Konya Barosu kayıtlı Avukat Mehmet Hasip Şenalp'in LBGTİ'lilerin Onur Yürüyüşüne ilişkin bir kısım CHP'li belediyelerin çeşitli şekillerde destek verdiğine ilişkin suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı!
Avukat Şenalp, Konya Cumhuriyet Savcılığına verdiği suç duyurusu dilekçesinde 19 CHP'li belediye yer aldı. Suç duyurusunda bulunulan belediyeler arasında Aydın'dan Didim ve Germencik belediyelerinin olması dikkat çekti.
Onur Yürüyüşünden bir kare... (Fotoğraf internetten geçilmiştir.)
İŞTE O SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİ:
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
KONYA
MÜŞTEKİ : Av. Mehmet Hasip ŞENALP (T.C. Kimlik No: 00000000000)
Akabe Mah. Şehit Furkan Doğan Cad. No: 9 Kat:4 D: 402 Adalet Plaza A Blok P.K.
42020 Karatay/KONYA
ŞÜPHELİLER :
1- Ataşehir Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
2- Beşiktaş Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
3- Burhaniye Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
4- Çanakkale Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
5- Datça Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
6- Didim Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
7- Edirne Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
8- Edremit Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
9- Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
10- Fethiye Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
11- Fındıklı Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
12- Germencik Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
13- Hopa Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
14- Kadıköy Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
15- Kartal Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
16- Marmaris Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
17- Nilüfer Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
18- Odunpazarı Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
19- Şişli Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
20- Tarafımızca tespit edilemeyen ve savcılıkça resen tespit edilecek
olan şüpheliler.
SUÇ : Türk Ceza Kanunu m. 226/2’ye göre müstehcenlik suçu, 257/1’e göre
görevi kötüye kullanma suçu ve savcılıkça resen dikkate alınacak
hususlar.
SUÇ TARİHİ: 24- 30 Haziran 2019
AÇIKLAMALAR: İstanbul Valiliği’nce birtakım güvenlik gerekçeleriyle LGBTİ+ Onur
Yürüyüşü'ne izin verilmemiştir. Valilikçe izin verilmemesine rağmen 30 haziran 2019 tarihinde
yüzlerce kişi Beyoğlu’nda bir araya gelmiş, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenlemiştir. Bu hareket birtakım belediyelerce, görevi olmaması ve böyle bir açıklama
yapmaya yetkili olmamasına rağmen, suç teşkil eden bu hareket övülmüş, reklamı yapılmış,
desteklenmiştir.
Türk toplumunun aile yapısını yıkmak ve bilhassa gençlerinin ahlaki yapısını bozmak
maksadıyla, büyük bir proje olan tek tip insan ve cinsiyetsizleştirme projesi çerçevesinde,
organize birtakım faaliyetler düzenlenmektedir. Bu hadiseler “Genel Ahlak”a karşı işlenmiş
kasıtlı suçlardandır. Genel ahlak kavramı Anayasa Mahkemesi’nce tanımlandığına göre:
“Anayasa Mahkemesi’nin 1963/128 esas,1964/8 sayılı kararında tarif edilmiş ve genel ahlakın;
belli bir zamanda, belli bir toplumun büyük çoğunluğunca benimsenmiş, kolayca anlaşılan
ahlak kurallarının bütünü olduğu vurgulanmıştır.”
Türk aile ve toplum yapısıyla örtüşmeyen bu muzır faaliyetlerin belediyelerce destekle
yayınlanması TCK m. 226’ya göre müstehcenlik suçunu oluşturmaktadır. Buna göre:
“(2)Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya
yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para
cezası ile cezalandırılır.” “(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik
tedbirlerine hükmolunur.”
Eşcinsellik Türk aile ve toplum yapısına göre müstehcenlik ihtiva eden bir konudur.
“TCK m. 225 gerekçesinde ‘toplumun sahip bulunduğu ortak edep (ar ve haya) duygularının,
edep törelerinin ihlâli, incitilmesi ve her ne suretle olursa olsun edep ve ahlâk temizliğine alenen
saldırı niteliği taşıyan hareketler, tutum ve davranışlar ve takınılan durumlar suç olarak
tanımlanmıştır.’ ibaresine yer verilmiştir. Bu hükümler müstehcenliğe ilişkin TCK m. 226
uygulamasında da aynen dikkate alınacaktır. (TANERİ, Gökhan, “Müstehcenlik Suçu”, Erciyes
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XIII, S. 1, Y. 2018, s. 22)”
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/603 Esas, 2015/66 Karar sayılı kararında da
belirtildiği gibi “…Öncelikle müstehcenlik kelimesi üzerinde durulmasında yarar vardır.
Müstehcen kelimesi Arapça lisanında yer alan 'Hücnet' kelimesinden türeyerek Türkçeye
geçmiş olup 'Hücnet' kelimesi sözlüklerde; 'Soysuzluk, karışıklık, bayağılık, aşağılık, kötü
davranış' olarak tarif edilmektedir. Bu tarife bağlı olarak aynı sözlüklerde 'müstehcen' kelimesi;
'Ayıp, terbiyesizce, iğrenç, açık saçık, edepsizcesine, edebe aykırı, yakışıksız' olarak
açıklanmaktadır...”
Türk Dil Kurumu’nun güncel tanımına göre müstehcen kelimesi “(sıfat, Arapça
müstehcen) Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız” anlamlarına gelmektedir. (http://sozluk.gov.tr/
Erişim Tarihi: 01.07.2019). Kanuna ve ahlaka aykırı düzenlenen bu hareketlerin müstehcenlik
kavramı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği aşikardır.
Bir başka açıdan bu hareketlerin ifade özgürlüğü veya özgürlük olarak değerlendirilmesi
de söz konusu değildir. Zira “AİHS her ne kadar ifade özgürlüğünü güvence altına almış olsa
da bu hak mutlak değildir ve m. 10/2 kapsamındaki şartların gerçekleşmesi halinde bu
özgürlüğün sınırlanabileceğini belirtmiştir. Özellikle de son zamanlarda artan nefret söylemleri,
şiddet içeren ifadeler ve müstehcen söylemler bakımından ifade özgürlüğünün
sınırlandırılması, taraf devletlere kamu düzeninin korunması ve güvenliğinin sağlanması,
ahlakın ve sağlığın korunması ve sağlanması bakımından bir çeşit kontrol mekanizması
sağladığı sonucuna varılabilir.” (GÜL, Cengiz / ÇAKAN, Seher, “AİHM Kararları Işığında
Nefret, Şiddet Ve Müstehcen İçerikli Söylemler Bakımından İfade Özgürlüğünün
Sınırlandırılması”, ERÜHFD, C. XIII, S. 1, Y. 2018, s. 370). Nitekim AİHM önünde görülen
bir davada bazı dini figürlere yönelik müstehcenlik de içeren bir filmin gösteriminin
engellenmesi ve filme el konulması, Mahkeme tarafından dindar nüfusun dini inançlarının
hakaret edici bir biçimde saldırıya maruz kalmamasının güvence altına alınması devletin takdir
alanında kaldığı gerekçesiyle ifade özgürlüğüne ihlal edici bir davranış olarak
değerlendirilmemiştir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’daki düzenlemeler hakkında ifade
ettikleri de konunun uluslararası boyutunu ortaya koymaktadır. Eşcinselliğin bu şekilde alenen
propagandasının yapılması Rusya ve birçok ülkede dahi müstehcen bir mesele olarak kabul
görmesi ve bilhassa çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’de de “müstehcen”lik kavramının
içindedir. Putin’in söz konusu ifadeleri: “Ülkemizde LGBT topluluğunun bireylerine karşı
tutum gerçekten de çok düzgün ve kesinlikle tarafsız. Ülkemizde, herkesin bizi tiye aldığı
bir yasa var, eşcinselliğin yetişkin olmayanların arasında propagandasına yasakla ilgili.
Bırakın kişilerin büyümesine izin verelim, önce yetişkin olsunlar, ardından kim
olduklarına karar versinler. Çocukları rahat bırakın." Ayrıca Moskova Yüksek
Mahkemesi 2012’den itibaren onur yürüyüşünü, nesil bozukluğuna neden olması
gerekçesiyle 100 yıl boyunca Moskova’da yapılmasını yasaklamıştır.
Netice itibariyle son günlerde yaşanan olaylarda müstehcenlik arz eden LGBT
hareketlerinin ülke çapında meşruiyet kazandırılmaya ve normalleştirilmeye çalışılması ve
bunun reklamının özellikle birtakım belediyelerce yapılması belli bir kasıtla olup son derece
vahimdir ve TCK m. 226 “…Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile
yayınlayan…” ifadesine göre suçtur.
Türk Ceza Kanunu Görevi kötüye kullanma başlıklı 257/1 maddesine göre “Kanunda
ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek
suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir
menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Türkiye genelindeki LGBT hareketlerine açıktan destek veren, sosyal medya
hesaplarından, toplumun genel ahlakıyla ve kamu düzeniyle bağdaşmayan paylaşımda kasten
bulunan belediyeler açıkça görevinin gereklerine aykırı harekette bulunmuştur. Belediyeler
çocukların dahi erişebileceği sosyal medya platformlarında kamunun ruh sağlığını, toplumun
düzenini, çocukların ahlaki yapısını bozmaya matuf müstehcen paylaşımlarda bulunarak
Görevi kötüye kullanma suçunu işlemiştir.
Anayasanın Ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı 41’inci maddesine göre
“Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için için gerekli
tedbirleri alır.” Bu itibarla Türk aile yapısını ve toplumun sükununu bozmaya yönelik hareketler
karşısında devletimizin gereken tedbirleri alması gerekir. Bu çerçevede de söz konusu suçları
işleyen şahısların cezalandırılması gerekmektedir.
NETİCE-İ TALEP : Yukarıda izah ettiğimiz üzere belediyelerce yapılan müstehcen görüntü,
yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayanların kim olduğunun tespit edilmesini, ilgili
kamu personeli şüpheliler hakkında gerekli hazırlık tahkikatının yapılarak kamu davası
açılmasını talep ederiz. 05.07.2019
Av. Mehmet Hasip ŞENALP
Ekler:
- LGBT hareketlerinin çocuk ve toplum üzerindeki kötü etkisini gösteren fotoğraflar.
- Belediyelerin yaptıkları paylaşımlara ilişkin örnekler