CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını öne sürerek, "Wikileaks belgelerini gördünüz. Savcıların her hafta periyodik aralıklarla Başbakan'a gidip bilgi verdiklerini o belgelerde okuduk. Hangi bağımsız yargıdan söz ediyoruz biz-" dedi. Kılıçdaroğlu'nun 10 Şubat 2012 tarihli CHP Grup konuşmasından alıntı. (haberler.com)
"Geçtiğimiz hafta cezaevinden tahliye olan Eren Erdem’in de grup toplantısına katıldığını duyuran Kılıçdaroğlu, “Eren Erdem aramızda, hoş geldin Eren. 490 gün hapiste kaldı. Yargı bağımsız değil, ülkede demokrasi yok. Hapiste gazeteci olmaz, avukat olmaz, düşünce suçlusu olmaz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Yargı bağımsız değil, ülkede demokrasi yok. Her türlü baskı var, gizli tanıklarla istedikleri kişiyi tutuklayabiliyorlar, beyefendinin arzusuna göre de serbest bırakıyorlar. Bütün bunlara rağmen adaleti sağlamak için mücadelemizi vereceğiz." Kılıçdaroğlu'nun 5 Kasım 2019 tarihli CHP grup toplantısından alıntı. (ekomonitor.com.tr)
"YARGIYI SOPA DİYE KULLANIYOR
Erdoğan yaptığı açıklamayla aslında büyük bir itirafta bulundu. ‘Ben savcılara, hakimlere talimat veriyorum, benden aldıkları talimat üzerine onlar gereğini yapıyorlar. Bir ek öneri gerekiyorsa tekrar bana danışıyorlar, söylediklerimi yargıçlara ve savcılara dikte ettiriyorum' diyor. Milletvekilimiz Enis Berberoğlu üzerinden Erdoğan'ın yaptığı bu suçlama, bizim öteden beri dile getirdiğimiz bir gerçeği ortaya koyuyor. Türkiye'de yargı bağımsız değildir, siyasi otorite yargıyı toplumu ya da kurumları biçimlendirmek için siyasi sopa olarak kullanıyor. Yargı kurumları, insanları, muhalifleri sindirmek için bir araç olarak kullanılıyor. Bunu Erdoğan gayet açık ve net bir şekilde dile getirdi.” 17 Ağustos 2017 taihli Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'ün yazısından alıntı. (sozcu.com.tr)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te birinci bölümü kabul edilen Yargı Reformu’na ilişkin “Demokrasi diyoruz, düşünce açıklamak da suç oldu bu ülkede. Hangi adalet, hangi reformdan bahsediyoruz biz? Yargı bağımsızlığı olmadan, hâkimin vicdanı olmadan bir ülkeye adalet gelmez” dedi. Kılıçdaroğlu'nun 23 Ekim 2019 tarihli CHP Grup konuşmasından alıntı. (Hürriyet)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Adalet Yürüyüşü:
"Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde başlayan, çeşitli isimlerin ve grupların katılımıyla büyüyen, Ankara'dan İstanbul'a kadar "adalet" talebiyle gerçekleşen sivil yürüyüş olayıdır. Kılıçdaroğlu yürüyüş kararını, 14 Haziran 2017'de Millî İstihbarat Teşkilatı'na ait TIR'ların görüntülerini Cumhuriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar'a verdiği suçlamasıyla yargılanan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun yirmi beş yıl hapis cezası alması ve tutuklanmasına kararı verilmesi sonrasında aldı. Yürüyüşün nedenleri arasında 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin uzun süreli olması, bu yetkinin FETÖ ile mücadelenin önüne geçilip bütün muhalif kesimlerle mücadeleye dönüşmesi, milletvekillerin tutuklanması, üniversite hocalarının (barış bildirisine imza atanlar dahil) meslekten atılması da gösterildi. Yürüyüş, 15 Haziran 2017'de Ankara'da Güven Park'ta başladı ve 9 Temmuz 2017'de Maltepe'de sonlandı. 420 kilometrelik yolu 25 günde yürüyen Kılıçdaroğlu, yürüyüşün sonunda Maltepe'de bir miting de düzenledi.
Yürüyüş; cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi ve muhalefet partisi Milliyetçi Hareket Partisi tarafından eleştirilirken bir diğer muhalefet partisi Halkların Demokratik Partisi, yürüyüşe destek verdi. Yürüyüş boyunca yürüyüş rotasına gübre dökülmesi, yürüyenlere taşlı saldırıda bulunulması gibi çeşitli olaylar yaşandı.
Adalet Yürüyüşü bittikten sonra yürüyüşle ilgili iki kitap yayımlandı. Ayrıca CHP tarafından "toplumun her kesiminden çok önemli çağrılar geldiği" söylenerek 26-30 Ağustos 2017 tarihleri arasında Çanakkale'de "Adalet Kurultayı" düzenlendi." (Alıntı: Vikipedi, özgür ansiklopedi)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türk Yargısının bağımsız olmadığına ilişkin yüzlerce, binlerce açıklamasını bulup örnek olarak gösterebilirsiniz...
Kuşadalı bir vatandaşta; CHP'li Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel'in belediye başkanı olmadığı dönemde Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu hakkında attığı twetleri "Hakaret Ediyor" düşüncesiyle CİMER üzerinden devletin yetkili birimlerine şikayet ediyor...
Ömer Günel hakkında savcılık soruşturması açılıyor. Devamında "Kaba eleşetiri var" gerekçesiyle savcılık makamı "Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Yoktur" kararı veriyor...
Kuşadalı vatandaşın yapmış olduğu şikayet dosyası da böylece kapanmış oluyor...
Öncelikle belirtelim; savcılık makamının verdiği bu karar hakkında da yorum yapmak gibi bir düşüncemiz yok...
Şimdinin Kuşadası belediye başkanı Ömer Günel'in (Yukarıda) twet atarak yapmış olduğu bu eleştiriler Bağımsız Türk Yargısı tarafından da "Kaba Eleştiri" kapsamında görüldüğüne göre; "İnce Eleştiri" acaba nasıl bir şey oluyor?
Ya da Kaba Eleştirinin sınırı nerelere kadar dayanıyor?
"Türk yargısı bağımsız değildir" diyen sayın Kılıçdaroğlu da acaba bu kararlara ne diyecektir?
Ayrıca; Ömer Günel'e de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz...
Bu da 3 Şubat 2020 tarihli Duvar gazetesinin haberi:
Erdoğan'a ihtarname çekmek istedi, noterde gözaltına alındı
İstanbul'da yaşayan Nuri Başkapan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim döneminde sarf ettiği sözleri nedeniyle, "Cumhurbaşkanlığınızı tanımıyor ve kabul etmiyorum" diyerek ihtarname göndermek istedi. Noter polis çağırdı. Gözaltına alınan Nuri Başkapan'a 'Cumhurbaşkanı'na hakaret'ten işlem başlatıldı.
DUVAR – İstanbul’da yaşayan Nuri Başkapan, Sarıyer 2’nci noterliğine giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ihtarname göndermek istedi. Erdoğan’ın daha önce sarf ettiği, ‘İllet, zillet…’ gibi sözleri nedeniyle Başkapan, “Cumhurbaşkanlığınızı tanımıyor ve kabul etmiyorum” dedi. Ancak noter çalışanlarının çağırdığı polisler Başkapan’ı gözaltına alarak ‘Cumhurbaşkanına hakaret etmekten’ işlem başlattı.
‘BANA YAZIYLA BİLDİRİN’ DEDİ…
Başkapan, Erdoğan’a göndermek istediği ihtarnamede, ‘tarafsız bir cumhurbaşkanı gibi davranmadığını’ ileri sürdü. Erdoğan’ın, seçim döneminde sık sık kullandığı, ‘İllet, zillet…’ gibi sözleri kabul etmediğini ifade eden Başkapan bunları yazıya dökerek Erdoğan’a, “Cumhurbaşkanlığınızı tanımıyor ve kabul etmiyorum” dedi. Noter ise bu ihtarnameyi Erdoğan’a gönderemeyeceklerini Başkapan’a iletti. Başkapan, “O zaman bana bunu yazıyla bildirin” deyince noter, polis çağırdı.
İFADESİ ALINDI
Olay yerine gelen polisler, Başkapan’ı Sarıyer Polis Karakolu’na götürdü. Emniyete götürülen Başkapan hakkında , ‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ işlem başlatıldı. Başkapan da bu durumda tepki göstererek, “Hakaret etmedim. Bir vatandaş olarak Cumhurbaşkanına ihtarname çekmek istedim. Bunun gerekçeleri de ihtarnamede yazılı” diyerek kendisini savundu. Konuyla ilgili emniyet, savcılığa bilgi verdi. Burada ifadesi alınan Başkapan, savcılık talimatıyla saatler sonra serbest bırakıldı.
İfadesi alınan Başkapan, buradaki görevlilere, “Bana, verdiğim ifanın bir tutanağının teslim edilmesini istiyorum” dedi. Bunun yasal bir zorunluluk olduğunu söyleyen Başkapan’ı kolundan tutan görevliler ifade tutanağını Başkapan’a vermeyerek karakoldan dışarı çıkardı. Duruma tepki gösteren Başkapan, “Bu ihtarnameyi işleme koyacak, işini korkmadan yapacak bir noter arıyorum” diye konuştu.