Debelendikçe hem batıyor hem de Özlem Çerçioğlu’nu rezil ediyor!
Gündem 35 tarafıdan yayınlanan ve kaynağının Haşmet Aysan olduğu vurgulanan, Aydın-24 Haber Sitesi’nde yer alan ve Aydın BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu’na FETÖ’den tutuklanıp meslekten ihraç edilen eski Aydın ve Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Ekrem Yiğit tarafından söylendiği öne sürülen sözlerinin, Haşmet Aysan olduğunu kanıtlıyoruz!
Gündem 35 belgesiz konuşmaz, YAZMAZ!
Haldun haşmet Aysan kendi paylaşımında Servet Töz’ün sitesinde Cevdet Şahinoğlu adlı yazar tarafından kaleme alınan, ‘Ulan O..pu’ başlıklı yazı sonrası Özlem Çerçioğlu’nun 17 aydır neden mahkemeye gitmediğini soruyor, örtülü şekilde bu paylaşımı ile haber kaynağının kendisi olduğunu kabulleniyor!
Zaten Gündem 35 dahil tüm medyaya bu haber yüz yüze ve telefonla Haşmet Aysan tarafından duyurulduğu, herkesçe biliniyordu!
Haşmet Bey Sayın Cumhurbaşkanı ve Savcıların yanına Gündem 35’i şikayete giderken, bu dosyayı da götürmesini tavsiye ediyoruz.
İşte Haşmet Aysan’ın, ‘Ulan o...pu’ başlıklı yazıyı sahiplendiği, Özlem Çerçioğlu’na 17 aydır neden mahkemeye gitmiyorsun diye sorup kaynağın kendisinin olduğunu kabullendiği o paylaşımı ve o yazı:
"Ulan o...pu" başlıklı yazıdan 3 gün sonra yazar şahinoğlu Trol saldırıları, sosyal medyada başlatılan linç kampanyasına karşı "Hodri meydan" başlıklı yazıyı kaleme alıyor...
İŞTE O YAZILAR VE HAŞMET AYSAN'IN "ULAN O... PU" BAŞLIKLI YAZIYI SAHİPLENDİĞİ O PAYLAŞIMI...
Hodri Meydan!
Ahlaksızların çirkeflikleriyle başa çıkmak için çırpınan Aydın’da yetkililerin sessizliğine karşın, medya olarak görevimizi yerine getirmek adına sorgulamaya devam edeceğiz. Kimse darılmasın, kimse kızmasın…Geçen hafta “Ulan O…pu!” başlıklı yazıyı kaleme almıştık… Ne oldu…Sosyal paylaşım sitesinden alınan sahte hesaplar üzerinden basın kuruluşumuz Aydın 24 Haber ve genel yayın yönetmenimiz Servet Töz’e saldırdılar.Açık söylemek gerekirse bu ahlaksızların tarzını bildiğimizden, neler yapabileceklerini biliyorduk. O nedenle zaten bir çamurluk bekliyorduk. Sahte hesap üzerinden yapılan saldırılara gülüyoruz…Evet sadece AYBA çalışanlarının yaptığı bu paylaşımlara gülüp geçiyoruz… Ama bu yazıları yazdıran ahlaksızı, bunu teşvik eden tacizci pezevengi, paylaşın emrini veren peçeteciyi, yazıları paylaşan AYBA çalışanlarını tek tek biliyoruz. Zamanı geldiğinde hepsiyle hesaplaşacağız.Ancak yazanların kendilerinin bile inanmadığı bu irin damlayan yazıların “dost bildiklerimiz” yada “adam sandıklarımız” tarafından paylaşılması bizleri üzdü. Yazdırana ve paylaşın emrini verene sözüm yok! Onların cibilliyetlerini biliyoruz… Zira onlar kendilerine yakışanı yaptı. Ama dost bildiklerimiz var ya… İşte onlar bizi derinden yaraladı. Onlara “Hangi vicdanla paylaştınız” diyoruz. “Bir insanin vicdanı nasıl bu kadar acımasız olur… Sizin eşiniz, karınız, kızınız, kız kardeşiniz yok mu? O ahlaksızlığı paylaşırken hiç utanmadınız mı?” diyor, “bugün bana yarın sana” uyarısında bulunuyoruz.Gelelim birilerini “suç bastırma” telaşına sürükleyen, paniklettiren, zıvanadan çıkaran “Ulan O…pu!” başlıklı yazımıza…O köşe yazımda geçen her kelimenin hatta her harfin arkasında olduğumu, doğruluğu konusunda da en ufak endişemin olmadığını belirterek devam edelim…Yazıda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde “Sizin bu kutsal çatı altında ne halt yediğinizi biliyorum, susun” şeklindeki sözleri ile bir yargı mensubunun “Ulan O…pu!” diye başlayan telefon görüşmesi konu ediliyor.Bu yazı üzerine AYBA çalışanlarını zorlayarak giriştiğiniz utanmaz, arlanmaz linç girişimi de gösteriyor ki yazılanların noktası, virgülüne kadar hepsi doğru.Birbirimizi kandırmaya gerek yok!Birbirimizi çok iyi tanıyoruz…Yazdıklarımın doğru olduğunu siz de biliyorsunuz. Şayet aksini iddia ediyorsanız; TBMM tutanaklarını beraber çıkartalım, olayın tanığı dönemin milletvekillerini beraber dinleyelim. Hatta Ankara’ya giden Aydınlılarla nasıl, hangi sözlerle dalga geçildiğini bir siyasiden dinleyelim…“Ulan O…pu!” diye başlayan telefon görüşmesine gelince…Eğer böyle bir telefon görüşmesi olmadı ise, yazının yayınlandığı gün yanınızda çalışan “Ocak Bardağı”nın telefon görüşmesinin geçtiği otoparkta ne arıyordu? Bu bir…İki: O otoparkta güvenlik kamerası var, ocak bardağı sabahın erken saatlerinde otoparkta olduğuna göre senin forsunu kullanarak kayıtları sildirmiş olabilir. Ancak gerek eski yargı mensubunun ve gerekse sizin telefon operatörünüzden 26 Ocak 2016 tarihli Salı günü saat 17.00’da yapılan görüşme kayıtlarını isteyelim.Varsanız ben hazırım…Yüreğiniz yetiyorsa…Cesaretiniz de varsa…Haydi bakalım hodri meydan!Haaa…Bu görüşme beni çok üzdü.Aramızdaki hukuk gereği düştüğün duruma üzüldüm.Eğer eski yargı mensubunun “Ulan O…pu!” diye başlayan ve ailemden bize miras kalan terbiyemizin izin vermemesi nedeniyle bu sütuna taşımadığımız bizde saklı o sözler için; “Hak etmiyorum” diyorsan…O zaman gel, hiç vakit kaybetmeden Cumhuriyet Savcılığı’na beraber gidelim.Söz veriyorum:Senin lehine tanıklık yapacağım.Yüreğin yetmiyorsa…Cesaretin yoksa…Yüzleşemeyeceksen…Bari sus!Hem sus hem de köpeklerini sustur!Sonra:Çek!O irin kokan ellerini, üzerimizden geri çek!
-------------------------------------------------------------------- 02 Şubat 2016---- Aydın 24 Haber
“Ulan O…pu!”Bilmem hatırlar mısınız…Bizim çocukluğumuzda “Bir bilmecem var” diye başlayan “çayda kahvaltıda yenir” diye devam edip, “bisküvi denince akla hemen onun adı gelir, eti eti eti” şeklinde biten bir reklam vardı.Nedense gecenin bir vakti sözleri dilime dolandı...“Bir bilmecem var çocuklar!Haydi sor sor!Çayda kahvaltıda yenir.Acaba, nedir nedir?Bisküvi denince akla?Tamam şimdi buldum.Hemen onun adı gelir,Eti eti eti…”***Amacım bunları yazmak değildi ki…İşin şakası bir yana güzel reklamdı, vesselam.Neyse… konu hazır bilmeceden açılmışken bilmeceyle devam edelim…Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “başbakan” sıfatıyla TBMM kürsüsünden milletvekillerine hitap etmektedir.Biri kadın iki milletvekili aynı sırada oturmakta ve erkek olan oturduğu yerden Başbakan’a sataşmaktadır.Başbakan bu ikilinin oturduğu sıraya dönerek;“Sizin bu kutsal çatı altında ne halt yediğinizi biliyorum, susun” der.Bu sözlerin muhatabının erkek olanı (ismi lazım değil) Antalya milletvekilidir.Şimdi zurnanın zırt dedği yere geldik.Kadın olanı acaba, kimdir kimdir?***Bir reklamdan nerelere geldik. Biz konumuza dönelim.Allah ne kadar yüce ki, olmadık kişileri hiç olmadık zamanda karşılaştırıp bazı şeylere tanık ediyor.Efendim yer Atatürk Kent Meydanı…Meydanın altındaki otoparkın birinci katındayız.Kahramanımız eski bir yargı mensubu.Duvara yaslanmış, telefonda durmadan birine küfrediyor.Aman Allah’ım!Ne küfür, ne küfür..Küfredilmedik ne anasını bıraktı, Ne eşini, ne sülalesini..Ne yo...lığını bıraktı,Ne de or...luğunu…Eski yargı mensubu bağırıyor:“Ulan o...pu!
Sen gelmezsen ben gelirim demedim mi?”Eski yargı mensubu devam ediyor:“Ulan y...a!Sen ne dedin de ben yapmadım..Bak ben sana nasıl zaman yarattıracağım görürsün..Her şeyin hala elimde…Bu oyunu bozacağım...”Olay bu...Gelelim bilmecenin sorusuna:Bu eski yargı mensubunun telefonda bas bas “Ulan o...pu!” diye bağırdığı telefonun diğer ucundaki kim?***BİR İNSANDA CİBİLİYET Mİ DAHA ÖNEMLİ YOKSA EĞİTİM Mİ?Padişah bir gün vezirini çağırmış;
Vezirim söyle bakalım eğitim mi yoksa cibiliyet mi ? demiş.
Vezir; cibiliyet hünkarım demiş.
Padişah hadi sende dercesine kafasını sallamış. sonra tüm ülkeye kedisinin eğitimini verebilecek birinin bulunması için haber yollatmış.
Saraya gelenlerin içinden en son birini beğenip seçmiş .
Adam sormuş hünkarım ne öğreteyim bu kediye?
Padişah hizmet etmesini öğret demiş. Birkaç ay sonra yabancı ülkelerden konuklarımız gelecek onlara hizmet etsin tepsileri taşısın demiş.
Nitekim aylar sonra beklenen gün gelmiş kedi padişahın istediği gibi servisleri yaparken, padişah yine vezirini çağırmış.
Kafasıyla kediyi işaret edip vezirim söyle bakalım eğitim mi yoksa cibiliyet mi? demiş
Vezirin cebinden bir fare çıkartıp boş bir köşeye fırlatmasıyla birlikte, kedinin tepsileri fırlatıp fareyi yakalamaya koşması bir olmuş.
Vezir padişaha dönmüş cibiliyet hünkarım, cibiliyet demiş.
Sizce bir insanda olması gereken bu iki kavramdan hangisi daha önemli?SON SÖZ:Bilmecelerin takipçisi olacağız. --- 29 Ocak 2016--- Aydın 24 Haber---