Prof. Dr. Tolga Yarman'ın "KILIÇDAROĞLU ERMENİSTAN’IN AZERBEYCAN’A SALDIRISI HAKKINDA NE ZAMAN KONUŞACAK?" başlıklı yazısı:
An itibariyle, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ermenistan’ın Azerbeycan’a saldırısı, hakkında konuşmuş değil. Böyle zamanlarda hemen hep yaptığı gibi, “söz konusu alandan” sorumlu, danışmanı ya da genel başkan yardımcısını konuşturuyor. Daha yeni Karadeniz’de, sahilimize yakın DOĞAL GAZ bulunduğu zaman, enerjinin “e”sinden anlamayan, yüksek öğrenimi dahi olmayan, ama enerjiden sorumlu genel başkan yardımcısı konuşmuş, suyuna tam tirit bir beyanla, “keşiften memnuniyet duyduklarından” ibaret bir açıklama yapmıştı. Açıklamada, söz konusu mevkiin keşfinin ilanının, ne ilk olduğu vardı, ne bugün bir yılda tükettiğimiz gazın hacminin hepsi hepsi beş katı bir gizili işaret ettiği hususu vardı, ne oradaki gazı işletebilmek üzere, ciddi yatırımlar yapmamız gerektiği vardı, ne de iddia edilenin tersine, uzun bir süre, gaz sarfımızın ederinde maateessüf herhangi bir düşüşe imkan bahşetmeyeceğine dönük, moral bozmayacak ama bize yaraşır, gerçekçilik yönünde verilmesi gerekli bilgi yoğun derslerden kırıntı kadar bir âyâr esintisi vardı… Koskoca CHP Genel Yonetimi’nin konuya bakışı, “kuyrukçuluktan” ibaret bir çizgiye sıkışmıştı…
Ermenistan, Karabağ’a saldırdı. Çok sayıda ölü var… Yaralılar var… Feci…
Azerbeycan şaşkınlıkla buğulanmış bir yasta, Türkiye burnundan soluyor…
Kılıçdaroğlu’nun sözcüsü, Genel Başkan yardımcısı Ünal Çeviköz'ün, hamaseti elbette kovalaması gerekmez, ama, gerçekleri yansıtmadığı meydana çıkan,
“Azerbeycan’a CİHATÇILAR yolladığımız ve bundan behemehal vazgeçmemiz gerektiği"
konusunda, toplumun duygu dünyasını daha da çok isyana iten, laflar ediyor.
GENEL BAŞKAN ise, SUS PUS…
Valla pes…
Oysa, evet, elbette ihtiyatla ama, ilk söylenecek şudur:
- Yanınıza geliriz. Ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getiririz…
Böyle bir laf, hamaset olsun, diye değil, caydırıcı olsun diye edilir.
Sonra dönüp, hem Türkiye’yi, hem Azerbeycan’ı, dehşetli bir PROVOKASYONLA karşı karşıya bulunabileceğimiz konusunda, UYARMAK gerekir.
Ermenistan, acaba, söz konusu saldırıyı Rusya Federasyonu’nun bilgisi olmadan yapmış olabilir mi?
Bence olamaz!
Pekiyi ya ABD’nin bilgisi olmadan yapmış olabilir mi?
Bilemiyorum… Ama olabileceğine az ihtimal veriyorum. Ihtimal varsa, eyvahlar olsun… Dönüp çok yönlü düşünmemiz, tepki tasarıları geliştirmemiz gerekmez mi? Gerekir, hem de hayatî bağlamda gerekir…
Pekiyi, KILIÇDAROĞLU NEDEN KONUŞMUYOR?
Bütün bunları akledemediği için mi?
Sanmıyorum…
Kendisine biçilen rolün, konuşmasına imkan vermediğini düşündüğü için, konuşmuyor. Korkarım kunuşamıyor… Diyebilecek hiç bir şeyi olmadığı için konuşmadığını düşünmek istemiyorum. O seçenek çok daha hazin olurdu.
Kemal Kılıçdaroğlu konuşmuyor… Sözcüsü konuşuyor ve süzme saçmalıyor… Yeni bir gelişme değil bu… Çoğu kez böyle…
Lozan’ın 97’inci yıldönümünde AYASOFYA Camimiz, Müze olmaktan çıkarılıp, bütünüyle cami olarak tasarruf edilmeye açıldığında ve Mustafa Kemal ATATÜRK’E ve silah arkadaşlarına, minberden LANET okunduğunda, KILIÇDAROĞLU neden hiç konuşmadı? Neden hatta o gün Lozan’ı bile anmadık… Neden o gün ANITKABİR’E, CHP Yönetimi bir ÇELENK dahi koymadı?
Hangi sebeple ise, AYNI SEBEP, korkarım, şimdi de GEÇERLİ…
İKTİDAR ÇOK YÖNLÜ, ÇOK ZOR DURUMDA… Nedir ki, yalnız iktidarın oyları düşmüyor, CHP’nin de OYLARI DÜŞÜYOR…
CHP en çok konuşması değil, gürlemesi gereken evrelerde dahi, gık demiyor… Çok yazık…
KILIÇDAROĞLU, bir tek Kıraathanelerde, Müdavimler için Gıcır İskambil İkramı’nın, KAĞIT OYUNLARI’nın oynanabilmesine imkan bahşetmesi için, büyük bir keşif yapmış gibi, konuşuyor.
KILIÇDAROĞLU, kendisine biçilen rolün, konuşmasına imkan vermediğini düşündüğünden, konuşmuyor. Yerine konuşanlar ise, CHP’ye sadece kötülük ediyorlar… CHP, iktidar gibi, eriyor!.. Onun için de iktidar hep iktidar kalıyor…
Prof. Dr. Tolga Yarman
29 Eylül 2020
Not: Yazı facebook'tan alınmıştır.