Antalya BŞB'de gelinen en son aşamaya göre; Başkanvekili Mehmet Hacıarifoğlu'nun koltuğu düşündüğünden ya da tahmin edemediğinden fazlasıyla sağlamlaşmış oldu!
Hani derler ya "top atsan yıkılmaz" işte o hesap, kaosçuların yaptıkları planlar deyim yerindeyse Başkanvekili Hacıarifoğlu'nun koltuğunu yıkmakla değil, sağlamlaştırmakla sonuçlandı!
Bilindiği üzere; Antalya BŞB Başkanvekili Mehmet Hacıarifoğlu, hastanede hasta yatağında yatan Antalya BŞB Başkanı Muhittin Böcek'in "e imzası" ile görevden alınmış, yerine de ipleri kimin elinde olduğu bilinen birileri atanmıştı!
Öncelikle Antalya BŞB Başkanı Muhittin Böcek'in bir an önce sağlığına (Koronanın pençesinden kurtulup) kavuşmasını ve Antalya BŞB Başkanı olarak görevinin başına dönmesini diliyoruz...
Başkan Böcek'in sağlık durumuna ilişkin en son bilgileri sayın Kılıçdaroğlu'nun ziyaret sonrası açıklamasından ve aralarındaki sohbette "espri" bile gerçekleştirmiş olduklarından öğrenmiş olduk! Ha... Sayın Kılıçdaroğlu yarın bu ziyarete ilişkin açıklamasını da (Anayasa Taslağında olduğu gibi) değiştirirse, konunun muhatabı bizler değil, haberi geçen ajanslardır!
Başkanvekili Hacıarifoğlu'nun görevden alındığına ilişkin belge, bilindiği üzere sayın Kılıçdaroğlu'nun Antalya'da olduğu gün patladı!
Belgenin "hukuki" ve "bağlayıcı" bir yönünün bulunup bulunmadığına ilişkin Teftiş Kurulu'nun incelemesinin gerektiğini, Teftiş Kurulu'nun vereceği karara istinaden de Hacıarifoğlu'nun makamını terk edip etmeyeceğini savunmuştuk!
Başkanvekili Hacıarifoğlu, belgenin ortaya çıktığı ilk dakikalarda CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun'un "makamını boşalt" önerisini dinlemiş olsaydı, bugün o koltukta sağlam sağlam oturabilir miydi?
Kaldı ki; Başkanvekili Hacıarifoğlu, doğru olanı yani Gündem 35'in savunduğu Teftiş Kurulu karar yolunu izlemiş ve İçişleri Bakanlığı'ndan gelen "ACELE" kodlu yazıyla da koltuğu sağlamlaşmıştır?
Şimdi; cuma akşamı da en az 10 defa makamını boşalt diye Başkanvekili Hacıarifoğlu'nu arayan Seyit Torun'a, bugün ne olmuştur da başlamıştır bu defa "soruşturmayı derinleştirme" telefonları etmeye!
Sayın Torun, çekindiğiniz bir konu ya da nokta mı var?
Niye bu konunun kapatılmasını ısrarla istiyorsunız?
Bırakın nereye gidecekse gitsin!
Size ne oluyor?
Belgeyi kim düzenlemişse, o belgeye o e imzayı kim atmışsa, o belge belediyenin hangi bilgisayarı kullanılarak hazırlanıp, çıkartılmışsa bırakın ortaya çıkarılsın!
Bunda gocunulacak bir durum mu var?
Sayın Torun, bırakın soruşturma derinleştiği kadar derinleşsin ve GERÇEKLER bir bir ortaya çıksın!
Kaldı ki soruşturmadan çekinilecek, korkulacak bir durum da söz konusu değil!
Bırak, kime dayanacaksa dayansın!
Sizi "soturmayı derinleştirme" diyebilecek kadar Hacıarifoğlu'na telefon etmeye iten konu nedir sayın Torun?
Bırak elleşme ak koyun kara koyun çıksın piyasaya!
Bir çiftte lafta sayın Kılıçdaroğlu'na edelim ve devam detaylarını bir sonraki habere bırakalım...
Gazeteci Fatih Ataylı başta olmak üzere; sanırım bu ülkedeki yüzde 90 gazeteci sizi hala çözememiştir! Çözülecek gibi de görünmüyorsunuz sayın Kılıçdaroğlu!
Şunu da bilmenizde yarar görüyoruz; artık kulislerde bile değil, partilileriniz aleni her yerde "Türkiye'den önce CHP'yi Kemal Bey ve ekibinden kurtarmalıyız" konuşmaya başladılar... Bu konuşulanlar zaten size de ulaşmıştır...
Ayağınıza gelen Antalya kısmetine gelince; "Bize göre 35 saniyede çözülmesi gereken bir konuydu!" Adalet yollara düşmekle değil, bazen ayağınıza geldiğinde anında tesis edilebilecekte bir konudur!
Bu da, siz adaleti içinizde hissedebilirseniz olur!
Bizi izlemeye devam ediniz...