşamak istemiştir!Ziyaretinin sebebi budur... Cinayet mahalli saymıştır ofisimi... Ne bileyim!
Dediğim gibi büyütmeye değmez.... Allah yardımcısı olsun. Not: Gökmen Karataş hakkında, Didim Cumhuriyet Savcılığına "ofis basma" SUÇ Duyurusunda bulunulmuştur!